Fibromiyaljiyi tetikleyen önemli faktörlerden birinin kişilik yapısı olduğunu dile getiren Uzm. Dyt. Merve Öz, özellikle hassas ve mükemmeliyetçi yapıya sahip insanlarda fibromiyaljinin daha sık görüldüğünü vurguladı.
Fibromiyaljiye neyin yol açtığı tam olarak saptanamamakla birlikte travmaların, stresin ve kişilik yapısının başlıca etkenler olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog, Uzm. Dyt. Merve Öz, “Özellikle stres; vücudumuzda bağışıklık sisteminin bozulmasına ve baskılanmasına yol açabiliyor. Buna ek olarak ağrılarla ve olumsuz duygularla başa çıkma yeteneğimizi de azaltır. Bu anlamda günlük yaşamdaki stres ve onun da ötesinde stresli ve travmalı çocukluk öyküleri fibromiyalji belirtilerinin yoğunluğunun ve sıklığının artmasında etkilidir. Fibromiyalji hastalarının çoğu stresli durumlarda ağrılarının ve yorgunluk belirtilerinin arttığını belirtmekte ” dedi.
STRES: HEM NEDEN HEM SONUÇ
Stresin; fibromiyaljinin ortaya çıkması, yönetimi ve alevlenmesinde önemli bir etken olduğunu belirten Öz, fibromiyaljiye eşlik eden semptomlar ve kronik ağrıların da strese yol açtığını ve böylece stres ve fibromiyalji arasındaki ilişkinin kompleks ve çok boyutlu olduğunun da altını çizdi.
HASSAS VE MÜKEMMELİYETÇİLER RİSK ALTINDA
Daha çok hassas yapılı, duygusal, olaylardan çabuk etkilenen ve mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip kişilerde fibromiyaljinin daha sık görüldüğünü söyleyen Öz, “Bu hastalar felaketleştirici düşünce tarzına çok yatkındırlar. Bir başka deyişle yaşanan durumla ilgili en kötü senaryoyu düşünürler. Felaketleştirici düşünce tarzı fibromiyaljinin oluşmasına ve oluştuktan sonrada ağrıların şiddetlenmesine neden olabilmektedir. Örneğin, fibromiyalji ağrıları çeken bir birey, ‘bu ağrılar asla geçmeyecek’, ‘artık yürüyemeyeceğim’, ‘hayatım boyunca böyle kalacağım’ şeklinde düşünebilmektedir. Böylece felaketleştirici düşünce yapısına sahip hastalarda ortaya çıkan stresin hem fibromiyaljinin nedeni hem de sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Stres ve fibromiyalji arasında kompleks, çok boyutlu hatta kısır döngü diye tabir edilebilecek bir ilişki vardır” dedi.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİYLE YÜZ GÜLDÜRÜCÜ SONUÇLAR ALMAK MÜMKÜN
Felaketleştirici düşünce yapısı bulunan ya da mükemmeliyetçi olan hastalarda ‘Bilişsel Davranışçı Terapi’ yönteminin etkili olduğu bilgisini veren Öz, “Düşüncelerimiz duyguları, duygularımız davranışları, davranışlarımız ise yaşamımızı belirlemektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi, olumsuz yönde gelişen koşullanma ve bununla ilişkili olarak gelişen inanç sistemini fark ederek; bu inanç sisteminin düşünce, duygu ve davranışlara yansıma şeklini kişiye göstermeyi amaçlar. Bireylerde diyet ve egzersiz programlarına ek olarak, Bilişsel Davranışçı Terapinin de uygulandığı çalışmalarda stresin ve dolayısıyla fibromiyalji ağrılarının azaldığını; vücudun gevşemeye başladığını görüyoruz” diyor.