HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ümit Aydoğan, toplumsal bir ön yargı olan "sağlık profesyonelleri hastalanmaz" düşüncesinin kamu spotları ile yıkılması gerektiğini, iş sağlığı ve güvenliği anlamında Türkiye'de tüm çalışanlar için kanunla kuralların belirlendiğini belirterek, "Ancak bu kuralları hem kamu hem de özel kurum ve kuruluşların işletmesi, kamu denetçileri tarafından olması gerekenlerin takip edilmesi ve sağlık profesyonellerinin de çalıştıkları ortam, risk faktörleri ve yaş gibi faktörlere bağlı olarak toplum ve halk sağlığı için uyguladıkları koruyucu hekimlik uygulamalarını kendileri için de yapması gerektiği unutulmamalıdır." dedi.
Aydoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş sağlığı ve güvenliğinin, her geçen gün önemi giderek artan bir sorun olarak gündemini koruduğunu belirterek, her yıl, işle ilgili kaza ve hastalıklar sonucunda milyonlarca kişinin hayatını kaybettiğini ve yeni meslek hastalıklarına yakalanıldığını aktardı.
Meslek hastalığının, kişinin çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel ya da ruhsal özürlülük halleri şeklinde tanımlandığını ifade eden Aydoğan, bu nedenle, küresel anlamda ekonomik yük ve verimlilik kaybının meydana geldiğini söyledi.
Doç. Dr. Aydoğan, iş hayatında her bir çalışan için kurum, kuruluş ve işverenlerin sağlıklı ve güvenli bir iş ortamı sağlaması gerektiğinin unutulmamasının önemine değinerek, her çalışan gibi sağlık profesyonellerinin de hizmet sunduğu sağlık kurum ve kuruluşlarının, İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği'nde "Çok Tehlikeli İş yerleri" arasında yer aldığını dile getirdi.
Ancak sağlık profesyonellerinin bu duruma yönelik farkındalık düzeylerinin sorgulanması gerektiğine değinen Aydoğan, şunları kaydetti:
"Hastalık denince akla; temel bileşenler olarak hasta, sağlık hizmetinin sunulduğu ortamlar ve sağlık profesyonelleri gelmektedir. Maalesef, toplumumuzda sağlık profesyonelleri olağanüstü bir varlık olarak görülür ve de bu kişiler bu duruma ayak uydurmaya çalışır. Temel olarak bir insanın yaşaması için ihtiyacı olan yemek, su içmek, dinlenmek ve uyumak gibi gereksinimler günün içerisindeki maratonda hem kendileri hem de hizmet alan toplum tarafından unutulur. En önemlisi de sağlık profesyoneli olarak yaptığı iş ile ilgili herhangi bir meslek hastalığı riskine maruz kalıp kalmadığıdır. Biz sağlık profesyonelleri, sağlıklı olduğumuz sürece çalışma hayatımızın devam edeceği gerçeğini unutur, aksi durumları hiç aklımıza getirmeyiz. Ne yazık ki toplumdaki yaygın ve kabul görmüş görüş, sağlık profesyonellerinin hastalanmayacağı yönündedir. Bir hekim olarak geçmişe dönüp baktığımda, çoğu kez tanık olmuşumdur ki birçok sağlık profesyonelinin çalışma ortamındaki risk faktörlerine bağlı yaşadıkları sağlık sorunları ile ilgili olarak, sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat ettiklerinde maalesef ne acıdır ki yapılacak çok fazla bir şeyin kalmamasıdır. Bu durumun nedeni hem kurumsal hem de bireysel olarak biraz ihmal, biraz da duyarsızlık olsa gerek."
- Sağlık personelini en çok virüs ve enfeksiyonlar tehdit ediyor
Aydoğan, sağlık profesyonellerinin içinde bulundukları başlıca sağlık riskleri ve meslek hastalıklarına ilişkin bilgi vererek, bu kapsamda baş rolü ilk sırada yer alan kan ve kanlı vücut sıvılarıyla temas sonucu bulaşan insan immun yetmezlik virüsü (HIV), hepatit B ve hepatit C virüsleri, solunum yoluyla bulaşan nezle, gribal enfeksiyon, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, şarbon ve tüberküloz gibi enfeksiyon hastalıklarının aldığını söyledi.
