• BIST 9636.12
  • Altın 2928.974
  • Dolar 34.6381
  • Euro 36.4981
  • Ankara 3 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Bursa 6 °C
  • Antalya 13 °C
  • İzmir 10 °C

Sağlık Bakanı Recep Akdağ Röportajı 28.09.2010

Sağlık Bakanı Recep Akdağ Röportajı 28.09.2010
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ Beyaz TV "Moderatör"'ün Konuğu oldu.(28.09.2010)

DİNÇ TUNCEL- Efendim, stüdyo konuğumuz Sağlık Bakanımız ve AK Parti Erzurum Milletvekili Sayın Profesör Doktor Recep Akdağ. Efendim hoş geldiniz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Hoş geldiniz.

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Hoş bulduk.

 

DİNÇ TUNCEL- Sizi burada ağırlamak bizim için bir onur. Çok uzun zamandır da sizinle konuşmak istiyorduk, bugüne kısmet oldu, tekrar tekrar teşekkür ediyoruz burada olduğunuz için. Çünkü sorularımız var ve seyircilerimizin de soruları var. İzniniz olursa hiç vakit kaybetmeden başlayalım.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Büyük bir memnuniyetle.

 

GONCA ERTUĞRUL- Çünkü hayatımızın en önemli bölümü sağlık, deriz ya her şeyin başı sağlık diye.

 

Sayın Bakan, aile hekimliği uygulaması 62 ilde uygulamaya geçildi ve bütün hızıyla da sürüyor. Ankara da dâhil bu illere ve yakında İstanbul’da da başlanacak. Bu uygulama nasıl gidiyor, ilgi gördü mü ve ne derece yararımıza olacak?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Aile hekimliği, her başladığımız ilde süratle oturuyor. Hem vatandaş memnuniyetini artıran bir sistem, hem de çalışanların memnuniyetini artıran bir sistem. Gerçekten artık sona doğru da yaklaşıyoruz yaygınlaştırma hususunda.

 

GONCA ERTUĞRUL- Sizin de memnun olup olmamanız önemli gidişattan.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Elbette. Bu senenin sonunda inşallah bütün Türkiye’de sistem başlamış olacak. Sizin de söylediğiniz gibi, şu anda 62 ilde, 81 ilin 62 ilinde uygulamalarımız başladı. Aile hekimliği şöyle bir şey: Bildiğimiz klasik sağlık ocağının yerini aile hekimliği almış oluyor. Peki, farkı nedir derseniz, en önemli farkı, bir defa biz kendi doktorumuzu seçebiliyoruz. Başlangıçta sistemi kurarken her bireyi bir doktora emanet ediyoruz, ama siz isterseniz doktorunuzu değiştirebiliyorsunuz. Dolayısıyla, doktorla hasta arasında karşılıklı güven ilişkisine dayalı yeni bir model bu. Kayıtlar çok düzenli. Sonra aile hekimlerine belli görevler vermiş durumdayız. Yani, sizin işte vatandaş olarak hamileliğinizden tutun da bebeğinizin takip edilmesine, büyüme gelişmesinin, aşılarının takip edilmesine kadar bir dizi işlem aile hekimi tarafından çok yakından takip ediliyor, kayıtlara alınıyor. Siz aile hekiminizi değiştirirseniz o kayıtlar yeni aile hekiminize gönderiliyor. Bu arada da bütün bu işlemler tamamen ücretsiz. Tetkik yapma imkânı var eski sağlık ocakları, yeni aile hekimliklerinde. Ve vatandaş memnuniyeti sisteme geçtiğimiz illerde yüzde 80’in üstünde.

 

DİNÇ TUNCEL- Peki efendim, ailemizin doktoru var değil mi yani hâlihazırda şu anda, mesela Ankara’dayız, şu anda bizim doktorumuz var mı, nasıl öğreneceğiz?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- ailehekimi.gov.tr’ye girerek aile hekiminizi kolayca öğrenebilirsiniz. Söz konusu yer eğer Ankara’ysa, Ankara Sağlık Müdürlüğünün sitesine girerek de öğrenebilirsiniz. Güzel de bir şey yaptı Ankara İl Sağlık Müdürlüğü, Google haritalarından sizin hekimlerinizin bulunduğu yerin haritasını da oraya koyuyorlar, internete girdiğinizde kolayca buluyorsunuz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Kafada hiç anlaşılamayacak bir şey kalmayacak diyorsunuz.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Tabii tabii. Aile hekiminiz dediğim gibi şu anda belli, adresi belli. Bulunduğunuz yerdeki herhangi bir sağlık ocağına mahallenizde uğrasanız da aile hekiminizi öğrenebilirsiniz, il sağlık müdürlüklerinden öğrenebilirsiniz telefonla, yani birçok yol var öğrenebileceğiniz. Ama en kestirmesi internetten söylediğim gibi ailehekimi.gov.tr ya da ankarailsaglıkmudurlugu.gov.tr’ye girerek kolayca aile hekiminizi bulabilirsiniz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Galiba artık yeni uygulamayla Alo 182 hattı var ve bununla da beraber hastanelerde randevu sistemine geçiliyor, Merkezi Hastane Randevu Sistemi. Fakat Ankara ve İstanbul’da da henüz uygulamaya geçilmedi. Ne zaman Ankara ve İstanbul bu sisteme dâhil olacak ve bu sistemi biraz açar mısınız?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Tabii. İnşallah önümüzdeki yılın, 2011’in Şubat-Mart aylarında bütün Türkiye’de hastaneler için randevu sistemine geçeceğiz. Şu anda 9 ilimizde, Erzurum, Kayseri gibi 9 ilimizde şu anda sistem yürürlüktedir. Zaten 182’yi açtığınızda önce sistemin hizmet verdiği iller size söyleniyor, daha sonra da karşınıza bir operatör çıkıyor. Bunu bir pilot çalışma olarak başladık, onun için bu sene 10 ili geçmiyoruz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Kendi memleketinizi de içine katmışsınız Sayın Bakan değil mi?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Kattık, şu açıdan: Yakın takip etme imkânı oldu.

