Karardan: "Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalan kuralın hapis cezasının ertelenmesini yasaklamak suretiyle failler için getirdiği külfet ile kanun koyucunun kuralla ulaşmak isteği amaç karşılaştırıldığında kuralın orantısız olduğu değerlendirilemez"
"Kurallarla getirilen daha ağır cezalandırma ve hapis cezasının ertelenmemesi yöntemi, belirtilen amacın gerçekleşmesinde elverişli/gerekli bir yoldur"
Anayasa Mahkemesi, sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarında cezanın yarı oranında artırılması ve bu kapsamdaki hapis cezalarının ertelenmemesinin anayasaya aykırı olduğu yönündeki itirazın reddine karar verdi.
Resmi Gazete'de yer alan karara göre Trabzon, Bolu, Bafra'daki asliye ceza mahkemeleri, sağlık çalışanlarına karşı eylemleri nedeniyle kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından yargılama yaptıkları sanıklara ilişkin Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda yapılan değişikliklerle sanıkların, aynı hukuki durumda olanlardan farklı şartlarla karşılaştığını ve bunun eşitsizliğe neden olacağı gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Mahkemenin kararından
Anayasa Mahkemesinin kararında, ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler konusunda kanun koyucunun anayasaya bağlı kalmak koşuluyla takdir yetkisine sahip olduğu, takdir yetkisi kapsamındaki düzenlemeler yapılırken de hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesine bağlı olunması gerektiği vurgulandı.
İptali istenen kanunda özel ya da kamu sağlık çalışanları arasında bir ayrım yapılmadığı, sağlık personeline karşı işlenen suçların önlenmesinin amaçlandığı aktarılan kararda, "Kurallarla getirilen daha ağır cezalandırma ve hapis cezasının ertelenmemesi yöntemi, belirtilen amacın gerçekleşmesinde elverişli/gerekli bir yoldur." denildi.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen kasten yaralama ve hakaret suçlarının, bu suçun daha fazla cezayı gerektiren nitelikli halini oluşturduğu, suçların temel şekli ve nitelikli halleri için 5237 sayılı Kanun'da cezanın türü ve miktarının düzenlendiğine işaret edilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Suçlar için öngörülen yaptırımın niteliği ve ağırlığı ile kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında öngördüğü düzenlemeyle ulaşmak istediği amaç birlikte gözetildiğinde kuraldaki ceza artırımının orantılı olmadığı söylenemez. Hapis cezasının ertelenmesi ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar gibi hükmün ve cezanın kişiselleştirilmesi kurumlarından biridir. Hapis cezasının ertelenmesi kurumu kişilere her durumda mutlaka sağlanması gereken bir hak niteliği taşımamaktadır. Dolayısıyla hangi şartlar altında hapis cezasının ertelenmesine kararı verilebileceği, Anayasa'ya uygun olmak kaydıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır."
Söz konusu kanunların belirtilen suçları işleyenlere "külfet" getirdiği belirtilen kararda, "Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalan kuralın hapis cezasının ertelenmesini yasaklamak suretiyle failler için getirdiği külfet ile kanun koyucunun kuralla ulaşmak isteği amaç karşılaştırıldığında kuralın orantısız olduğu değerlendirilemez." tespiti yer aldı.
Sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla belirli bir düzen içinde sunulması gereken, kişilerin ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilemez hizmetlerden olduğu kaydedilen karada, şunlar yer aldı:
"Kanun koyucunun sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlarda son yıllarda artış olduğunu değerlendirerek itiraz konusu kuralları öngördüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralların sağlık personeline karşı anılan nitelikteki suçların işlenmesini önleme amacıyla düzenlendiği açık olup bu amaçla öngörülen farklı muamelenin makul ve nesnel bir temele dayanmadığı söylenemez. Kuralın öngördüğü yarı oranındaki ceza artırımının ölçüsüz bir yönünün de bulunmadığı anlaşıldığından kuralların kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır."