ATA- AÖF Dekanlığı tarafından dün düzenlenen 'Tıpbileştirilen gündelik yaşam ve sağlık takıntısı' konulu panelde konuşan, Sosyoloji Program Koordinatörü Doç.Dr. Mevlüt Özben, önemli bir hazine olarak nitelendirilen 'hayatımızın geri kalan kısmı'nın bugün küresel kapitalizm tarafından acımasızca sömürülerek yönlendirildiğini belirtti. Endüstriyel tıpın son yıllarda insan yaşamını tıpbileştirdiğini savunan Doç. Dr. Özben, bunun yanı sıra hemen hemen herkesi 'sağlık takıntısı' olan endişeli tipler haline getirdiğini ileri sürdü. Doğum, ölüm, menopoz ve yaşlılık gibi doğal olaylardan, tüketim alanlarına, hatta gündelik konuşmalara kadar pek çok şeyin gündelik yaşamın tıpbileştirilen alanları olduğuna işaret eden Doç. Dr. Mevlüt Özben, iyi-kötü, güzel-çirkin, günah-sevap, hayırlı-hayırsız gibi kavramların yerini 'sağlıklı- sağlıksız'ın aldığını bildirdi.
NE SAĞLIKLI, NELER SAĞLIKSIZ
Doç. Dr. Özben, gündelik yaşamın tıpbileştirilmesi konusuna şu örnekleri verdi:
"Pek sağlıklı bir ortam değil, çok sağlıklı bir bakış açısı, kalorisi hesaplanmış yiyecek ve içecekler, bitki çayları, antioksidan içeren gıdalar, lifli yiyecekler, tedavi eden ortopedik ayakkabılar, terapi sabunu veya şampuanı, nefes alan giysiler, sağlıklı camlar, sağlıklı çalışma ortamı, sağlıklı uyku, sağlıklı İlişki vs. Örneğin, günde beş vakit namaz kılmanın insanı zinde tutacağı söylenebiliyor. Allah'a ya da bir yaratıcıya inanmanın ömrü uzattığı yazılıyor. Allah inancımız bile tıpbileştirilirse gerisini siz düşünün!Namaz, psikolojik rahatlamaya ya da eklem ağrılarına iyi gelmeye kadar indirgenebiliyor. Endüstriyel tıp biz tüketicileri öylesine sağlık takıntılı tipler haline getirdi ki, inancın ve ibadetin bile öncelikle bedenimize, ruhumuza kısacası sağlığımıza etkisini düşünecek kadar dinden uzaklaştık aslında. Birini ya da bir şeyleri sevmenin sağlık için önemli olduğunu söylüyor uzmanlar. Diyebiliriz ki, bugün sağlık konusu, tıbbın bilimsel tarafının çok ötesine geçmiştir. Öyle ki, sağlık ağırlıklı olarak tüketime odaklı kapitalist pazara endeksli bir hale gelmiştir. Bunlarla sağlığımızı gasp ediyorlar. Endüstriyel tıp acımasızdır ve insanlara verdiği değer onların cüzdanlarından geçmektedir."
"KORKTUĞUMUZ İÇİN NE SÖYLENİRSE YAPIYORUZ"
Sağlık endüstrisinin gözdeleri olan 'medyatik hekimler'in de gündelik yaşamı tıbbileştirerek insanları gitgide daha takıntılı hale getirdiğini anımsatan Doç. Dr. Özben, bu nedenle toplumların sağlık takıntılı hale dönüştüğünü belirtti. Takıntılı tiplerin sıradan bir baş ağrısı veya kola giren bir kramptan ölümcül anlamlar çıkardığına dikkati çeken Doç. Dr. Özben, "Korktuğumuz için de ne söylenirse yapıyoruz. Kuklalar gibi tüketerek tükeniyoruz. Her an sağlığımızı kaybedebileceğimiz algısı ve bu yönde yaratılan büyük korkular sağlıklı insanların peşini bırakmıyor. Bizleri sağlık takıntılı bireyler haline getiren medya hekimleri olarak TV'lerde sağlık programı yapanları 'hastalık satan hekimler' olarak görüyorum. Olur olmaz pek çok şeyi hastalık ya da sağlıkla ilgili bir konu haline getirmek yerine küresel ölçekteki açlık ve yoksulluğu ya da yetersiz beslenmeye dayalı bebek ölümleri dert edinelim" diye konuştu.