Giyilebilir teknolojiler ve mobil sağlık uygulamalarının yaygınlaşması hastalıkların önlenmesine, teşhisine ve tedavisine yönelik gerçek zamanlı veriler sağlayacak; evde sağlık hizmetleri alınması yaygınlaşacak ve kâğıtsız ortama geçilecek. Başta akademik kurumlar olmak üzere çeşitli kuruluşlarla işbirlikleri üzerine kurulu
Ar-Ge modeli ön plana çıkacak
12 Şubat 2015, İstanbul – Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetlerinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Deloitte, ‘Sağlık ve İlaç Sektörü 2020 Öngörüleri’ raporunu yayınladı. Güncel eğilimlere ve gelecek beş yıllık dönemde alınması gereken aksiyonlara yer verilen rapora göre, 2020’lerin sağlık sektöründe çok farklı bir dünyadan bahsetmek mümkün olacak.
Deloitte Türkiye Sağlık ve İlaç Endüstrisi Lideri Güler Hülya Yılmaz raporla ilgili olarak “2020’ye doğru, iletişim ve teknolojinin ilerlemesi ve ekonomik gelişmeler sonucu giderek daha fazla bilinçlenen ve talepleri artan hastaların yerini artık bilinçli “sağlık hizmetleri tüketicileri” alacaktır. Dijital ilaç, Mobil Sağlık hizmetleri, kişiye özel ilaç ve tedavi uygulamalarının tüm dünyada daha da yaygınlaşacağı bu dönemde, sağlık sektörünün geleceği, yeni ürün ve hizmet üretebilme ve bunları etkin bir biçimde sunabilme kapasitesine bağlı olacaktır. Bu dönemde gerek ilaç üretip satan, gerekse sağlık hizmetleri veren işletmeler Ar-Ge faaliyetlerini daha yoğun ve etkin hale getirmek zorunda kalacaklardır. Geleneksel satış ve pazarlama yaklaşımları ve iş yapış modelleri 2020 öngörüleri doğrultusunda değişecektir. Biyoteknoloji alanında güçlü olmanın ne kadar önemli olduğu Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda daha da fazla hissedilecektir. Ar-Ge alanında yaratıcı ve etkin işbirliği modelleri kaçınılmaz olacaktır” dedi.
Avrupa’nın “Sağlık 2020 Politika Çerçevesi”nde yer alan ilkeler ve aynı zamanda dünyada serbest ticaret alanındaki gelişmeler dikkate alındığında; 2020 öngörülerinin sağlık ve ilaç sektöründe hem talep eden tarafta hastaları, hem de arz eden tarafındaki ilaç şirketlerini, sağlık hizmet sunucularını, tıbbi cihaz üretici ve tedarikçilerini ve sigorta şirketlerini etkileyeceğini söyleyen Yılmaz, bu öngörüler çerçevesinde; fırsat ve tehditleri zamanında görerek harekete geçen tüm kamu ve özel sektör paydaşlarının sektörde ilerleme ve başarı kaydedeceklerini de sözlerine ekledi.
Sağlık Hizmetleri ve İlaç Sektöründe 10 öngörü
Güncel trendlerin ve önümüzdeki beş yıl içinde atılacak adımların analizini yapan Deloitte, raporda 2020’ye ilişkin 10 öngörüde bulunuyor.
1. Sağlık hizmetleri tüketicileri daha bilinçli olacak: 2020’ye doğru daha bilinçli ve ihtiyaçları hakkındaki farkındalık seviyeleri daha yüksek olan hastalar, sağlık hizmetleri konusundaki seçeneklerinin de daha fazla olduğunun farkında olacaklar ve etkin birer karar verici haline gelecekler. Sağlık sektörünün de diğer sektörlerde olduğu gibi “hasta”yı tüketici olarak iş yapış şekillerinin merkezine koymaları gerekecek. Hastalar kendi elektronik sağlık kayıtlarına sahip olacak ve bu kayıtları kimlerle paylaşacaklarına kendileri karar verebilecekler. İlaçlar ve sağlık hizmetleri reyting sistemlerine yer veren online hasta platformları yaygınlaşacak ve zengin bir bilgi kaynağına dönüşecek. Bu platformlarda ileri analitik uygulamalar ile hasta yazışmaları incelenerek hangi tedavi yöntemlerinin daha iyi sonuç verdiği tespit edilecek, ilaçlar ve hizmetlere ilişkin verilecek mesajlar gerçek zamanlı özelleştirilebilecek.
