Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Nakli Birimi Sorumlu Yardımcısı Doç. Dr. Murat Rabuş, Türkiye'nin canlı organ donörlüğünde dünyada birinci sırada olduğunu, kadavradan nakillerde ise gerilerde seyrettiğini ifade etti.
Son yıllarda halkın bu konudaki bilgisi ve sağlık sistemindeki gelişmelerle bilincin arttığını vurgulayan Rabuş, "Bunun giderek artmasını bekliyoruz. Bu durum, hem doktor hem hasta hem de yakınları açısından kolay değil. Çünkü organları bağışlanan çoğu hasta akut travmalarla geliyor. Beyin kanaması, trafik kazası gibi. Belki de sağlıklı bir insan bir anda kaybedilebiliyor. Bu pozisyonda doktorun aileye hem vefat ettiğini söylemesi hem de organ bağışında bulunulmasını istemesi bir yük. Bu esnada da insanların anında kabul etmesi kolay değil" diye konuştu.
"İŞE İNSANIN EN BASİT ORGANI OLAN KANI BAĞIŞLAYARAK BAŞLAYIN"
Rabuş, merkezlerinde 1989-2014'te 128 hastaya kalp nakli yapıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Organ naklini teşvik etmek için en basitini söyleyeyim, en basit organımız kandır. İşe, tanımadığınız, bilmediğiniz bir kişiye, yoldan geçerken bir kan merkezine uğrayıp kanınızı vermekle başlayın. Bundan aldığınız haz sonrasında, sonraki aşama ihtiyacı olan başka hastaların olabileceğini dikkate almak. Ondan sonra organ bağışlayıp bağışlamamak konusunda kararınızı verin. Organ bağışladıktan sonraki süreçte yapılan işlemler çok basit. Organ kimlik kartı çıkartılıyor gerekirse sürücü belgelerine işleniyor. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınırsa hemen organize ediliyor ve en titiz şekilde organ nakli gerçekleştiriliyor. Bu konuda halkımız rahat olabilir. O canların kaybedilmesi evet üzücü bir durum fakat başkasının vücudunda yaşadığı için de ona bir yaşam kapısı açması açısından büyük bir fırsat. Bu fırsatı halkımızın tanıyacağından eminim."
Organ nakli operasyonlarının takım işi olduğuna dikkati çeken Rabuş, "Bu geniş bir takım. Organ nakliyle uğraşmak en az 15-20 kişinin birlikte yürüttüğü bir olay. Çok zahmetli, efor ve maliyet gerektiren ancak yüz güldürücü sonuçlar olduğu zaman ekip olarak herkesin büyük mutluluk yaşadığı bir işlem. Bu takımlar artık ülkemizde bir veya iki merkezde değil yurt çapında oluşmaya devam ediyor. Gelecekte çok daha iyi noktalara gelecek. Buna inancımız tam. Eminim çok iyi olacak" ifadelerini kullandı.
"NAKİL RAKAMLARI HER SENE BİRAZ DAHA ARTIYOR"
Hastanenin Akciğer Nakil Birimi Sorumlusu Doç. Dr. Cemal Asım Kutlu da 2007'den itibaren bir arada olduğu ekibiyle ilk başarılı akciğer naklini 2009'da yaptıklarını ifade ederek, bugüne kadar 56 nakil gerçekleştirdiklerini söyledi.
Nakil rakamlarının her yıl biraz daha arttığını, gelecek yıllarda da bu açığın hızla kapatılacağını düşündüklerini anlatan Kutlu, şöyle devam etti:
"Biz akciğerde henüz canlıdan nakile başlamadık. Bu dünyada da az yapılan bir iş. Fakat ihtiyaç olan hastalarımıza yapabiliriz. Klinik olarak böyle bir hazırlık yaptık. Uygun hastalarımız olduğu zaman bu ameliyatı öneriyoruz. Henüz bu ameliyatı yapma fırsatı olmadı ancak her an olabilir. Dünyadaki örneklerde olduğu gibi bizim kadavra sayımızı artırmamız lazım. Organ bağışında konuyla ilgili tüm tarafların tekrar düşünmesi gerekiyor. Organ nakli gerçekten ülkenin gelişmişliğini gösteren çok önemli kriterlerden biridir. Organların aslında hastalara söylendiği gibi nasıl bir ikinci yaşam verdiğini gerçekten görmeden, hayal etmeye dahi imkan yok. Hastalarımız tıbbi anlamda çok zor şartlarda nakil bekliyorlar. Bazen bu süreler çok uzuyor. Bulunan bir organ onların hayatlarını bambaşka bir hale getiriyor. Akciğer için de biz bunu kendi pratiğimizde gözlemliyoruz. Tüm vatandaşlarımızı, sağlık çalışanlarını organ bağışı konusunu bir kez daha düşünmeye davet ediyorum."
"NAKİL SONRASI SEVİNÇ VE MUTLULUK TARİF EDİLEMEZ"
Kalp Nakli Koordinatörü Özlem Otcu da organ nakli ekipleri olarak hem üzüntüyü hem de sevinci bir arada gördüklerini ve bunu yaşadıklarını ifade ederek, "Bu iş tamamen gönüllülük işi. 7 gün 24 saat nöbetçiyiz. Telefonlarımız sürekli açık" dedi.
Otcu, hastaneye son dönemde kalp yetmezliği olan kişilerin başvurduğunu, bunların durumunun konseyde tartışılmasının ardından Türkiye Organ ve Doku Nakli Bilgi Sistemi'ne girişlerinin yapıldığını anlatarak, aciliyet durumlarına göre bildirimlerde bulunulduğunu ve bu hastalara uygun İstanbul Bölge Koordinasyon Merkezi'ne bağlı illerde ya da ulusal koordinasyon merkezinden donör sunumları yapılabildiğini söyledi.
Sunulan donör bilgilerini ekip lideriyle görüştüklerini, değerlendirmenin ardından eğer organı uygun bulup kabul edilirse ekip için hareketli saatlerin başladığını aktaran Otcu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Organizasyonu yapıyoruz. Çıkarım ekibini belirliyoruz. Gelecek ekipleri ayarlıyoruz sonrasında ulaşımlarından donör kaynağı merkeze gidişlerine kadar her aşamayı organize ediyoruz. Organı hastaneye getirip nakil işlemini tamamlıyoruz. Hastanın yoğun bakımdan çıkıp taburcu edilmesinden sonra yaşanan sevinç ve mutluluk tarif edilemez. Bu arada bizim en önemli görevimiz beyin ölümü tespitinden sonra aile görüşmesi yapmak. Burada çok farklı duygusal anlar da yaşanabiliyor."