İkinci sırada da mesleki gereklilikler sırasında görüntüleme yöntemi ve girişimsel işlemlerde radyasyona maruz kalmanın bulunduğuna işaret eden Aydoğan, şunları kaydetti:
"Üçüncü sırayı ise her geçen gün sıklığı artmakta olan sağlık profesyonellerine karşı uygulanan şiddet almaktadır. Ayrıca gürültü ve havalandırma yetersizliği nedeniyle yaptığı işe konsantre olamama, uyku bozukluğu, stres ve işitme kaybı, kapalı ortam ve aydınlatma düzeni nedeniyle yorgunluk, protez yapan diş teknisyenlerinin ağır metal tozuna maruz kalması sonucu cilt problemleri, işitme ve görme bozuklukları, akciğer kanseri ve silikozis, ergonomik olmayan koşullarda çalışmaları sonucu bel ve boyun fıtıkları gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları, ıslak ve kaygan zeminde düşme, çarpma, burkulmaya bağlı yaralanmalar, kesici ve delici alet yaralanmaları ve iğne batması gibi sorunlar da başlıca sağlık riskleri arasında sayılabilir. Ayrıca sağlık personeli 'tükenmişlik sendromu'ndan da ciddi şekilde etkilemektedir. Bu durumun çok sık gözden kaçırılan ve kişi hakkında yöneticilerin olumsuz kanaatler edinmesine neden olan bir sorun olduğu unutulmamalıdır. Bu duruma girmiş olan sağlık profesyoneli, çalışma koşullarından dolayı kendisinde duygusal ve fiziksel bitkinlik hisseder, çaresizlik içindedir, iletişimde toleransı düşer, zaman zaman depresif belirtiler gösterir, meslekten kopar, iş ve çalışma arkadaşlarına karşı bilinçsizce olumsuz davranışlar içerisinde bulunur. Bir başka konu ise direkt ya da dolaylı bir biçimde sağlık personelinin yaptığı işi veya kendisinin değersizleştirildiği mobingdir. Özellikle, acil sağlık hizmet sunumlarının yapıldığı ve zamanın hasta açısından hayati öneme haiz olduğu acil servis, ameliyathane çalışanları ile 112 hizmet sunucuları yaptıkları iş nedeniyle genellikle dengesiz ve sağlıksız beslenmek zorunda kalırlar."
- "Sağlık profesyonelleri de meslek hastalığına yakalanabilir"
Sonuç olarak sağlık profesyonellerinin de bir insan olduğu, diğer çalışanlar gibi çalışma ortamındaki risk faktörlerine bağlı olarak meslek hastalıklarına yakalanabileceğinin, sakatlanabileceğinin, hatta ölebileceğinin kesinlikle unutulmaması gerektiğine dikkati çeken Aydoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Toplumsal bir ön yargı olan 'sağlık profesyonelleri hastalanmaz' ön yargısı kamu spotları ile yıkılmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği anlamında ülkemizde sağlık profesyonelleri dahil bütün çalışanlar için 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bütün kurallar belirlenmiştir. Ancak bu kuralları hem kamu hem de özel kurum ve kuruluşların işletmesi, kamu denetçileri tarafından olması gerekenlerin takip edilmesi ve sağlık profesyonellerinin de çalıştıkları ortam, risk faktörleri ve yaş gibi faktörlere bağlı olarak toplum ve halk sağlığı için uyguladıkları koruyucu hekimlik uygulamalarını kendileri için de yapması gerektiği unutulmamalıdır. Sağlık profesyonellerinin sağlık hizmet sunumlarını en iyi şekilde yapabilmeleri, ancak kendilerinin sağlıklı olabilmeleriyle mümkün olabileceği gerçeği başta kendileri olmak üzere kimse tarafından göz ardı edilmemelidir."