"Kurul olarak planlayacağımız bilimsel çalışmalar ışığında alınacak önlemler ile Marmara Denizi'nin doğal dengesine en hızlı şekilde kavuşmasını hedefliyoruz"
Müsilaj problemine yönelik bilimsel tabanlı çözüm önerilerinin geliştirmesi amacıyla oluşturulan Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal başkanlığında yaptığı toplantılarla öncelikli araştırma konularını belirledi.
TÜBİTAK'tan yapılan açıklamaya göre, Marmara Denizi Eylem Planı gereğince Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde kurulan ve TÜBİTAK ile birlikte 11 farklı üniversitenin içinde yer aldığı 21 bilim insanından oluşan Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu, Mandal başkanlığında 2 hafta içinde 3 kez toplandı. Kurul, Marmara Bölgesi'nde yaşayan 26 milyon insanın hayatını doğrudan etkileyen müsilaj problemine çözüm üretmek amacıyla Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu faaliyetlerine yönelik bilimsel değerlendirmeler yaparak, tavsiyeler oluşturuyor. Kurul, çalışmalarında yalnızca müsilaj problemi ile kısıtlı kalmayıp, Marmara Denizi'nde ekosistemin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik kritik girdiler oluşturmaya yönelik çalışmaları ön planda tutuyor.
- "7 ana başlıkta değerlendirmeleri sürdürüyoruz"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Mandal, yarattığı olumsuz ekolojik, ekonomik, sosyal ve halk sağlığına etkileri sebebiyle müsilajın oluşum mekanizması, izlenmesi, oluşumunun önlenmesi ve müdahale yöntemleri konularına odaklandıklarını bildirdi. Bu konuda yetkin akademisyenlerle olası çözüm başlıkları üzerinde bilimsel tavsiye vermek üzere çalıştıklarını vurgulayan Mandal, şunları aktardı:
"Mevcut durumda 7 ana başlıkta değerlendirmeleri sürdürüyoruz. Bunlar, 'Müsilajın biyoçeşitliliğe etkilerinin araştırılması ve restorasyon çalışmaları', 'Müsilajın oluşum mekanizmalarının ve tetikleyen faktörlerin ortaya çıkarılması', 'Denizel ortama giren kirletici miktarının azaltılması ve izleme ve takip sistemlerinin oluşturulması', 'Müsilajın mekanik/biyoteknolojik yöntemlerle bertarafı ve değerlendirilmesi', 'Müsilajın halk sağlığına etkileri', 'Müsilajın sosyoekonomik etkilerinin analizi', 'Toplumda bir bütün olarak ve ekosistemden özellikle fayda sağlayan hedef aktörler nezdinde tüm boyutlarıyla farkındalık geliştirme çalışmalarının yürütülmesi' olarak belirlendi. Bu başlıkların her birinin altında alt hedefler belirlenerek önceliklendirildi. Bu hedefler araştırma veya mevzuat düzenlemesi niteliği taşıyan bir eylem içerip içermeme durumlarına göre sınıflandırıldı. Ayrıca her bir hedef için, araştırma ve mevzuat düzenleme boyutlarında ortaya çıkan ihtiyaç durumları ayrı ayrı değerlendirilerek, kısa-orta-uzun vade olacak şekilde zamana ilişkin planlama belirlendi."
Mandal, kurulun, Marmara Denizi Eylem Planı'nda odaklanılan müsilaj problemine yönelik ivedilikle ihtiyaç duyulan araştırma ve geliştirme çalışmalarının başlatılabilmesi amacıyla TÜBİTAK tarafından açılan araştırma projeleri destekleme çağrısına da bilimsel katkı sağladığını ifade etti.
Müsilajın halk sağlığı yönünden etkilerinin özel bir hassasiyetle kurulun çalışma alanlarına eklendiğine işaret eden Mandal, sorunu oluşturan organizma gruplarının toksin üretme potansiyelleri ile müsilajın patojen barındırma potansiyelinin ve halk sağlığına etkilerinin araştırılmasını önceliklendirdiklerini belirtti.
