"TUS'ta sorulması muhtemel sorulara odaklanmak sistematik tıp eğitimini zayıflatıyor. Hekimlik eğitimine zarar veren bu sorunun çözümü TUS'ta sorulacak soruların çekirdek müfredattan çıkması ve böylece de dershane ihtiyacının azalmasıdır. İyi hekimlik de bunu gerektiriyor, çünkü hekimlik çekirdek bilgide boşluk kabul etmiyor"
"İhtisas mahkemelerinin kurulması, yasal düzenlemelerin yenilenmesi, hekimlik şartlarındaki iyileştirmelerle sağlık alanındaki problemler ciddiyetini hızla kaybedecektir"
Bakan Koca, Şanlıurfa'daki programları kapsamında Harran Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim gören öğrencilerle bir araya geldi.
Burada konuşan Bakan Koca, Kovid-19 badiresinin tam atlatılmadığını ama önemli oranda kontrol altına alındığını belirterek, sosyal hayatın kişiler için ciddi risk faktörü olmaktan çıkarak eski düzene yaklaşıldığını ifade etti.
Salgın sürecinin önemli bir gelişmesi olan yerli inaktif aşısı TURKOVAC'ın acil kullanım onayı aldığını ve seri üretime geçtiğini Şanlıurfa'dan tüm ülkeye duyurduklarını hatırlatarak, bu duyuruyu Şanlıurfa'da yapmaktan ve kentteki tıp fakültesi öğrencileriyle buluşmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirtti.
Tıp eğitiminin, en ağır eğitimlerden biri olmasının şaşırtıcı olmadığını aktaran Koca, şöyle konuştu:
"Bu eğitimi almayı hak etmek ve bu eğitimi başarıyla tamamlamak zihinsel kabiliyetler yanında fedakarlıkta ister. İnsan bu fedakarlıkları göstermeye hekim olmaya karar verdiğinde başlar. Biz ilk gençlik çağındaki insana heyecan kaynağı olacak aktivitelere lise yıllarında bile az zaman ayırabildik. Tıp eğitimi sırasında bile bu durum katlanarak artar. Bizim zamanımızda biyokimya ya da dahiliye kitabının başından kalkıp vizyona yeni girmiş bir filme gitmek kolay bir karar değildi. Bir tıp öğrencisinin diğer üniversite öğrencisinin hercailikleri yapmak lüksü ise eminim hiç bir zaman olmamıştır. Çünkü bir tıbbiyelinin eksik bıraktığı her bilgi bir boşluğa yol açar. Hekimlik eğitimi ise benzersiz bir bilgi örüntüsünü zorunlu kılıyor. Eğitimde kararlılık, düzenlilik gerektiren yaşam biçiminin değişmediğini biliyoruz."
Bakan Koca, öğrenciler, asistan hekimler, uzmanlar, hemşireler başta olmak üzere sağlık hizmetleri mensuplarıyla Bakanlıkta iki toplantı gerçekleştirdiklerini, bu toplantıların üçüncüsünü ise Şanlıurfa'da yaptıklarını söyledi.
Sağlık alanındaki sorun alanlarından birinin tıp eğitimi olduğunu anlatan Koca, tıp öğrencisinin TUS kaygısından kendisini fakülte eğitimine veremediğini belirtti.
Tıp öğrencilerin bir çoğunun 3'üncü sınıftan itibaren dershaneye gittiğini aktaran Koca, şöyle devam etti:
"TUS'ta sorulması muhtemel sorulara odaklanmak sistematik tıp eğitimini zayıflatıyor. Hekimlik eğitimine zarar veren bu sorunun çözümü TUS'ta sorulacak soruların çekirdek müfredattan çıkması ve böylece de dershane ihtiyacının azalmasıdır. İyi hekimlik de bunu gerektiriyor, çünkü hekimlik çekirdek bilgide boşluk kabul etmiyor. Başka sorunlarımız var, zorluklarını kabul etmemiz ama çözümsüz olmadıklarını da bilmemiz gerekiyor. Bunlardan ilki insanı daha öğrencilik yıllarından yıldıran şiddet korkusudur. Bu sorun kanaatimce çok sayıda bileşeni içeriyor ve istifalara varan meslek sevgisini ciddi anlamda zedeleyen bir sorunlar sarmalına yol açıyor. Şiddet olgusu dediğim gibi kapsamlı ve birbirini besleyen çeşitli faktörler var. Şiddet sağlık kurumundan bir hasta veya hasta yakını tarafından hekime, hemşireye bir başka çalışana zarar vermek amaçlı fiziki veya sözel fiilden ibaret değil. Malpraktis davalarının yarattığı baskı da şiddet olgusunun bileşenlerinden biridir. Aynı şekilde uzun nöbetler, ağır iş yükü, düşük ücret vicdani bakış açısıyla hepsi bu kavramın kapsamına giriyor. Uzmanlık eğitimindeki katı hiyerarşinin yol açtığı bazı davranışlar da bu kapsama giriyor. Demek ki şiddet topyekun mücadele gerektiren çözümünde hepimizin rol üstlenmesi gereken bir sorun. Sağlık çalışanlarına daha iyi bir çalışma imkanıyla, makul hayat şartlarını bir arada sağlamamız gerekiyor. Bunun şiddet sorunuyla şöyle bir ilgisi var, 36 saattir çalışmakta olan hekimin şiddete eğilimli bir hastayı yönetmesi hiç kolay değildir. Konu örnekteki gibi çok boyutludur. Hem suça eğilimli kişi için kurum olarak risk yönetimi planlamamız hem de hekime şiddete eğilimli kişiyi kolay yönetebileceği maddi manevi alt yapıyı sağlamamız gerekiyor."
