HÜSEYİN KANBER - Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Klinik Cerrahi Şefi Doç.Dr. Nurullah Bülbüller, obezite ameliyatlarına olan yoğun talep nedeniyle 2015-2016 randevularının dolduğunu bildirdi.
Bülbüller, AA muhabirine yaptığı açıklamada, obezitenin çağımızın hastalığı olduğunu söyledi. Obezitenin zengin toplumlarda daha çok görüldüğünü ifade eden Bülbüller, ülkemizde de refah seviyesinin artmasıyla bu hastalığın görülme olasılığının yükseldiğine dikkat çekti.
Bunun yanında beslenme alışkanlıklarının değiştiğini, fazla kalorili beslenme ve düzensiz yaşamın bu hastalığı tetiklediğini kaydeden Bülbüller, şişmanlığın engellenemez hale geldiğini ve gittikçe arttığını belirtti.
Bülbüller, "Sorun, morbid obezite (öldürücü şişmanlık) dediğimiz hastalık derecesine yaklaşıyor. Obezite gün geçtikçe çok sık karşımıza çıkan bir problem. Sağlık Bakanlığımız da bu sorunu önlemek için çok büyük gayret içinde. Diyet, egzersiz ve ilaçla tedavi olamayan hastalara obezite cerrahisi öneriyoruz. Gün geçtikçe bu cerrahiye çok yoğun ilgi var. Ama biz bu cerrahi müdahaleyi son çare olarak öneriyoruz" diye konuştu.
-Obezite ameliyatlarına yoğun ilgi
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kendisinin de aralarında bulunduğu bir ekiple obezite cerrahi ameliyatlarını son üç yıldır yoğun bir şekilde yaptıklarını kaydeden Bülbüller, bugüne kadar 500'e yakın cerrahi müdahale gerçekleştirdiklerini söyledi. Her geçen gün çok yoğun bir taleple karşılaştıklarını anlatan Bülbüller, Ankara, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanından obezite hastalarının ameliyat olmak için Antalya Araştırma ve Uygulama Hastanesine geldiklerini belirtti.
Doç Dr. Bülbüller, "Üç cerrah arkadaşımızla birlikte haftada 6-7 ameliyat gerçekleştiriyoruz. 250-300 hasta da ameliyat için sıra bekliyor. Onların da sırası geldikçe operasyonlarını gerçekleştiriyoruz" dedi.
2015 ameliyat listesinin dolduğunu ve 2016'nın da bitmek üzere olduğunu belirten Bülbüller, şöyle devam etti:
"Ameliyatları yapmadan önce hastalarımızı kapsamlı bir araştırmadan geçiriyoruz. Rastgele veya hastamız ameliyat istedi diye bunları yapmıyoruz. Yapamayız da. Endokrinoloji doktorlarımız bu hastaları inceleyip, ameliyata uygun olup olmadığını kontrol ediyorlar. Belli bir diyet programı ve tedavi programına alıyorlar. Hastalarımız bundan fayda göremezse bize yönlendiriyorlar. Biz de bu hastalarımızı cerrahi programına alıyoruz."
-Yüzde 95 tüp mide yöntemi
Dünyada obezite cerrahisinde uygulanan yöntemleri hastanede gerçekleştirdiklerini anlatan Doç. Dr. Bülbüller, bu cerrahide en yaygın üç tür ameliyat yöntemi olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin mide kelepçesi uygulaması olduğunu ifade eden Bülbüller, bu yöntemin son yıllarda bazı sorunlar yaşanması nedeniyle uygulamadan kalkmaya başladığını belirtti. Tüp mide yönteminde ise midenin yüzde 80-85 kısmının çıkarılmasıyla ameliyatın gerçekleştirildiğini anlatan Bülbüller, en çok tercih edilen ve başarı sağlanan yöntemin bu olduğunu vurguladı.
Bülbüller, bu ameliyatta mide hacmini kısıtlayıcı bir operasyonun gerçekleştirildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Operasyonda midenin bir kısmı çıkarılıyor. Dolayısıyla mide hacmi küçük hale geliyor. Hastalarımız bu küçük mideye sahip oldukları için fazla yiyemiyorlar. Hemen doyuyorlar. Bunun yanında midenin çıkardığımız tarafında kalan "Ghrelin" denilen hormon salgısı azalıyor. Bu azalınca da hormonun etkisi ortadan kalkıyor. Bu ortadan kalkınca da açlık hissi azalmış oluyor. Hastalarımızın büyük bir bölümü bu yöntemle ameliyat oldu ve oldukça başarılı sonuçlar aldılar"
-Obezite ameliyatlarında başarı oranı yüzde 95
Hasta seçimine göre bu ameliyatları yaptıklarını da vurgulayan Bülbüller, açıklamasını şöyle tamamladı:
"Ameliyat sonrası alınan sonuçlar oldukça yüz güldürücü. 210-220 kiloluk hastalarımız 100 kiloya, 150 kilogramlık hastalarımız da 80-90 kilolara kadar indi. Hepsi çok zayıfladılar. Vücut kitle endeksi 40-50-60-65 olanları ameliyat ettik. Bunların bu endeksleri 30'lara geriledi. Dolayısıyla tüp mide yöntemi oldukça başarılı bir yöntem. Bunun yanında da obezite ile gelen sağlık sorunları ortadan kalkıyor. Örneğin, şeker hastalığı yüzde 60-70 oranında düzeliyor. Tansiyon hastalarının tansiyonları düzenli hale geliyor. Dizlerdeki baskı ortadan kalktığı için eklem bozuklukları veya kiloya bağlı eklem ağrıları olanların bu sorunları ortadan kalkıyor. Cilt problemleri olanların bu problemleri düzeliyor. Yani hem görünüş hem de sağlık açısından çok olumlu"
Gastrik bypass denilen yöntemde ise hem mide hacminin küçültüldüğünü hem de ince bağırsağın büyük kısmının devre dışı bırakıldığını anlatan Bülbüller, bu ameliyatın da çok etkili olduğunu belirtti.
27 yaşında ve 120 kilo olan Özkan Başköy, ameliyat olmak için sıra beklediğini söyledi. Çocukluğunda geçirdiği bir rahatsızlık sonucu kortizon tedavisine maruz kaldığını, bu nedenle çok hızlı kilo aldığını ifade eden Başköy, kilosunun sağlığını tehdit eder boyuta gelmesi nedeniyle son çare olarak ameliyat düşündüğünü kaydetti.
130 kilo olan Fatma Kaşlı da fazla kiloları nedeniyle sorun yaşadığını söyledi. Doktor Nurullah Bülbüller tarafından tüp mide yöntemiyle ameliyat edildiğini anlatan Kaşlı, "İnşallah kısa sürede ideal kiloma ulaşırım. 65 kiloya düşmeyi hedefliyorum" dedi.