Türkiye, akaryakıt, demir-çelik, makine ve plastik ürünlerden sonra en büyük cari açığı ilaç ve eczacılık ürünlerinde veriyor. Her yıl yurtdışına satılan mamul ilaç ve hammaddenin yaklaşık 10 katı ithal ediliyor. 2008 yılında eczacılık sektöründe 437 milyon dolarlık ihracat yapılırken ithalat 4 milyar 360 milyon doları buldu.
İlaç üretimi, yüksek teknoloji ve bilgi birikimi gerektirdiğinden orta vadede ihracatın ithalatı yakalaması pek mümkün görünmüyor.
Türkiye, yılda 10 milyar dolara yaklaşan ilaç harcamasıyla sektörde dünyanın en büyük 15 pazarından biri. Son altı yılda ilaç satışları tutar bazında her yıl ortalama yüzde 17 büyüdü. Pazar, bu yönüyle uluslararası ilaç şirketlerinin iştahını kabartıyor. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Sektör büyük ölçüde ithalata bağımlı. Türkiye'de 14'ü yabancı olmak üzere olmak üzere toplam 43 ilaç üretim tesisi bulunuyor. Ancak bu tesislerde üretilen ilaçların hammaddesi de ithal ediliyor. Son 5 yılda mamul ilaç ve hammadde ihracatı 260 milyon dolardan 437 milyon dolara çıktı. İthalat ise 2,7 milyar dolardan 4,3 milyara yükseldi. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD)'ne göre ilaç ithalatı ile ihracatı arasındaki büyük açığı dev ilaç şirketlerinin Ar-Ge yatırımlarını Türkiye'ye çekerek azaltmak mümkün. Geçen yıl uluslararası şirketler, yeni ilaçların geliştirilmesi için 100 milyar dolardan fazla para harcadı. Buradan Türkiye'nin payına düşen para ise sadece 38 milyon dolarda kaldı. Derneğin Genel Sekreteri Engin Güner, klinik ilaç araştırmalarının teşvik edilmesi halinde yılda 1 milyar dolarlık Ar-Ge yatırımı çekilebileceğini düşünüyor. AİFD, ilaç devlerinin rotasını Türkiye'ye çevirebilmek için neler yapılması gerektiğini anlatan bir rapor hazırladı.
Somut önerilerin yer aldığı rapor, Sağlık Bakanlığı ile Yatırım Destek Ajansı'na sunuldu. Dernek, önümüzdeki günlerde dosyayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da iletecek. Söz konusu rapordaki önerilerden bazıları şöyle: İlaç şirketleri için iş dostu yaklaşım benimsenmeli. Sektördeki kanuni düzenlemeler Avrupa Birliği mevzuatına uydurularak çok daha şeffaf bir yapı oluşturulmalı. İlaçta ruhsatlandırma süreci kısaltılmalı. Son olarak da klinik ilaç araştırmalarının önündeki yasal engeller kaldırılmalı. Türkiye'de kimi zaman 3 yılı bulabilen bir ilaç ABD'de 210 günde ruhsat alıp piyasaya çıkabiliyor.
Sağlık Bakanlığı'ndan önemli adım
Sağlık Bakanlığı, klinik ilaç araştırmalarıyla ilgili yeni bir yönetmelik yayınladı. Yeni düzenlemeyle, henüz geliştirilme safhasında olan bir ilaçla ilgili Türkiye'de klinik araştırma yapmak önemli ölçüde kolaylaştırıldı. İlaçta klinik araştırma denince akla, 'insanların kobay olarak kullanılması' geliyor. Fakat durum sanıldığı gibi değil. Yeni geliştirilen bir ilaç, yıllar süren laboratuvar çalışmaları ve hayvan deneylerinin ardından insanda kullanılmaya başlanıyor. Halen dünyada klinik ilaç araştırmalarının yüzde 50,6'sı Amerika ve Kanada, yüzde 36,54'ü de Avrupa ülkelerinde yapılıyor. Engin Güner, 'Türk halkını kobay yapmak istiyorlar' şeklindeki eleştirilere, "İlaç araştırmalarına katılan Amerikalısı, Alman'ı, İngiliz'i kobay mı ki biz olalım?" cevabını veriyor.
Sandoz, ihracat şampiyonu
Dünyanın en büyük ikinci eşdeğer ilaç üreticisi Sandoz, Türkiye'nin de ihracat şampiyonu oldu. Almanya merkezli şirket, geçen yıl Türkiye'deki tesislerinden 15 ülkeye 58,9 milyon dolarlık ilaç ihraç etti. Sandoz Türkiye, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında da ihracatta ilk sırayı almıştı. Sandoz Türkiye Ülke Başkanı Clemens von Oswald, ihracatı artırarak sürdüreceklerini söyledi. Tüm dünyada 23 bin çalışanı bulunan Sandoz, 2007 yılında küresel pazarda 7,2 milyarlık dolar ciro elde etmişti.
Ankaferd, sektörü umutlandırdı
Malatyalı mucit Hüseyin Cahit Fırat'ın bulduğu kanamayı durduran ankaferd isimli ilaç, sektörün umudu oldu. 195 ülkede patentini aldığı ilacı Türkiye'de üretmeye başlayan Fırat, 10 yıl sonra Türkiye'nin ihracatında ankaferd'in büyük pay sahibi olacağını düşünüyor. Dünyada muadili olmayan ilaç, trafik kazaları da dahil her türlü kanamalarda kullanılabiliyor. Antibakteriyel özellik de taşıdığı için iyileşme süresini kısaltıyor.