 

GONCA ERTUĞRUL- Tabii şüphesiz, sık sık gittiğiniz için.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Evet. İki il, Kayseri ve Erzurum’du, Erzurum’a ben de sıkça gittiğim için. Tabii metropol kentleri, Ankara, İstanbul’u, İzmir’i bu gibi uygulamalarda hemen öne almıyoruz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Birazcık daha imkânları…

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Çok sayıda hastane var, çok sayıda doktor var, dolayısıyla sistemi oturtup ondan sonra yapmak lazım. Bu da harika bir imkân oldu. Doğrusu 2011’den itibaren halkımıza büyük bir kolaylık getirecek bu, çok büyük bir kolaylık getirecek. 182’yi arayarak istediğiniz hastaneden, istediğiniz doktora randevu almanızı mümkün kılıyor. Gidemediğiniz zaman randevunuzu iptal etme imkânınız var. Bir problem çıkarsa size geri dönüp randevu saatinizle ilgili o problemi ifade etme imkânı var sistemin. Dünyada da zannediyorum ilk sistem olacak, yani böyle 70 milyonluk, 73 milyonluk büyük bir ülkenin bütün hastanelerinde merkezi randevunun verildiği ilk en yaygın sistem olacak.

 

DİNÇ TUNCEL- Sayın Akdağ, gerçekten harika bir şeyden bahsediyorsunuz. Yani, şu anda böyle bir sistem Türkiye’nin tamamına yayıldığında, yani pilot uygulamalar bittikten sonra biz rahatlıkla telefonla randevumuzu alıp gidebileceğiz. Siz kontroller de yaptınız, ben daha önce de sizden bu konuyla ilgili bilgiler dinledim, bilgiler aldım. Biraz anlatabilir misiniz, yani 50’nin üzerinde ben aradım, kontrol ettim dediniz. Hiçbir sıkıntı yok işlemede, bu sistem tıkır tıkır işliyor, insanlar randevularını alabiliyorlar. Hani “bugün git, yarın gel” durumu artık tamamen ortadan kalktı, en azından pilot bölgelerde.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Çok doğru, meseleyi net görmüşsünüz. Aslında olay şu: Şimdi hastanelerimiz tabii eskisine göre gittiğinizde size çok daha kolay hizmet veriyor. Bir taraftan özel hastanelere gitme imkânınız var. Eskisi gibi bir işçinin hani sadece SSK hastanesine giderim, başka yere giderim gibi bir kısıtı yok, bu açıdan iş kolay. Ama her şeye rağmen, özellikle büyük kentlerde bir hastaneye sabah gittiğinizde bir sıra numarası alıyorsunuz. Bu sıra numarası işte 3 olursa hemen muayene olursunuz, ama 40 olursa öğleden sonraya kadar beklemek zorunda kalırsınız.

 

GONCA ERTUĞRUL- Hatta sabahın çok erkeninde gitmek zorunda kalınıyordu.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şimdi pek onlar kalmadı söylediğim gibi. Ama buna rağmen gittiniz, bir sıra numarası aldınız 40 numara, bekleyeceksiniz işte, bayağı bekleyeceksiniz. Hâlbuki siz o 40 numaranın muayene saati eğer öğleden sonra saat 15.30’sa bunu telefonla önceden biliyorsunuz ve 15.30’da gidiyorsunuz hastaneye, sistem böyle bir kolaylık getiriyor.

 

GONCA ERTUĞRUL- Tabii ki bir yığılma da olmuyor.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Yığılma olmuyor. İkincisi de, bu hastaneleri çok iyi disiplinize edecek bir yöntem. Bakın biz sisteme başladığımızda, aslında mutfak çalışmaları, o telefonun ucundaki çalışmalardan çok daha önemli, bunu hemen gördük. Hastaneler, özellikle hekim arkadaşlar, bir aylık randevu listesi vermekte bayağı önce isteksiz davrandılar. Ben bir aylık liste veremem dedi hastane başhekimi. Vereceksin dedik, niye veremeyecekmişsin. Herhangi bir değişiklik olursa, öyle ya bir aylık iş listesi belli olan bir hekim arkadaşımızın bir hastası olur, acil bir işi çıkabilir, değiştirilir, sisteme haber verilir. Ama bir aylık listeniz belli. Ben şimdi çocuk hekimi olarak bu sistemde her gün saat kaçta hasta alacağım poliklinikte, kaç hasta alacağım, bunlar netleşmiş olacak. Dolayısıyla, hastaneler de daha disiplinize olduğu için bu bahsettiğimiz vatandaşın kolay hizmet alma işi bir adım daha inşallah öne gelecektir.

