Erkeklerde görülme oranının kadınlardan daha fazla olduğunu belirten hastalığın klasik belirtilerinin genellikle ileri yaşlarda ortaya çıktığına dikkat çeken İncesu, "Parkinson, 40-70 yaş arası başlayabilir. Sadece çok az hastada belirtiler 20-40 yaş arası ortaya çıkabilir ki, bu hastalarda genetik nedenler söz konusu olabilir" dedi.
BELİRTİLERE DİKKAT
Belirtilere dikkat çeken Prof.Dr. İncesu, hastalık belirtilerinin vücudun bir yarısından başlayıp diğer yarısına yayıldığını söyledi. Titreme genellikle ilk ortaya çıkan bulgu olup, başlangıçta tek elde olduğunu anlatan İncesu, şöyle konuştu: "Zamanla karşı ele ve bacağa geçebilir. Hareketler yavaşlar, hasta, öne eğik pozisyonda, diz kalça ve kol eklemleri bükük, küçük adımlarla ayaklarını yerde sürükleyerek yürür. Yüz kaslarındaki sertliğe bağlı olarak mimikler silinir, donuk anlamsız bir ifade gelişir ki, bu maske yüz olarak adlandırılır. Kaslardaki sertliğe ve titremeye bağlı olarak yazı yazma bozulur, hastalar yazıya büyük başlar, harfler gittikçe küçülür ve yazının okunması güçleşir. Bazı hastalarda konuşmada bozulma da görülür, kelimelerin iç içe geçmesi ile konuşmanın anlaşılması zorlaşır. Genellikle geç dönemde salya akması, tansiyon düşmesi, kabızlık, idrar yapmada zorluk, cinsel işlev bozukluğu, aşırı terleme, ciltte yağlanma gibi bulgular eklenir. Ruhsal çöküntü hali, hayal görme, hezeyan, dürtü kontrol bozukluğu gibi psikiyatrik bulgular, unutkanlık (bunama), koku duyusunun kaybı, uykusuzluk, gündüzleri aşırı uyku hali, uykuda aşırı hareketlilik ve kabus içerikli rüya görme hastalığın diğer belirtileri içindedir."
Hastalığa yakalanma riskini artıran faktörlere değinen İncesu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ailede, parkinson hastalığı olması, orta yaşta ortaya çıkan kabızlık, koku alma duyusunda azalma, tarım ilaçları ile ilgili meslek sahibi olmak, kuyu suyu kullanmak, kırsal bölgede yaşamak, hastalığa yakalanma riskini arttıran faktörlerdir."
Hastalığın erken dönemlerinde ilaç tedavisi ile belirtilerde büyük oranda düzelme görüldüğünü, ancak hastalık ilerledikçe ilaç tedavilerinden istenilen sonucun alınamadığını vurgulayan İncesu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Günümüzde nedeni bilinmediği için henüz hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasına veya önlenmesine yönelik bir tedavi yok. Mevcut tedaviler parkinson hastalığının belirtilerini kontrol altına almaya yöneliktir. Kök hücre nakli ve gen tedavileri halen araştırma aşamasındaki tedavilerdir. Hastalığın erken evrelerinden itibaren bir fizyoterapist denetiminde düzenli beden egzersizlerine başlanması ve sürdürülmesi ile oluşabilecek fiziksel sorunların geciktirilmesi yaşam kalitesini artırmak açısından önemlidir."