San Francisco, California Üniversitesi’nin 50 yaş ve üzeri 20 bin kişi üzerinde yaptığı araştırma sonuçları ilginç verileri ortaya koyuyor. Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Metin Okucu, "Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda sürekli hastalıklarla ilgili sorular soruluyordu. Bu araştırma gösteriyor ki fonksiyonel kapasiteniz, ömrünüzle ilgili bilgiler içeriyor. Üstelik şimdiye kadar hep kötü bahsedilen kilolar da ömrünüzü uzatıyor" diye konuşuyor.
Puan yükseldikçe yaşam şansı düşüyor
California Üniversitesi’nin 50 yaş üstü insanlarda yaptığı araştırmada 20 bin kişi 10 sene takip ediliyor. Bu takip sırasında kişiler bazı risk gruplarına ayrılıyor. Amaç 10 yıllık ölüm riskini tayin etmek. Araştırmaya katılanlar yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, mevcut hastalıklarına göre gruplara ayrılıyor. Araştırmada günlük aktivite ve faaliyetlerle ilgili de sorular soruluyor. Aslında bir tür fitness ve fonksiyonel kapasite de ölçülüyor. Tüm sorulara 1’den 12’ye kadar puanlar veriliyor. Yüksek puan aldıysanız önümüzdeki 10 yıl için yaşam şansınız düşüyor, puanlar azaldıkça yaşam şansınız yükseliyor. Puanınız ne kadar yüksekse durumunuz o kadar kötü. Mesela 0 puan aldıysanız 10 yıldaki sağ kalım ihtimaliniz yüzde 96’nın üzerinde. 12 puan aldıysanız bu sefer de gelecek 10 yıldaki ölme ihtimaliniz yüzde 96’ya çıkıyor. Erkekseniz otomatik olarak olumsuz 2 puan hanenize yazılıyor. 60-64 yaş arasında olmak da 1 puan alma sebeplerinden. 70-74 arasıysanız 3, 85 yaş üstündeyseniz 7 puan birden alıyorsunuz. Kanser hastasıysanız ya da kanser atlattıysanız 2 puan alıyorsunuz.
Kiloluysanız daha uzun yaşıyorsunuz
Araştırmada belki de en ilginç yanı normal kilolu ya da zayıfsanız kötü puan almanız. Fazla kiloluysanız normal kilolulara göre daha uzun yaşıyorsunuz. Önemli olanın kilo değil, fonksiyonel kapasite ve metabolik durum olduğunu söyleyen Dr. Metin Okucu fazla kilonun avantajlarını şöyle sıralıyor: Fazla kilonun pek çok avantajı olduğunu söyleyen Dr. Okucu "Fazla kiloluysanız, kalp krizi geçirdiğinizde daha uzun yaşıyorsunuz, felç geçirdiyseniz beyniniz daha az hasar görüyor, şeker hastalığı başlarsa daha az komplikasyon yaşıyorsunuz. Hasta olduğunuzda yağdan sağladığınız enerji daha çabuk iyileştiriyor" diyor ve ekliyor: "İnsanların ‘Ben şişmanım’ fobisinden kurtulması gerekiyor. Kilo vermek istiyorsanız verirsiniz ama sağlığınız için her zaman şart değil. Ne kiloda olursanız olun sağlıklı olmak mümkün."
Her kiloda sağlık mümkün
Her bedende ve her kiloda sağlıklı olunabileceğini belirten Uzm. Dr. Metin Okucu sözlerine şöyle devam ediyor: "Tartının hiçbir anlamı yok. Herkese diyet yap, kilo ver, şu ilacı al demenin doğru olmadığı ortaya çıktı. Her bedende her kiloda sağlık mümkün. Fazla kilolu insanların da uzun ömürlü olabileceğini, fit olabileceğini, başına bela gelmeden yaşayabileceğini göstereceğiz. 'Kilolu veya obez kişi hastadır, risklidir, ömrü kısadır, bazı hastalıklara daha sık yakalanır' diye biliniyor. Bugüne kadar fazla kiloluysan hastaydın ama son araştırmalar bu işin hiç de böyle olmadığı ortaya çıkardı. Eğer belli bir kiloya kadar fazla kiloluysanız normal kilolulardan daha uzun yaşıyorsunuz."
Kaç kilo fazlası sağlıklı?
Tek başına kilonun hiçbir anlamı olmadığını söyleyen Dr. Metin Okucu "Diyelim ki boyunuz 1.60, 86 kiloya kadar çıkabilirsiniz. 1.80 boyundaki biri 107 kiloya kadar çıkabilir. Fazla kilolusunuz ama ama metabolik olarak sağlamsınız. Yaşam süreniz, kalp hastalığına yakalanma riskiniz normal kilolularla aynı. Hele normal kilolu kişi metabolik olarak kötüyse ondan daha da iyi. Kilonuz ne olursa olsun fonksiyonel olarak da iyiyseniz herkesten uzun yaşıyorsunuz. Yani kiloyla birlikte metabolik durum iyiyse çok iyi, kiloyla beraber fonksiyonel olarak iyiyseniz yani fitness da iyiyse daha da iyi” şeklinde konuşuyor.
Sezgisel beslenin
İnsanların sezgisel beslenmesini gerektiğini altını çizen Dr. Okucu "Doğru ve yanlış bilinerek her şeyden yenilen bir diyet yapılmalı. Bu canınızın ne zaman, ne istediğini ve istemediğini, ne zaman doyduğunu bilmekle ilgili. İkinci baklavayı yediniz ama üçüncü baklavayı gerçekten canınız istiyor mu istemiyor mu bunu düşünmelisiniz. Hakikaten acıktınız mı yoksa başka bir şey mi öyle hissettiriyor ona bakmalısınız. Önemli olan ne yediğiniz değil ne kadar yediğiniz" diyor.