 

DİNÇ TUNCEL- Hekim olarak baktığınızda öyle. Hasta olarak baktığımızda, biz doktorun ismine kadar duyup ona göre seçebiliyor hale geleceğiz galiba değil mi efendim?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Elbette. Hatta şöyle: Buradaki operatörler sizi bir doktora özellikle hiçbir zaman yönlendirmiyorlar. Ama size hastalığınızla ilgili bir yön gösterme yapıyorlar. Mesela siz deseniz ki, işte benim belim ağrıyor, ürologa gitmek istiyorum. Peki, hareket ettiğinizde bel ağrınız artıyor mu sorusuna evet artıyor cevabını vermişseniz, operatör; isterseniz sizi bir fizik tedavi uzmanına yönlendirelim de diyebiliyor. Bu anlamda bir eğitimleri de var. Dolayısıyla, hem vatandaşın işi kolaylaşacak, hem hastanelerimizin, hekimlerimizin işi kolaylaşacak.

 

GONCA ERTUĞRUL- Ben acil sağlık hizmetleriyle ilgili bir soru yöneltmek istiyorum Sayın Bakana. Acil sağlık hizmetlerinde de ülkemizde çok önemli gelişmeler yaşandı Sayın Bakan. Yani, yıllar önce başka ülkelerdeki işte acil ambulans helikopterlere, uçaklara hep gıptayla bakıyorduk ama artık bizim ülkemizde de uygulanmaya başlandı. Tüm vatandaşlarımız bu uygulamadan yararlanabilir mi?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Elbette.

 

GONCA ERTUĞRUL- Ya da hangi durumlarda da kullanılıyor, o da önemli ve şimdiye kadar ortalama kaç kişiye hizmet verdi, yoğun mu kullanılmakta?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Günde ortalama 30 kişiye hizmet veriyor bu uçan ambulanslarımız, öyle diyebiliriz artık, helikopterler ya da uçaklar.

 

Sistem şöyle işliyor: Bir defa sizin o helikopter ambulansa yahut uçak ambulansa ulaşmanız için özel bir arayışa girmeniz falan gerekmiyor hastanız açısından. Mesela bana bir ayda 2-3 defa böyle bir talep gelirse, hani milletvekili arkadaşlardan yahut sistemin dışında bir yerden, ben derhal sistemi çalıştıran arkadaşlara dönüp bir yerde bir tıkanıklık mı var, neden bana telefon açılıyor diye soruyorum.

 

GONCA ERTUĞRUL- Neden bana kadar geliniyor değil mi?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ama geriye döndüğümüz zaman görüyoruz ki, aslında sistemin nasıl çalıştığını henüz herkes tam bilmiyor, biraz da inanamıyor insanlar. Yani, hastamı helikopterle alacaklar, uçakla alacaklar, bu kendiliğinden oluverecek, olmaz böyle bir şey, mutlaka bir yüksek kademede birine, bürokrata, bakana, milletvekiline ulaşmak lazımmış gibi geliyor. Oysa şimdi bu helikopter ve uçakların kalkışına bizim 112 komuta kontrol merkezindeki sorumlu doktorlarımız karar veriyor, onların yetkisinde bu iş.

 

GONCA ERTUĞRUL- Ulaşamayacakları bölgeler yahut da…

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Onu söyleyeceğim şimdi. Onların yetkisinde bir iş bu. Belli bir kuralları var. Karayoluyla hastanın götürülmesinde bir sıkıntı olacaksa hasta açısından veya süre çok uzayacaksa yahut organ naklinde olduğu gibi süratle uçakla bir organın başka bir yere götürülmesi zaruriyse o zaman sistem zaten kendi kendisini çalıştırıyor. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz, bu 17 helikopter bölgesel olarak konuşlandırılmış durumda. Mesela Van’da bir helikopter var, Erzurum’da var, Trabzon’da var, Diyarbakır’da var, dikkat ederseniz bu şehirler kendi bölgelerinin merkez şehirleri diyebileceğimiz şehirler ve bunlar etrafında bir daire içerisinde o helikopter bütün ihtiyaç olan yerlere uçuyor.

 

GONCA ERTUĞRUL- Özellikle kışın kardan kapalı olan yollarda.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Bir sorunumuz var yalnız, önemli bir sorunumuz var, o da; metropol kentlerde helikopterlerin inebileceği helikopter pisti sayısı yetersiz, bunları bir taraftan geliştirmeye çalışıyoruz Sivil Havacılıkla beraber. İkincisi de, gece uçuşu yapamıyoruz. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de bu husustaki kendi yetkilerine dayalı kısıtlamalarından dolayı Sivil Havacılık gece uçuşu izni bugüne kadar bize veremedi.