- "Tatilde müsilajla temastan kaçının"
Mandal, müsilajin Marmara Denizi'nde uzun süredir devam eden çevresel sorunların sonucu olduğuna dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Konu yaz döneminde deniz kıyılarında yapılan tatiller açısından değerlendirildiğinde, insan sağlığı bakımından kesin risk tanımlanmamakla beraber patojen içerme potansiyeli sebebiyle müsilaj birikintileri ile doğrudan temas etmekten kaçınmak doğru olacaktır. Bu konu Sağlık Bakanlığının çalışma alanında olduğundan, Bakanlığın yaptığı bilgilendirmelerin doğrudan dikkate alınması önem arz etmektedir. Aynı husus Marmara Denizi'nde avlanan balıkların tüketilmesi açısından değerlendirildiğinde, deniz mahsullerinin tüketiminin de müsilaj oluşumu nedeniyle geçen senelere oranla çok daha riskli olduğuna yönelik bilimsel bir çıktı henüz bulunmamaktadır. Genel olarak, denizlerin kirlenmesiyle birlikte, kirleticilerin deniz mahsullerinde birikmesi sonucu deniz mahsulleri tüketiminin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri olabileceğini fakat bu durumun tüketilen miktarla da ilişkili olarak uzun süreli bir birikimle ortaya çıktığını biliyoruz ancak bu durum sadece ülkemiz açısından değil, küresel çapta bir sorundur. Denizlerimizde avlanan balıkların tüketimi ile bilgilendirmeler Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılmaktadır ve vatandaşlarımızın bu bilgilendirmeleri dikkate almalarını öneriyoruz."
Müsilajın, Marmara Denizi'nde artan kirliliğe bağlı olarak bozulan ekolojik dengenin bir uyarı ışığı olduğunu vurgulayan Mandal, müsilajın uzun yıllardır devam eden ekolojik bozulmanın ve farklı fiziksel, kimyasal ve biyolojk koşulların bir araya gelmesi sonucunda oluştuğunu bildirdi. Mandal, yakın zamanda deniz yüzeyinde görülmeyen müsilajın, bu konuya duyulan hassasiyeti azaltmaması gerektiğini belirterek, "Müsilajın denizin yüzey altı suları ile dibindeki uzun süreli etkilerini ve ekosistem açısından olası olumsuz yansımalarını araştırmaya devam ediyoruz. Kurul olarak planlayacağımız bilimsel çalışmalar ışığında alınacak önlemler ile Marmara Denizi'nin doğal dengesine en hızlı şekilde kavuşmasını hedefliyoruz. Bunu sağlamak için Bilim ve Teknik Kurulu çalışmalarına başladı ve hızla ilerlemek konusunda da kararlıyız." ifadelerini kullandı.
Bunun çok disiplinli ve ortak akıl yoluyla çalışılması gereken bir konu niteliği taşıdığına işaret eden Mandal, sürdürülebilir bir çözüm üretmek için anahtar kelimelerin "birlikte çalışma, birlikte öğrenme ve birlikte başarma" olduğunu söyledi. Mandal, şunları kaydetti:
"Gerçekleştirilecek araştırmaların, deniz bilimleri ve mühendisliği anabilim dalının yanı sıra, bütünsel bakış açısıyla çevre mühendisliği, şehir ve bölge planlama, su bilimleri mühendisliği, su ürünleri mühendisliği, balıkçılık teknolojisi mühendisliği, inşaat mühendisliği, ziraat mühendisliği, geomatik mühendisliği, kontrol ve otomasyon mühendisliği ile yazılım mühendisliği, kimya mühendisliği, kimya, biyoloji, biyoteknoloji, sosyoloji, ekonomi, halk sağlığı gibi birçok disiplini bir araya getirmesi önem taşımaktadır. Dünyanın önemli 13 boğaz ve kanal sisteminden ikisini barındıran Marmara Denizi, morfolojik ve coğrafik yapısına bağlı olarak, zengin biyolojik çeşitliliğe ve üretkenliğe sahip olması nedeniyle en önemli denizel alanlarımızdan biridir. Bilim ve Teknik Kurulu, Marmara Denizi'nde iklim değişikliği etkisiyle birlikte artan sıcaklık ve azot-fosfor artışı başta olmak üzere çeşitli nedenlere bağlı ortaya çıkan ve doğal yaşamı etkileyen afet niteliğindeki müsilaj kirliliğiyle mücadeleye yönelik yoğun bir mesai içinde çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir."