Çocuklarımızın sosyalleşmeye başladıkları ilk yer şüphesiz aile, ikinci durak ve en önemli basamak ise okul hayatıdır. Konu 1. sınıf olunca da bu durum, kimi çocuklar için iple çekilen bir başlangıç, kimi çocuklar için ise korkulu bir bekleyiş haline gelir.
Çocuğun okula alışma sürecinde anne ve babaya düşen görevlerin ise çok önemli olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Zafer Atasoy, çocuklarda görülen okul sendromu ile ilgili merak edilen soruları cevapladı.
Okula ilk kez başlayacak çocukların duygusal durumunda ne gibi değişiklikler olur?
Çocuklar için okula başlamak, yaşamın yeni bir aşamasına geçmektir. Çocuklar sergiledikleri psikolojik özellikleri nedeniyle yüksek düzeyde uyum sağlama kabiliyeti taşırlar. Ancak, bu özelliklerine rağmen yeni duruma çok hızlı bir şekilde uyum sağlayamayan ya da zorlanan çocuklar da bulunur. Okul ortamı çocukların karşılaştığı, süreklilik içeren ilk sosyal ortamdır. Çocuğun, neredeyse rakipsiz olduğu, üzerinde aşırı ilginin bulunduğu ev ortamından çıkıp, kendisi gibi onlarca arkadaşının arasında yer alacağı bu yeni ortama alışması zaman alacaktır. Bu süreçte çocuk için evde sahip olmadığı sosyal özellikleri edinmenin yolu açılır. Duygusal olarak gel-git içeren bir dönem başlar.
Okula gitmekten korkan bir çocuğa ailenin yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Okulun korkulacak bir ortam olmadığını aktarmak kolay değildir. Zihinde tasarlanan bu duygunun sönmesi için sabırlı ve kararlı bir tutum sergilemek gerekir. Okulun ona kazandıracakları anlatılmalı ve özellikle evdeki durum ve ilişkilerde kayıplara yol açmadığı vurgulanmalıdır. Öncelikle sınıf öğretmeni ile kuracağı ilişki desteklenmeli, öğretmenin önerileri ile hareket edilmelidir.
Bu çocuklara yönelik agresif bir yaklaşım ne gibi sonuçlara yol açabilir?
Aile bireylerinin özellikle annenin sergileyeceği saldırgan, kırıcı tutum ve davranışlar, uyum süreci yaşamakta olan çocuğu çok olumsuz etkileyecektir. Sevilmediğinin, evde değerinin kalmadığının, anne için başka ilgilerin kendisinin önüne geçtiğinin kanıtları olarak algılanacak olan agresif tutumlar, çocuğun zihninde tasarladığı korkuların bir biçimde somutlaşmasına ve saldırgan davranışlara neden olacaktır.
Çocukla birlikte derslere girmek doğru bir davranış mıdır?
Okulda, özellikle sınıfta ortamın düzenleyicisi, yöneticisi öğretmendir. Öğretmenin tutumu, kararı önemli yer tutar. Özellikle okulun ilk günlerinde ısrarla annesinden ayrılmak istemeyen ve sınıf ortamına karşı tepkili olan çocuğun sınıf içinde yanında olunabilinir ancak bu durumun süreklilik sergilememesi gerekir. Bu davranış hiçbir zaman birkaç günü geçmemelidir.
Korku ve tedirginlik uzun sürüyorsa ne yapmak gerekir?
Korku ve tedirginlik umulan süreyi aşıyorsa, yani bir-iki haftadan uzun sürüyorsa zaman kaybetmeden psikolojik yardım istemek gerekir. Rehber öğretmenler ilk başvurulacak profesyonellerdir. Yeterli çözüm bulunamazsa, çocuk ruh sağlığı uzmanlarına başvurmak gerekir.
Çocuğunuzun okula alışması sırasında dikkat etmeniz gerekenler;
- Öncelikle ilk günlerde anne-baba sakin ve soğukkanlı olmalıdır. Çünkü ailenin verdiği tepkiler önemlidir. Çocuk bu tepkilere bakarak aynı kaygıyı ve paniği yaşamaya başlayabilir.
- Aile okul başlamadan önce çocuklarına okulun nasıl bir yer olduğunu ve oranın korkulacak bir yer olmadığını anlatmalıdır.
- Okula gitmesi konusunda ailenin her üyesinin tutarlı bir tutum takınması, çocuğun bu konuda cesaretlendirilmesi gerekmektedir.
- Çocukla her zaman açık ve anlaşılır tarzda konuşulması önemlidir. Okula gitmek istemiyorsa açıkça bu korkusunun nedenleri ve endişeleri üzerine konuşulmalıdır. Ancak bunu yaparken, kesinlikle aşağılayıcı ve küçük düşürücü tarzda olmamasına özen gösterilmelidir.
- Sadece onun değil her çocuğun bunu yaşayabileceği söylenmelidir.
- Çocuklar için en önemli şey, güvendir. Anne-babalar çocuklarına güven vermelidirler. “Buralardayım..”, “Çıkışta seni alacağım”, “Beni göreceksin”, “Kapıda olacağım” gibi cümlelerle çocuk sakinleşebilir. Ailelerin ilk günlerde çocuklarını okullarda yalnız bırakmamaları çocukların güvenlerini kazanmaları açısından gereklidir.
- Anne-babalar kesinlikle karşılaştırıcı bir tutum içinde olmamalıdırlar. Başkalarının çocuklarını “iyi örnek” olarak göstermemelidirler.
- Okulun ilk günlerinde ve daha sonralarında da, okul ve öğretmenle işbirliği içinde olunması önemlidir. Ailelere, okuldaki profesyoneller ve rehber öğretmenler tarafından bu adaptasyon sürecinin ne zaman sonlandırılması konusunda bilgi verilmelidir.