 

DİNÇ TUNCEL- Yani, gece hastalanmayacağız.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ama bunun üzerinde çalışıyoruz. Gece olursa yine karayoluyla olacak, uçakla olacak eğer uçak imkânı varsa. Ama helikopterlerimiz gün doğumundan gün batımına kadar çalışabiliyor. Bu Türkiye’deki bütün helikopterler için böyle. Askeri helikopterler dışında Türkiye’de gece helikopter uçuşu yapılamıyor.

 

GONCA ERTUĞRUL- Bununla ilgili bir düzenleme yapılamaz mı?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Çalışıyoruz üzerinde. Bu düzenleme sadece mevzuat düzenlemesi değil.

 

GONCA ERTUĞRUL- Çünkü sağlık hakikaten zaman dinlemiyor siz de bir hekim olarak biliyorsunuz.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şimdi gece uçuşu bugüne kadar yapılmadığı için, gece uçuşuyla ilgili tedbirlerin de alınması lazım. Bunları bir taraftan sivil havacılıkla çalışıyoruz. Şu anda tek kısıtımız söylediğim gibi gece uçuşudur. Bunun dışında zengin, fakir, kırsal, Doğu Anadolu, Karadeniz Bölgesi, Trakya Bölgesi diye hiçbir ayrım yok, herkese bu helikopterlerimiz ulaşıyor. Bir de uçak sayımız biraz yetersiz kaldı, iki uçakla başlamıştık. Bunları da muhtemelen içinde bulunduğumuz yılda 5 uçağa kadar çıkaracağız.

 

DİNÇ TUNCEL- Bakanım, çok güzel şeylerden bahsediyorsunuz hakikaten. Bizim beklemediğimiz kadar bir gelişme yaşanmış. Çünkü biz hani biraz referanduma, biraz seçime, yok Anayasayı mı değiştireceğiz derken odaklanmışken, esasında bu alanda biraz eksik kalmışız değil mi Gonca yani, biraz kendi adımıza da bunu söylememiz lazım.

 

GONCA ERTUĞRUL- En önemli birim olan sağlık birimi yaşamımızda gözden kaçırmışız efendim.

 

DİNÇ TUNCEL- Ama bir tek Türkiye sınırları içerisinde kalmadı galiba, çünkü önümde Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi adı altında bir ekip gündeme geldi ve zaman zaman işte mesela Pakistan’daki sel felaketinde oradaki kardeşlerimize yardım gittiği yönünde bir haber var. Yurt içinde zaman zaman bu ekibi görüyoruz. Biraz bahsedelim mi UMKE’den?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Vallahi çok güzel bir şey yaparız UMKE’den bahsedersek, sağ olun.

 

Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri, UMKE. 2500’ün üzerinde gönüllü sağlık çalışanından oluşuyor. Bunların bir kısmı sağlık memuru, hemşire, doktor, acil tıp teknisyeni, paramedik ve bütün bu arkadaşlarımızın ortak bir özelliği var, UMKE’ye gönüllü olarak girdiler. Biz onlara eğitim verdik, eğitimlerini belli periyotlarla tekrarlıyoruz, çok iyi eğitimler verdik gerçekten. Ve malzemeleri de kendi evlerinde, kendileriyle beraber hazır. Ayrıca lojistik belli bölgelerde de yine konteynırlarda malzemeleri hazır. Allah korusun, hiç tabi ki yanımıza yaklaşmasın ama büyük bir depremde binalar güvenilir olmaktan zaman zaman çıkıyor. Dolayısıyla, şehirlerin belli yerlerine konteynırlar koymuş durumdayız. Acil sağlık ekiplerinin, UMKE ekiplerinin kullanabileceği malzemeler açısından, evlerinde de var bu. Şimdi mesela diyelim ki bir yerde büyük bir afet oldu Türkiye içinde veya dışında. Biz Ankara’daki ekiplere, İstanbul’daki veya bir başka yerdeki ekiplere hadi toplanın dediğimiz zaman sistem onları 1 saat, 1,5 saat içerisinde hava alanlarına götürebilecek şekilde dizayn edilmiş durumda. Bu kadar işlerine sadık ve iyi yetişmiş elemanlar. Ve dünyada nereye gittiysek, İran’a gittik, Endonezya’ya tusunamide gittik, daha önceki Pakistan depremine Keşmir’e gittik, en son Pakistan sel felaketine gittik.

 

GONCA ERTUĞRUL- En son Pakistan’daki sel felaketine de gitti, orada yerini aldı UMKE.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Buralarda UMKE, bütün dünyaya Türkiye’nin, Türklerin bu hususta ne büyük işler başardığını gösteriyor. Mesela Elazığ depremi en son, Elazığ depremine ilk yetişen ekiplerin içerisinde UMKE ekipleri vardı ve bunlar şöyle yetişmiş insanlar: Bir enkazın altındayken müdahale edebilecek kabiliyetli insanlar, iftihar ettiğimiz bir ekip, bir camia UMKE. Ve şu anda Avrupa’nın en büyük tıbbi kurtarma ekibi medikal kurtarma ekibi sayısal anlamda ve yetişmişlik anlamında Türkiye’de.

 

GONCA ERTUĞRUL- Çoğu zaman AKUT’la da karıştırılıyor değil mi?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- AKUT, bir sivil toplum kuruluşu. Kurtarma ekibi onlar. Yani AKUT, bir sağlık yardım ekibi değil.

 

GONCA ERTUĞRUL- UMKE galiba biraz daha geniş kapsamlı.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- UMKE, sağlıkla alakalı. Şöyle düşünebilirsiniz: Bir sivil savunma ekiplerimiz var, yine var onlar. AKUT, o sivil savunma ekiplerinin sivil ayaklarından birisidir.

 

DİNÇ TUNCEL- Evet, destekçilerinden biri.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ve tabi sayı olarak da, imkân olarak da düşündüğünüzde UMKE bunların hiçbiriyle kıyaslanmaz yani.

 

DİNÇ TUNCEL- Bir de, çok uzun zamandan beri esasında tartışılıyordu ama sigara yasağı galiba artık iyice yaygınlaştı. Veya işte sigarasız, dumansız hava uygulaması yaygınlaştı diyelim, yasak demek de benim hoşuma gitmiyor da Sayın Bakanım. Alo 171 sigara danışma hattı tahsis edildi. Ve bu uygulamaya neden ihtiyaç duydunuz? Zaten vardı, böyle bir bilgilendirme yapılmıştı vatandaşa kanun devreye girmeden evvel. Peki, vatandaş yararlanabilmeye başladı mı, durum nedir sizden öğrenelim? Yine notlarım arasında var çünkü.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şimdi bu bahsettiğimiz numara, aslında sigara bırakmak isteyenler için bir fırsat. Şimdi Türkiye’de tabi sigarayla ilgili mücadelemizi iki ana eksen üzerine oturtuyoruz.

 

Birincisi; sigara içmeyenlerin başkalarının sigara dumanından etkilenmesini ortadan kaldırdık. Yani bu ticari taksilerden tutun da işte kapalı bütün kamuya açık mekânlar, devlet daireleri, okullar, her yer, kapalı bir mekânda sigara içen bir kişi başkalarını da kendi sigara dumanına maruz bırakamaz; yaptığımız işin özeti bu.

 

İkincisi de; özellikle genç nesilleri sigaraya başlamaktan korumaya çalışıyoruz.

 

Ve bu arada da, belki üçüncüsü demek lazım; sigara içenlerin de sigarayı bırakmalarını teşvik ediyoruz. Belki en zoru bu üçüncüsü. Çünkü sigara inanılmaz bir bağımlılıktır. Yani sigara, bir de enteresan bir şey daha var yani; bir kere sigara dumanını akciğerlerine çekmenin bile sigara bağımlılığını büyük ölçüde başlatabildiğini biliyoruz, bir kere. Arkadaşınız, hadi çek şunu dedi, siz de genç bir insansınız, zaten gençler için sigara içmek bir statü göstergesiydi, biz bunu ortadan kaldırdık. Şu anda Türkiye’de sigara içmek bir statü göstergesi değil, tam tersine koca koca adamlar, mesela sizin televizyonda sigara içmek isteyen bir kişi…

 

DİNÇ TUNCEL- İçemez, öyle bir şansı yok şu anda.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Kapının önüne çıkıp orada içmek zorunda. Dolayısıyla sigara içmek bir statü sembolü olmaktan çıktı, çok önemlidir.

 

Bu arada tabi talihsiz bir gelişme oldu biliyorsunuz, İzmir’den bir kahvehane derneği Danıştay’a müracaat etti, Danıştay, kahvehanelerdeki sigara içme kısıtlamasının kaldırılması için Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Bu doğrusu üzücü. Anayasa Mahkemesi’nde ben hukukun ve sağduyunun galip geleceğine inanıyorum. Ama Türkiye’nin bir yüksek yargı organı, artık bütün dünyanın örnek gösterdiği bir ülke için bunu yüksek mahkemeye, Anayasa Mahkemesi’ne götürebiliyorsa, gerçekten hukuk çok yanlış yorumlanıyor demektir.

 

Bakın bu iş için Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi Sağlık Bakanlığı adına bana bir ödül verdi dünyaya örnek oldunuz diye. Dünya Sağlık Örgütü’nün ana teşkilatı da Sayın Başbakanımıza bu sene bir ödül verdi. Bunlarla iftihar ediyoruz tabi ülke olarak, vatandaşımızı korumuş oluyoruz. İnsanımızı, çocuklarımızı, geleceğimizi koruyoruz. Bugün bütün Avrupa’da akciğer kanserinin en sık görüldüğü ülkelerden birisi Türkiye’dir. Kanser deyince kolay geliyor burada konuşunca. Ama bir aile reisinin kanser olduğunu düşünün, akciğer kanseri olduğunu düşünün, o ailenin hayatı nasıl etkileniyor değil mi, ne kadar olumsuz etkileniyor. Türkiye’de her yıl 150 bin kişi kansere yakalanıyor. Bunların önemli bir bölümü sigarayla ilişkili. İşte mesela biraz önce söyledim, akciğer kanserlerinin hemen hemen hepsi sigarayla ilişkili.

 

DİNÇ TUNCEL- Aktif veya pasif içicilikten.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Aktif veya pasif içicilikten dolayı. O zaman elbette insanımızı bundan koruyacağız. Yani hükümetlerin, sağlık bakanlıklarının, bakanlarının birinci derecede görevi, insanının sağlığını korumak olmalıdır. Ama söylediğim gibi, yani Danıştay’ın bu meseleye bakışı çok enteresan, hakikaten çok enteresan. Yani bunu biz yurt dışında kimseye de anlatamıyoruz, gittiğimiz zaman konuşuyoruz, bu nasıl iş diyorlar yani.

 

GONCA ERTUĞRUL- Bir de Sayın Bakanım, sigaraların üzerinde hani sigara içen ölür, işte kısırlığa neden olur falan diye bir sürü caydırıcı fotoğraf, caydırıcı cümle…

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Fotoğraflar bu sene başladı biliyorsunuz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Fotoğraf başladı ama buna rağmen alıp içiyorlar. Ama bu uygulamadan sonra acaba alım azaldı mı ki, böyle bir istatistik tutuldu mu?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Daha henüz onu konuşmak için erken. Ama bütün dünya örnekleri, bu kabil caydırıcı yazı ve resimlerin sigara içme oranlarını azalttığını, en azından sigaraya başlama, yeni başlama oranlarını azalttığını gösteriyor. Şimdi bu sene büyük bir Türkiye küresel tütün araştırması yapıyoruz. Sonuçlarını zannediyorum yılbaşına kadar elde etmiş olacağız. O biraz nereden nereye geldiğimizi o gösterecek. Çünkü 2008’de de bir araştırma yapmıştık. Şimdi aradan 2 sene geçti, bu bize geldiğimiz yolu epeyce gösterecek.

 

DİNÇ TUNCEL- Sayın Akdağ, bir de kampus hastaneler projeniz var. Bundan da biraz bahsedip, daha sonra artık biraz daha siyasete doğru ilerlersek çok sevineceğiz.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Kampus hastaneler projemiz devam ediyor. Bu Başbakanımızın çok önem verdiği bir proje. Başlangıçta bunu bu şekilde yapalım diye talimatlandırdı ve bizim de özel bir yöntem geliştirdiğimiz bir proje. Bunun için İstanbul, Ankara başta olmak üzere, İzmir’de de şimdi başlatabileceğiz, çünkü arsa sıkıntımız vardı, arsa problemini İzmir’de de çözdük. Özellikle büyük kentlerde, merkez kentlerde kampuslar inşa ediyoruz. Mesela Ankara’da Etlik’teki eski SSK’ya ait arazi üzerinde 1 milyon 300 bin metrekare, büyük bir arazi üzerinde 3 bin yataklı bir kampus yapacağız. Aynını Bilkent’te de yapıyoruz. Peki bu 3 bin yatak, bu kadar büyük hastane doğru mu? Bu bir tek hastane değil, birbiriyle ilişkili olan 8 hastaneden oluşuyor mesela.

 

GONCA ERTUĞRUL- Gerektiğinde yollanabilecek diğer, yani başka hastanelerden aktarım yapılabilecek.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şöyle yani: 8 hastane o kampusun içinde birbiriyle ilişkili mimari açıdan, fonksiyonel açıdan ilişkili, vatandaşın işini çok kolaylaştıracak bir şey bu. Bir de ulaşımı kolay yerlere koyuyoruz. Dikkat edin birini Bilkent’e koyduk, birini Etlik’e koyacağız. Bu bütün Türkiye’de yaygınlaşacak, şu anda Etlik projesi de ihale aşamasında, ihale süreci devam ediyor.

 

DİNÇ TUNCEL- Peki. Hiç vakit kaybetmeyelim, az bir vaktimiz kalmış, 6-7 dakika civarında bir vaktimiz kalmış. Hemen 12 Eylül referandumunun ardından neler söyleyeceksiniz, nasıl değerlendirirsiniz referandumu? Erzurum milletvekilisiniz efendim. Erzurum’da yüzde 87 oranında bir evet oyu çıktı. Acaba bunu sizin orada yaptığınız çalışmalara bağlayabilir miyiz, nasıl görüyorsunuz genelini ve Erzurum’u?

 

GONCA ERTUĞRUL- Bir referandum sonuç değerlendirmesi istiyoruz Sayın Bakanım.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Tabi. Şimdi Türkiye için konuşmak lazım önce. Çok güzel bir şey oldu yani geleceğimiz için, demokrasimiz adına.  Dikkat ederseniz referandumdan önce Anayasa değişikliği yapılamaz diyen şimdi bazı partiler veya liderler bile, hadi şu Anayasa değişikliğini hemen yapalım demeye geldiler, oraya kadar geldiler. Neden? Çünkü milletin, halkın iradesinin önünde durulamayacağını gördüler, bu çok önemliydi. Referandumun en önemli tarafı, halkın kendi iradesini demokratik bir ülkede diğer iradelerin üstünde gördüğünü açıkça ilan etmesidir. Vatandaş bilincini ortaya koydu. Arkadaş, benim iradem, birtakım vasilik izafe edilen, ne bileyim işte ordu gibi, yargı gibi, başka birtakım odaklar gibi bütün bunların iradesinin üstündedir dedi. Bu çok önemli, bu Türkiye’nin geleceğini çok aydınlatacak bir şey. Hakikaten bir dönemeç noktası oldu.

 

DİNÇ TUNCEL- Dönemeç noktası oldu, evet çıktı. Şimdi yeni anayasa değişikliği için de biraz vatandaş sabırsız. Öyle değil mi?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Tabi.

 

GONCA ERTUĞRUL- Ama Başbakan Erdoğan da genel seçimler sonrasını işaret etti değişiklik için. Sizin diyecekleriniz vardır herhalde.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şöyle: Şimdi tabi bu kadar kapsamlı bir, artık Anayasayı tamamen değiştireceğiz, sivil bir Anayasa yapacağız.

 

DİNÇ TUNCEL- Yani istek de bu yönde.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Dolayısıyla bunun için hazırlanmak lazım yani, bir hafta içerisinde falan hani zikretti Sayın Kılıçdaroğlu. Bir hafta içinde nasıl Anayasa yapıyorsunuz? Hani seçime kadar yapılamıyordu da, şimdi bir haftada nasıl yapılıyor falan. Çalışılacak ama. Bu noktaya gelinmesini ben sevindirici buluyorum. Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun oradan buraya gelmesi çok enteresandır. Bugün basında okudum, Milliyetçi Hareket Partisi tarafı da Anayasa değişikliği ile ilgili bir şeyler söylemeye başlıyor. Millet, herkese aslında nereye doğru yürümesi gerektiğini göstermiş oldu. Ama ben müsaade ederseniz şunun üstünde durmak istiyorum.

 

DİNÇ TUNCEL- Zaten AK Parti de bu stabiliteden rahatsız değil miydi, bundan şikâyet etmiyor muydu, bırakın gelsin, yani bir yerde buluşulsun, o zemin oluşsun.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Biz de onu söylüyoruz, sevindirici bu, bu memnuniyet verici.

 

GONCA ERTUĞRUL- Yeter ki karşı karşıya gelsinler. Dünkü Kılıçdaroğlu-Başbakanın bir 10 dakikalık konuşmasından neler çıktı.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Bu memnuniyet verici. Ama burada önemli bir konu var. Bakın, bunun üstünde durmalıyız. İşte efendim, referandum oldu, Türkiye bölündü falan ifadeleri, inanılmaz talihsiz ifadeler. Hatta Sayın Kılıçdaroğlu’nun, karpuz gibi bölündü ifadeleri var. Bunlar ne kadar yanlış şeyler. Şimdi düşünün, sahil kesimlerinde hayır daha çok çıkmış, çok çıkmış ama birçoğuna bakıyorsunuz yarı yarıya. 49’a 51, 35’e bilmem kaç, 40’a falan, bu nasıl bir bölünmeymiş. Kaldı ki çok daha farklı bile olsaydı, mesela hayır oyları sahillerde yüzde 90 çıksaydı, bu yine bir bölünme anlamına gelmez ki. Vatandaşın iradesinin bu şekilde tecelli ettiğini gösterir. Türkiye’de bu bölünme fenomeninden, daha doğrusu bu bölünme korkusundan biraz kendimizi kurtarmalıyız.

 

GONCA ERTUĞRUL- Nasıl kurtarırız Sayın Bakan?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Bu ülke bölünmez, bu ülkenin bölüneceği falan yok. Hem bölmeye kimsenin gücü yetmez, hem halk kendini böldürmez. Böylesine zenginleşen, refah ülkesi olan bir ülkede, vatandaş kendi huzurunu, rahatını bırakıp da nereye bölünmeye gidecekmiş yani, böyle bir şey yok aslında, vatandaşın böyle bir derdi de yok, böyle bir gündemi de yok. Sorun vatandaşa, bölünme olur mu, ister misiniz, sen de bölünmeyi istiyor musun? 100 kişiden 1 kişi de, 3 kişi de çıkmıyor yani. Onun için bu böyle gerginlik siyasetinden medet umanlar, bundan oy devşirmeyi isteyenler bunları biraz da pompalıyorlar.

 

Ha şimdi sizin söylediğiniz noktaya geliyorum. Güzel, hadi gelin beraber yapalım, yapmalıymışız noktasına geliyorlar. Bu bizim Partimiz açısından, bizim siyasetimiz açısından, bizim Türkiye’nin gelecek projeksiyonumuz açısından çok sevindiricidir. Yani bunun anlamı şudur: Seçimden önce olmayacaksa da, seçimden sonra bu rahatça olacak demektir. Ha seçimden önce de çalışmalar başlar yani bir sivil anayasa için.

 

Ama burada hiç kimsenin şunu yapmaması lazım: Efendim, benim olmazsa olmazım şudur, ancak bu olursa tartışmaya başlarım dendiği zaman, zaten ortak bir yola gidilemez. Sivil bir anayasa için herkes elindeki getirir masaya koyar, bunun üzerinde bu zemin üzerinde çalışılır.

