Siz siz olun doktora gittiğinizde bundan sonra kendinize saatlerden saat beğenin. Saatlerin tarihine kısa bir yolculuk yaparsanız eğer salt yakın geleceği göstermediklerini geçmiş olanı da tanımladıklarını hissedeceksiniz. Zaman ölçer olarak saat an gelmiş mahkemelerde avukatlara görüşme sınırlaması için kullanılmış gün olmuş kiliselerde günah çıkarma sürelerinin sınır uyarısı olarak benimsenmiş.Ya günümüzde, örneğin Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kuruluşlarında durum nasıl derseniz birlikte yol almakta yarar var.
Bir çocuksanız eğer sizin için “kum saati” iyi bir oyuncağa dönüşebilir. Ya da çocukluğuna yol almak isteyen bir erişkinseniz hayal dünyasına dalmaya ne dersiniz? Misal 2010 yılı kasım ayında bir hekimin masasında kum saati olun! Sanırım kuma dönüşmek masal dünyasında heyecanlı bir şey. Ya gerçeklik? Evet, kuma dönüştünüzse eğer; akıp giden hastaların bedenlerinden başka bir şey değildir.
Kum saati bin yıllar içinde evrime uğramış; kah kum yerine mermer tozu kah cıva ya da yumurta kabuğu konulmuştur. Şimdilerde Sağlık Bakanlığı adeta sanal kum saatlerine insanlarımızı koyuyor. Her gün en az altmış hasta kum saatine konup mesaiye ayarlanıyor, ertesi sabah ters çevrilip bir gün öncesinin tekrarı sağlanıyor. Her ne kadar adında saat geçse de mantığı yazarkasaya çıkmaktadır. Her bir akıp giden beden Sağlık Bakanlığı hastaneleri için 8 TL, özel hastaneler için 15 TL anlamına gelmektedir. Adeta her akşam bedenden kum saatleri işletmeye dönüştürülmüş sağlık kurumlarında yeniden ters çevrilir, biteviye akar gider.
Bir başka saat aile hekimleri için bilgisayar monitörlerinde gizlidir: “Su saati.” Bakanlık tüm hastalar için bir aylık tahlil-tetkik bütçesi ayırmaktadır uzunca bir süredir. Eğer hekimin ay sonunda istediği tetkiklerin tüm hastalar için toplam tutarı belirlenen ücretten fazla ise geri kalan kısmı hekimin maaşından kesilmektedir. Şayet “su saati” ile tanışmak varsa uhdenizde binlerce yıl sonrasında vay halinize! Boşuna dememiş eski Mısırlılar “su hırsızı” yani “klepsydra” diye. Evet oralarda su saati böyle anılırmış yüzlerce yıl öncesinde. Zaten şeker hastalığına “Su Çarkı Hastalığı” diyen Mısırlılardan başka ne beklenirdi ki? Peki şimdinin hırsızı kim? Kim çalıyor sağlığınızı, kim isim değiştiriyor cep hırsızlığında? Yok mu ‘katkı payı için hayır’ diyecek yüreğimiz?
Ve “ateş saati” hastane monitörlerinde sizlerden itina ile gizleniyor şimdilik. Geçen haftaki yazımda da değindiğim gibi eğer sizden son on gün içinde istenen tetkiklerin toplam ücreti SGK ücretinin üzerinde ise, örneğin kırk küsur lirayı aşıyorsa hekimler ekranda uyarılıyor. Yakında “ateş saati” hayata doğrudan sokulduğunda yanan sizin sağlığınızdan başka bir şey olmayacak.
Zaman akıp gidiyor deriz; oysa akıp giden sağlığımızdan başka bir şey değildir çoğu zaman.
Kafka bir kitabında kahramanını köstebeğe dönüştürür. Köstebek olmayı hiç düşündünüz mü? Ya kum tanesi, ya su, ya ateş? Ve aile hekiminizle tanışmaya davet ediyor sağlık bakanı sizleri. Hazır mısınız? Emin misiniz?
DR.ZEKİ GÜL
Evrensel
