Parkinson; bir ileri yaş hastalığıdır. Parkinson hastalığı görülme sıklığı ve bulguları, yaşa bağlı olarak göreceli olarak ilerlemektedir. 60’lı yaşlarda, 50’li yaşlara oranla on kat daha sık görülür, 70’te de kendi içinde daha sık... Hastalığın ortaya çıkış yaşına da endeksli olarak; bulgular ne kadar genç yaşta ortaya çıkarsa, dopaminin üretimi de yıllar içerisinde giderek daha çok azalır ve hastalığın seyri, yaşı göreceli olarak genç hastalarda biraz daha hızlı gidebilir. Ülkemizde 100 bin civarında Parkinson hastası bulunduğu tahmin edilmektedir.
Parkinson hastalarının yaşadığı sosyal problemler nelerdir?
Parkinson tanısı nasıl konur?
Parkinson hastalığının tanısı klinik bulgularla konulmaktadır. Özellikle yaşı ileri hastalarda; vücudun bir tarafında daha ön planda olmak üzere ellerde ‘para sayar’ tarzda titreme, hareketlerde yavaşlama, kolların vücut salınımına katılmaması ve vücuda yapışık olarak yürünmesi, bakışlarda donuklaşma ve yüz mimiklerinde azalma ile birlikte ‘maske yüz’ diye ifade edilebilen yüz hali, küçük adımlarla ve öne eğilerek yürüme bu hastalığın başlangıç safhasında olunabileceğini düşündürmeli ve hastalar bir nöroloji uzmanına başvurmalılar.
Parkinsonda hastaların yüzde 80-85’i başlangıçta tedaviye iyi cevap vermişler ise ilaç tedavisiyle uzun süre hayatını sorunsuz sürdürebilirler. Ancak aradan yıllar geçtikçe; bir yandan hastalığın ilerlemesi, bir yandan da ilaca tolerans gelişmesi nedeniyle, eski doz ve sıklıkta ilaçlar yetmemeye başlar. Bu süreç, hastadan hastaya değişir. Genellikle hastalığın ilk 4-5 senesi ilaç tedavisiyle iyi gider. Başlangıçta ilaca cevap iyi ise, bu süreçte ortalama 2-3 yıl her şey yolunda gidebilir.
Ne zaman ameliyat gerekir?
Medikal tedavide daha fazla doz ve daha sık ilaca rağmen; hasta açılıp rahatlayamazsa, ilaç tedavisinin sağladığı iyilik saatleri giderek azalıp, hastalar günün önemli bir kısmını tutuk olarak geçirirlerse veya ilaçların yerinde duramama, çırpınma ve dans eder gibi istem dışı hareketlere yol açan yan etkileri artarsa, ilaç kullanımına bağlı psikolojik problemler ve onlara bağlı ekstra sorunlar çıkarsa, bir başka deyişle artık ilaç tedavisi bir yerde tıkanırsa, işte o zaman ameliyat seçeneğini düşünürüz. Kabaca yüzde 10-15 hasta uzun dönemde cerrahiye aday hale gelir. Bunlara ilave olarak, özellikle titremenin ön planda olduğu hastaların bir kısmı, daha baştan ilaç tedavisine yeterli cevap veremezler. Bu gibi başta ilaç tedavisinden yarar göremeyen hastalar da cerrahi tedaviye uygun aday iseler daha erken dönemde ameliyat edilebilirler.