 

Erzurum için bir şey sordu arkadaşımız. Erzurum’da büyük bir başarı oldu.

 

GONCA ERTUĞRUL- Yani Erzurum’da yüzde 87 evet çıkmasının nedeni?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Bu şudur: Erzurum, Başbakanımıza ve Partimize müthiş gönül vermiş bir şehirdir. Yani bizim çalışmalarımızdan mı oldu, öyle söylemek uygun olmaz ama şunu söyleyebiliyorum: Erzurumlu bizim yüzümüzü hiç kara çıkarmadı yani, bundan sonra da böyle olacak inşallah.

 

DİNÇ TUNCEL- Efendim, hemen bir soru var, prompter’ımda, oradan hemen bakıp size ileteceğim, çünkü sıcak bir gelişme. Batman Cumhuriyet Başsavcılığının sürdürdüğü bu ilaç yolsuzluğu soruşturması kapsamında 4 ilde, işte Ankara, Diyarbakır, Batman ve Van’da görev yapan 32 doktor gözaltına alınmış, nasıl değerlendirmek lazım soralım size hazır sizi yakalamışken, canlı yayındayken.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun eski bir soruşturmasından, savcının başlattığı, savcılığa suç duyurusundan dolayı ortaya çıkmış bir durum. Yani biraz geçmişi var, yeni bir şey değil ama tutuklamalar yeni oldu. Şunu söylemem lazım: Yani hekim arkadaşlarımız çok dikkatli olmalılar. Bu kabil işlere bulaşan insanlar zaman zaman oluyor, hekimlerin içinden de maalesef oluyor. Ama çoğunlukla, geçmiş örneklere bakarak söylüyorum, bu örnek için söylemiyorum. Çünkü savcılık soruşturması var, göreceğiz onun sonuçlarını. Çoğunlukla hekimlerimizin dikkatsiz davranmalarından oluyor. Herhangi bir raporla ilgili veya birilerinin bir talebini karşılamakla ilgili, yani insaniyet yapma falan gibi düşüncelerle de doktorlarımız sıkıntıya düşebiliyorlar.

 

GONCA ERTUĞRUL- Yani hatır, gönül yüzünden de başları belaya girebiliyor mu diyorsunuz.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Kesinlikle yapmamaları lazım. Bu olaydan hareketle şunu söylüyorum bütün hekim arkadaşlarıma, meslektaşlarıma: Biraz itina etsinler ve dikkatli olsunlar.

 

DİNÇ TUNCEL- Peki efendim. Şimdi bir son soruyla da tamamlayalım dilerseniz. Kot taşlama işçilerinin hastalığıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bekleyen bir durum var. Ne diyeceksiniz, nereye gidiyor, beklentiniz sizin ne yönde?

 

GONCA ERTUĞRUL- Hastalıklarıyla alakalı?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şöyle: Biliyorsunuz bu kot taşlama konusunda, kumla kot taşlama işlemini biz Sağlık Bakanlığı olarak yasakladık, epeyce bir yasak oldu yasaklayalı. Bu arada Sosyal Güvenlik Kurumu da bir şekilde bu kot taşlamalardan rahatsızlanmış vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin bakımı konusunda kolaylıklar getirdi. Yani mesele, bundan böyle bir daha kot taşlama ile ilgili problem beklemiyoruz. Hani kaçak, sağda-solda, dipte-köşede bu işi yapanlar belki olabilir ama onları da mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu takip edip engelleyecektir.

Bu önemli bir sorundu, bu sorunu ortadan kaldırdık. Aslında kumun, kot taşlanma işleminde kullanılan kumun, sanayide başka yerlerde de kullanılabildiğini görüyoruz. Dolayısıyla işçi sağlığı açısından Sosyal Güvenlik Kurumuyla çalışmaya, yoğun çalışmaya devam edeceğiz, bu konuyu çok önemsiyoruz. Önemli bir konuydu, ama çözmüş olduk. Tabi bu arada hastalananlar var, bu hastalananların hastalığı devam edecek maalesef, kalıcı hastalıklar bunlar. Bunlar için de gerek Sosyal Güvenlik, gerekse biz, hastanelerimiz, doktorlarımız ellerinden geleni yapacaklar.

 

GONCA ERTUĞRUL- Yani merdiven altı işçiliğini de biz takip edemeyiz diyorsunuz?

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şimdi o Sosyal Güvenlik Kurumu, kendi şartları içerisinde onları takip edecek.

 

DİNÇ TUNCEL- Efendim, çok teşekkür ediyoruz bugün bizimle birlikte olduğunuz için, Moderatör’e katıldığınız için, ayağınıza sağlık, ağzınıza sağlık. Merak edilen sorular vardı, biz sorduk, açıklıkla da cevaplarımızı aldık. İlerleyen süreçte tekrar burada birlikte olabilmek dileğiyle diyoruz.

 

GONCA ERTUĞRUL- Daha başka konularla ilgili, sağlık çok geniş çünkü.

 

PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Çok teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum, sağ olun.

 

GONCA ERTUĞRUL- Çok teşekkürler Sayın Bakan.

Bu haber toplam 4587 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim