CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan, Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi'nin (RUSİHAK) kamuoyu ile paylaştığı, Türkiye'de ruh sağlığı alanındaki sivil izleme çalışmalarını değerlendirerek, özellikle psikiyatri hastanelerinde yaşanan ağır hak ihlallerini TBMM gündemine taşıdı.
Soru önergesinde izleme çalışmalarını yürüten RUSİHAK'ın Genel Koordinatörü Şehnaz Layıkel'in sözlerine de yer veren Tayan, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde sadece ilaç ve şok tedavisi uygulanırken, psikiyatristlerin çoğunun hastaların biyolojik sorunlarının olduğunu düşündüğünü belirtti. Raporda yer alan bilgilere göre, ziyaret edilen tüm hastanelerde tedavi gören bireyler sağlıksız koşullarda tutulurken, sabah 6'da kaldırılıp bütün gün kapalı ortamda, çoğu kez de koridorlarda hiçbir şey yapmadan, televizyon izleyerek zaman geçirmek zorunda bırakıldığını ifade eden Tayan, hastalardan beklenen sadece düzeni bozmadan, sessiz sakin durmaları diye konuştu.
Layıkel'e göre bu durum ciddi bir içe kapanma ve sosyal becerilerde gerilemeye yol açtığına dikkat çeken Tayan, önergede RUSİHAK Proje Koordinatörü Nalan Erkem ve Proje Koordinatör yardımcısı Aysun Yavuz Dağıstanlı'nın açıklamalarına da dikkat çekerek, "Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde aşırı güvenlik sorunu var. Odalar genelde kilitli tutulurken, psiko-sosyal engelliler potansiyel suçlu olarak görülüyor. Kurumlarda genelde koğuş sistemi hakim ve günlük hayat, hizmet alan kişiye göre değil, personelin tercihine göre şekilleniyor. Hijyen ise çok ciddi bir sorun. Banyolar toplu kullanılırken, kişisel mahremiyet hakkı insan onurunu zedeleyici olarak ihlal ediliyor. Kurumlar kapalı olunca her türlü ihlale açık hale geliyor" dedi.
"TECAVÜZ HASTA DOSYASINA İŞLENMİYOR"
İzleme yapılan hastanelerde yatışların büyük çoğunluğunun istemsiz olduğunu dile getiren Tayan, "Bulgular arasında dikkat çeken ise tüm hastanelerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı yurtlar, bakım ve rehabilitasyon merkezlerinden getirilen ve yine istemsiz yatışı yapılan kız çocukları ve genç kadınların önemli bir kısmının taciz ve tecavüz mağduru olduğu. Ayrıca aileleri tarafından getirilerek, istem dışı yatışı yapılan kadınların önemli bir kısmının da ensest, taciz ve tecavüz mağduru olduğu, ancak bu durumun adli kayıtlara neden olmaması için hasta dosyalarına işlenmediği de kaydediliyor. Rapordan alınan sonuçlara göre bu vakalarda mağdurlar maruz kaldıkları taciz ve tecavüz olayına özgü ruhsal destek alamıyorlar" diye kaydetti.
"HİZMETLİ PERSONELE 'ONBAŞI' DENİYOR"
Hastanelerde görüşülen psikiyatri kullanıcılarının hizmetli personele 'onbaşı' olarak hitap ettiğinin belirtildiği raporda Bu hitap şeklinin hizmet alanla hizmet veren arasındaki ilişkinin hiyerarşik ve baskıcı niteliği yansıttığı belirtilirken, bu personel grubunun şiddet uyguladığının da altı çiziliyor. Özellikle denetimin olmadığı ortamlarda, geceleri ve hafta sonları hastaların hizmetliler tarafından aşırı baskıya maruz bırakıldıkları ve psikiyatri hastanelerinde yaşanan kötü muamelenin önemli bir kısmının sorumlusunun genellikle hizmetli personel olduğuna dair tespitler de raporda yer alıyor.
İzleme sonuçlarına göre, sosyal çalışmacı ve psikolog sayıları ile yatak sayıları karşılaştırıldığında, bu meslek gruplarının kendi mesleklerini gereği gibi yapma koşulları bulunmadığı çok açık olduğunu ifade eden Tayan, "Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde bir psikoloğa düşen kişi sayısı (yalnızca yatarak tedavi olanlar) 43, Manisa'da ise 49. Ayrıca polikliniklerde hizmet veren psikologların yoğun evrak işleri nedeni ile tedaviye yönelik görev yapma fırsatları bulunmuyor. RUSİHAK raporunda, bu yaşanılan ağır hak ihlallerinin çözümü için, özellikle Türkiye'nin de imzası olan Birleşmiş Milletler Engellilerin Hakları Sözleşmesi ve uluslararası insan hakları standartları, ilke ve normları göz önüne alınarak acilen ruh sağlığı sisteminde kökten bir dönüşüme gidilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kişilerin ihtiyaçlarını merkeze alan, iradelerine ve kişilik onurlarına saygı gösteren, toplum içerisinde yaşam için gerekli destekleri sağlayan yeni bir sisteme geçilmesi gerekliliği raporda sunulan çözümler arasında" diye konuştu.
Bu rapor Ruh Sağlığı Hastanelerinin sayısal ve fiziki yetersizliğini de ortaya koyduğunu belirten Tayan, Bakan Müezzinoğlu'na şu soruları yöneltti:
"Raporda sözü edilen ağır hak ihlalleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kadar acil bir durum karşısında Bursa Dörtçelik Sinir ve Ruh Hastalıklar Hastanesinin 13 yıldır bitirilemeyişinin izahı nedir? Ruh hastanelerinde uygulanan şiddete ne önlem alacaksınız? Hastayı tedavi etmek ve topluma sağlıklı bir şekilde kazandırmak yerine sadece zararsız hale getirmek, sorunları örtmeye yönelik uygulamaların sonlandırılması için ne gibi önlemler alacaksınız?"