Sağlık Bakanı Recep Akdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Van'daki yolsuzluk soruşturmasını engellediği" iddialarının yakışıksız ve ciddiyetten uzak olduğunu söyledi. Bakan Akdağ, HABERTÜRK TV'de Alican Türkoğlu'na açıklamalarda bulundu.
Kendilerinin savcıya talimat veremeyeceklerini belirten Bakan Akdağ, şöyle devam etti: "Sayın Kılıçdaroğlu'nun klasiği bu. Sayın Kılıçdaroğlu, siyaseti temiz bir biçimde yapma yerine sürekli olarak karalamaları ön planda tutan bir siyasetçi. Bu da siyaset adına büyük bir talihsizlik. Hem mumu yatsıya kadar yanacak hem de 12 Haziran'a kadar yanacak. 8.5 yılda AK Parti hükümetlerinin sağlıkta ne kadar ilerleme kaydettiği açık. Bunu vatandaşımız çok iyi biliyor. Bu, TÜİK anketlerine de yansıdı. Vatandaşlarımızın sağlık konusunda memnuniyeti yüzde 39'dan yüzde 73'e çıktı. Böyle bir sağlık hizmetinin sunulduğu bir ortamda ister istemez Sağlık Bakanı'na iftira atmayı tercih etti.
Video için tıklayınız...
Bizim savcıya "Soruşturmayı durdurun" ya da "Soruşturma başlatın" diye bir talimat vermemiz hiçbir zaman mümkün olamaz. Yargının işi ayrıdır, yürütmenin işi ayrıdır. Bu iş löyle oluyor. Bir ihbar geliyor, Cumhuriyet Başsavcılığı, Valilik bize diyor ki: "Bunun için bize müfettiş gerekir. Siz bunların gereğini yapar mısınız?" Biz de soruşturuyoruz, benim de imzamla, talimatımla yapılıyor. Gereğinin yapılması için Başsavcılığa gönderiyoruz. Bu bir talimat değildir. Savcılık da davasını kendisi açacaktır. Disiplin Kurulu'na, müsteşarlığımıza da gönderiyoruz. Onlar diyor ki, "Bunu daha detaylı değerlendirmeniz lazım". İki müfettişimiz bakıyor, bana diyorlar ki: "Biz dosyayı inceledik. Bu rapor uygundur, bunun yürürlüğe konulması uygundur" diyorlar. 18 Mart'ta ben Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Valiliğe bildiriyorum. CHP "Yandaş savcılar atandı" diyor. Böyle bir şey olsaydı, başka bir karar çıkardılar. İlk rapor yürürlüğe konmuş. İddialar boşta kalan iddialar. "Tekrar inceleyin" dediğimiz evrak Kılıçdaroğlu'nun eline geçmiş. Kasıtlı mı yapıyor, yanlış yönlendirme mi yapıyor bilmiyorum ama sayın Kılıçdaroğlu'nun karşısında sanmasın ki susacak bir Sağlık Bakanı var. Özür dilemeye davet ettim. Erdemli bir siyasetçiyse özür diler. İki gün daha kendisine süre verdim. Olmazsa kendisine bir tazminat davası açacağım. Böyle bir mesele varsa, canlı yayında yolsuzluk var diye milletin kafasını karıştıracak şekilde iddia ortaya atması. Evrak sunması, yakışıksız şeyler. Kendisi gelse söylese, denetçilik de yapmış. İşi başlka yönlere çekmek istiyorlar. Bunların yolsuzlukla ne ilgisi olabilir? Hiçbir ilgisi yok. Soruşturma da devam ediyor. Delikanlılığa sığmaz bu. Belden altı vuruşla siyaset yapmak bir anamuhalefet partisi genel başkanına yakışmaz. Miting alanında küfürlü konuşmak yakışmaz. Halkımız bunu mükemmel biçimde değerlendiriyor."
Video için tıklayınız...
TAM GÜN YASASI
"Tam Gün Yasası'nın geçmişi aşağı yukarı bir yılı buldu. Biz AK Parti hükümeti olarak ne yapmaya çalıştık? Devlette çalışan bir doktor ya da devletin üniversite hastanesinde çalışan bir doktor, ayrıca vatandaşın muayenehaneye gitmesini sağlayacak bir biçimde çalışmasın. Milletimiz bundan çok çekti. SSK hastanelerinde çile çekti. Bunu ortadan kaldıran bir kanun yaptık. Vatandaşım neden devlet hastanesine gidip bir daha neden muayenehaneye gitmek zorunda kalacak? Neden özel hastaneye gidecek? Neden hoca parası adı altında döner sermayeye para yatıracak? CHP ve Türk Tabipler Birliği kol kola hareket etti. Kafa kafaya verdiler, bir metin hazırladılar. CHP Anayasa Mahkemesi'ne iptal talebi için başvuruda bulundu. Bunun altında sayın Kılıçdaroğlu'nun da imzası var. Bunun anlamı nedir? CHP şunu istiyor, TTB de istiyor: "Muayenehaneler açık olsun. Üniversite hastanelerine de vatandaş para ödemeye devam etsin". Süreç devam etti. Hukuk yavaş işlese de, araya bir takım yanlış kararlar girse de halkın lehine tecelli etmeye devam ediyor. Bir tane madde kaldı. Devlet kurumunda çalışan doktorlar, artık özel hastanede de çalışamazlar; muayenehane açarlar diye. En son bir kararı götürüyoruz. Ben inanıyorum ki, Genel Kurul bunu da kaldıracak. CHP'ye, TTB'ye rağmen biz vatandaşımızı muayenehane derdinden kurtaracağız. Kamuda çalışan diğer memurlar dışarıda bir iş görmezler. Örneğin sabah evinizin önünden aracınız çalındı. Gidiyorsunuz karakola ve bunu söylüyorsunuz. Karşılığında size "Bakın burada kaç kişi var, çok kalabalık. Evraklar da kalabalık. Arabanızın işine iki hafta sonra bakarız" diyor. "Aman komiser bey ne yapıyorsunuz?" diyorsunuz, "Akşam bizim dedektiflik bürosuna gelin" diyor. Bu size makul geldi mi? Ya da mahkemede davanız var, hakim size 3 ay sonrasına gün veriyor. "Bekleyemem" diyorsunuz, "Bizim hukuk bürosu var dosyanıza bakalım" dese makul mü? Neden devletteki bir doktorun dışarıdaki muayenehanesi olacakmış? Ben muayenehaneye karşı bir Sağlık Bakanı değilim. Değerli meslektaşlarımız muayenehane de açacaklar, özelde de çalışacak. Devlette gelen vatandaşımız memurdur, işçidir, Yeşil Kart'lıdı. Nasıl muayenehaneye gelsin? Bu millet muayenehane merdivenlerinde anasını babasını sırtında taşıdı, çok da beddua etti. Biz bu bedduayı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. TTB'nin eylemleri ilkeli olmuyor. Burada halkın aleyhine olan bir konuda CHP TTB ile kol kola verdiler. Ama karşılarında halkın iktidarı var."
Video için tıklayınız...
"TABİP ÖRGÜTÜ SİYASİ PARTİ GİBİ ÇALIŞAMAZ"
"Sağlık çalışanlarının sıkıntıları var. O sıkıntıları ortadan kaldırmak için çalışacağız. Onların sıkıntısı yüksek iş yükü. Türkiye'de hekim sayısı Avrupa ile kıyaslandığında çok yetersiz. Nüfusa baktığımızda Avrupa'daki hekimin yarısı kadar hekim var burada. İş yükü iki katıdır. Bu vatandaş ve hekim açısından sıkıntı oluşturuyor. TTB, hekim sayısının artmasını engelliyor. Bu çarpık bir durum. Bir taraftan iş yükünün fazla olduğunu söyleyeceksiniz bir taraftan hekim sayısının artmasına karşı olacaksınız. Nasıl olacak bu? Hekim eylemleri neden arttı? Seçim yaklaşıyor. TTB ideolojik bir örgüttür. Her insanın ideolojisi olur ama bir tabip örgütü sosyalist ideolojiyi ilke edinemez. İçinde her dünya görüşünden örgüt var. Bir tabip örgütü siyasi parti gibi çalışamaz. Seçim çalışması yapıyorlar. Hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın her türlü hakkını sağlamaya seçimden önce de sonra da devam edeceğiz"
TTB'NİN İDEOLOJİK DONANIMI YÜKSEK
"Sağlık çalışanlarının şartlarını iyileştirmek onların hakkıdır. Ne kadar bu şartları iyileştirirseniz motivasyon o kadar iyi olur, hizmet o kadar iyi olur. TTB'nin bir özelliği var. İdeolojik donanımları çok yüksek. Provokasyon yapmayı çok iyi biliyorlar. Başbakan'ın ifadesinden "Türkiye'den çekin gidin" anlamını çıkarıyorlar. Devlet işveren konumunda, işveren çalışandan hizmet bekler. Burada çalışmak istemezse dışarıda da çalışabilir. Hem devlette çalışacak hem de "Vatandaşa hizmet etmek istemiyorum" demek olmaz. Vatandaştan ne istiyorlar? Sağlık çalışanlarına şiddet istemiyorlar. Tabii ki bu kabul edilemez, şiddet kabul edilemez. Sağlık çalışanlarına karşı hakareti asla kabul etmiyorum. Vatandaşın hukukunu korumak için tedbirler aldık ama bu vatandaşın sağlık çalışanına bir harekette bulunmasını haklı çıkaramaz. TTB'nin meselesi varsa, ben karşılarındayım. Çözelim. Başka demokratik bir hak kullanacaklarsa kullanabilecekler. Siz hasta annenizi götüreceksiniz, poliklinikten sizi geri çevirecekler. Bunu kabul edemem. Eylemlerde yöneticilerimize, "Herhangi bir biçimde vatandaşın işi aksamışsa soruşturma yapılır" dedik. Her türlü hakkın aranmasına, demorkatik yollarla yapılan protestoya "Evet" ama vatandaşın işini aksatmaya "Hayır" Vatandaşlarımıza da söylüyorum, tahriklere kapılmasınlar."
CHP VE TTB'NİN NE SÖYLEDİĞİ BELLİ DEĞİL
"Türkiye'de bizim dönemimizde gereksiz yere hastane açılmadı. İddiaların tam tersine davranıyoruz. CHP ve TTB'nin ne söylediği belli değil. "Çok hastane açılıyor" diyorlar. Biz diyoruz ki, "Küçük ve orta ölçekli şehirlerde bir tıp fakültesi hastane açmasın, Sağlık Bakanlığı ile ortak bir hastane kullansın." Buna karşı çıkıyorlar. "YÖK, Sağlık Bakanlığı emrine girdi" diyorlar. Halbuki ikisi de devletin kurumu. Kılıçdaroğlu ile TTB ortak hareket ediyorlar. SSK hastanelerini Sağlık Bakanlığı çatısı altına alacak bir kanun yapmıştık. O zaman da Sıhhiye Meydanı'nda toplandılar. Bazı sol görüşlü sendikalar, CHP "Birleştirilmesin" diyordu. Birleştirildi, kötü mü oldu? Bir tanesi çıksın desin ki, "Biz işçileri SSK hastanelerine muhtaç edeceğiz" Buna yürekleri var mı? Vatandaş çileden bıkmıştı. Bizim de görevimiz gereğini yapmaktır. Tam Gün'de de birlikte hareket ediyorlar. Biz bu ülkede SSK hastanelerini eski haline geri döndürmeyeceğiz. Heveslenmesinler."