2. "Dijital İlaç Çağı" gündemde olacak : “Dijital İlaç Çağı” yeni iş modellerini ve yeni fikirleri tetikleyecek. Hem hastalar hem doktorlar tarafından uzaktan erişilebilir entegre hasta sağlık kayıtları ile kağıtsız ortamlara geçilebilecek. Sağlık görevlileri, hastalarla web tabanlı platformlar aracılığıyla iletişim kuracak ve evlerinde hizmet verecek. Sağlık sektöründe uzaktan muayeneleri kolaylaştıran dijital teşhis araçları ve e-klinik ziyaretleriyle seyahat ve bekleme süreleri azalacak ve üretkenlik artacak. Robotlarla gerçekleştirilen ya da desteklenen ameliyatlar yaygınlaşacak. Medikal araçların 3 boyutlu baskı ile üretimi, yara izi olmadan ameliyat yapılması vb. yeni teknolojiler sağlık sisteminin gündemine oturacak.
3. "Giyilebilir Teknoloji” ve “Mobil Sağlık” uygulamaları yaygınlaşacak: Giderek gelişen, küçülen, hafifleyen teknolojik cihazlar sayesinde sadece klinik bulgular değil; genel sağlık, zindelik ve yaşam kalitesi ölçülebilecek. Giyilebilir cihazların gönüllü kullanımı artacak ve sağlık hizmet sağlayıcıları tarafından tedavi ve takip amaçlı kullanımı teşvik edilecek. Giyilebilir cihazlar sadece teşhiste değil, tedavide de kullanılacak; böylece evler hastanelerin uzantısı haline gelebilecek ve hastanelerde tedavi görenler hızlı bir şekilde evlerine geçerek bakımlarına burada devam edebilecek. Bu teknolojik cihazların kullanımıyla sağlık alanındaki farkındalık gelişecek, sağlık durumunu kendi kendini yönetme ve hastalığı önleme stratejileri oluşturulacak.
4. Savulun, Büyük Veri (“Big Data”) geliyor!: Geniş ve kapsamlı sağlık verilerinin analizi yeni modelleri ve araçları gerektirecek. Birçok ülke için kapsamlı sağlık kayıtları, bir altyapı önceliği olacak ve sağlık verisinin kullanımı ülkenin ekonomik gelişmişlik seviyesi için bir ölçüt haline gelecek. İlaç şirketleri, hastalıklara ait bu veri ve kayıtları kullanarak daha iyi, daha hızlı tedavi çözümleri geliştirebilecek. Doktorlar da hastalardan giyilebilir cihazlarla gerçek zamanlı olarak aldıkları verileri analitik araçlarla inceleyerek bu bilgileri karar verme süreçlerinde kullanabilecek.
5. Yeni yasal düzenlemeler gelecek: Yasal düzenlemeler teknoloji ve bilimdeki gelişmelerin etkisi ile şekillenecek. İşlemeyen eski yasal sistemlerin yerine yenileri getirilecek. 2014’te yasal düzenlemeler ağırlıklı olarak ilaçlar üzerindeyken, 2020’ye doğru ilerleyen yıllarda hasta ve hastalıklara ilişkin veri ve kayıtlar üzerine odaklanacak. Sağlık sektöründe büyük veri, giyilebilir cihazlar, sosyal medya kullanımına ilişkin yasal çerçeveler belirlenecek; sağlık ürünleri ve ilaç geliştiriciler için onay süreçleri hızlanacak.
6. Ar-Ge işbirlikleri artacak: Şirketlerin sadece kendi kurumları içinde (in-house) yaptıkları Ar-Ge çalışmalarının payı azalacak. Başta akademik kuruluşlar olmak üzere işbirlikleri üzerine kurulu Ar-Ge ağı ön plana çıkacak. Bu ağ, ilaç şirketlerini merkezine alacak. Hastalıkların teşhisi, önlenmesi ve tedavisinde, hastanın da katılım gösterdiği, tıbbi ürünler ve teknolojiyi esas alan Ar-Ge çalışmaları bir hayli önem kazanacak. Teknoloji Ar-Ge’nin doğasını değiştirecek ve giyilebilir cihazlardan elde edilen gerçek zamanlı veriler teşhis amaçlı kullanılacak.
7. İlaç Sektöründe ticari iş yapış modelinde değişme olacak: Sağlık hizmetleri sağlayıcıları ve doktorlar ilaç şirketlerini ilaçlar ve tedavi yöntemleri hakkında eğitim verme ve bilgi sağlama konusunda sistemin önemli bir parçası olarak görecek. 2000’li yıllarda hüküm süren ‘satış teşkilatı modeli’ yerini “tıbbi eğitmenler”e ve doktorlarla söyleşiler organize eden uzmanlara bırakacak. Bu gelişmeler çerçevesinde, ticari iş modelleri coğrafya odaklı olmak yerine hastalıklar çerçevesinde tasarlanacak. Global müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ve doktor tercihlerinin anlaşılması, tüm kanallardan bilgilerin doktorlara en anlamlı olacak şekilde özelleştirilmesini sağlayacak. Kampanyalar global olarak uygulanırken yüz yüze görüşmeler giderek azalacak.
8. İlaç firmalarının yapısında destek fonksiyonlarının önemi giderek artacak: Finans, İnsan Kaynakları, Satın Alma, Bilgi Teknolojileri, Müşteri Hizmetleri gibi destek fonksiyonları global olarak yönetilen, entegre ortak hizmet ve mükemmeliyet merkezlerinden oluşan bir organizasyona dönüşecek. Bu yapı teknoloji kullanımı ve analitik metotlar ile yetenek geliştirme, süreç yönetimi, performans yönetimi gibi konulara öncülük yapacak. Kurumların veriye dayalı karar vermesini destekleyen, maliyet ve kaynak dağılımı kararlarında değerli bilgiler sağlayan stratejik bir iş ortağı haline gelecek.
9. Gelişmekte olan pazarlara yönelik yeni iş modelleri ortaya çıkacak: Amerika, Japonya ve gelişmiş ülkelerin pazarları ilaç sektörü için ana pazar olarak kalmaya devam ederken; BRIC ülkelerini zorlayacak yeni Latin Amerika pazarları, Vietnam, Nijerya ve Endonezya gibi gelişmekte olan ülkeler tüm dünya için yaratıcılık havzalarına dönüşecek. Bu ülkeler tedavi üretiminde yer edinecek. Gelişmekte olan ülkelerden elde edilen öğrenimler yeni iş modellerinin ortaya çıkmasına ve hatta gelişmiş pazarların da ticari ve faaliyet modellerinin değişmesine yol açacak. İlaç şirketlerinin yönetim ekipleri çok uluslu olacak ve gelişmekte olan ülkelerden yöneticileri içerecek.
10. Kurumsal itibar daha fazla önem kazanacak: İlaç şirketleri için kurumsal itibar birincil öncelik olarak daha da ön plana çıkacak ve ilaç geliştirme, fiyatlandırma gibi konularda güven ve şeffaflık daha fazla önem kazanacak. Kurum markaları hem Ar-Ge için iş ortakları bulmak hem de klinik deneyler için hasta çekmek konusunda önem kazanacak. Kurumsal imajı, hasta grupları ile kurulan ilişkiler etkileyecek. Kurum markaları, sağlık hizmetleri ve Ar-Ge ortaklıklarından mobil uygulamalar ve sosyal medyaya neredeyse münhasıran kullanılacak. Klinik hizmetlerde markanın kullanılması, sosyal medya katılımı ve hasta gruplarıyla ilişkiler sektörün algısını olumlu yönde etkileyecek.