Bakan Koca, teşhisini açık bir şekilde paylaştığını belirterek, bu durumun çözümünün de tek değişkene bağlı olmadan inanç ve irade ortaklığı istediğini söyledi.
Sağlık çalışanları yönelik şiddetle mücadele
Geçen yıl yapılan düzenlemeyle sağlık çalışanlarına yönelik suçların cezasının 1,5 katına çıktığını anımsatan Koca, çıkan yasanın bazı beklentilerini karşılamadığını ifade etti.
Bakan Koca, şunları kaydetti:
"Beklentimiz cezanın para cezasına çevrilmemesi, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmaması yönündeydi, mevcut düzenlemede bu olmadı. Şuanda sağlık çalışanını kasten yaralama suçunun 3 yıla kadar cezası var. Fakat artan cezaya rağmen mahkemede iyi hal ve infaz rejimi uygulaması gibi faktörlerin sonucunda maksimum hapis cezası en çok 6 ay olabilmekte, para cezasına çevrilebilmektedir. Bu mücadeleyi hukuku bilerek, hukuku yanımıza alarak, hukuku dönüştürmeye çalışarak vereceğiz. Müttefikimizin yargı ve kanun yapıcılar olduğunu unutmamalıyız, bu güçleri harekete geçirenin kamu vicdanı olduğunu hiç unutmamalıyız. Hukuk, yargı, yasama merci güç toplayabileceğimiz alanlardır. Bakanlığımız bütün çalışanlarının güvenliğini sağlamak için Adalet Bakanlığı ve hukuk çevreleriyle gerekli iş birliği şartlarını oluşturmaya çalışmaktadır."
Bakan Koca, toplumun doktorların sorunlarına yüksek duyarlılık göstereceğine inandığını ifade ederek, sorunların sonuçlarında herkesin birlikte etkilendiğini söyledi.
Şiddetle salgınla mücadele eder gibi mücadele edeceklerini vurgulayan Bakan Koca, şöyle devam etti:
"Şiddet olaylarına karşı çözüm tarafı bir avuç faille kıyaslanamayacak kadar büyüktür, bunu kanıtlayacağız. İhtisas mahkemelerinin kurulması, yasal düzenlemelerin yenilenmesi, hekimlik şartlarındaki iyileştirmelerle sağlık alanındaki problemler ciddiyetini hızla kaybedecektir. Farklı sorunlarla karşı karşıya değiliz, bunlar yılların biriktirdiği salgın şartları biraz hafifleşince kendisini daha çok belli eden sorunlar. Sağlıkla ilgili sorunlarda salgınla mücadele eder gibi birlik ve beraberlik içinde kararlılıkla mücadele edeceğiz. Mesleki statüleri yerli yerine koyacağız ama sağlık çalışanları arasında ayrılmalara ve bölünmelere de izin vermeyeceğiz. Çözüm tarafında sorunlardan daha büyük birleşik bir irade ortaya koymalıyız."
"Tarafımızı büyütmek zorundayız"
Bazı hekimlerin bir an önce emekli olmak istediğine yönelik duyumlar aldığını aktaran Koca, hekimlerin davaları hukukla işbirliği yaparak aşabileceğini kaydetti.
Sorunları ifade ederken doğru dili geliştirmek zorunda olduklarına dikkati çeken Koca, şunları söyledi:
"Tarafımızı büyütmek zorundayız, toplum desteğini yanımıza almalıyız. Salgının o zor günlerinde pencerelere çıkarak bizleri alkışlayan insanlar bu insanlar. Şu anda sessiz görülen toplum bizim görünmeyen gücümüzdür. Toplumla diyalog için doğru kelimeleri kullanmalıyız. Bu anlamda sosyal medyanın iyi ve faydalı kullanımına dikkat çekmek istiyoruz. Yaşadığınız sorunları aşmak için çizgilerimize de dikkat etmek zorundayız. Bakanlığımız ve ilgili kuruluşlar, toplum medya ve sorunlarımıza karşı geliştirilecek mükemmel işbirliğinin özneleridir. Biz buna gücümüz yettiğince liderlik etme çabasındayız."
Hekimlerin kendilerine umut bağlayan insanların gücüne güvenmesi gerektiğini vurgulayan Koca, sorunların dönemsel mesleğin ise ebedi olduğunu ifade etti.
Bakan Koca, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı.