Ankara Şehir Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Kliniği Kovid-19 Laboratuvarı sorumlusu Doç. Dr. Bedia Dinç: "Her bulaş, virüsün mutasyona uğrama ihtimalini artırıyor. Kişisel koruyucu önlemler konusundaki hassasiyetimiz bu yüzden. Bulaşı ne kadar azaltabilirsek mutasyon ihtimalini de o kadar azaltabileceğiz"
"Kovid-19 aşıları, hastalıkla karşılaşıldığında onun daha rahat geçirilmesini ve yoğun bakıma yatışın azalmasını sağlıyor. Fakat tam doz aşılanmayan kişiler, hala maalesef çoğunlukta. Salgının bir an önce sonlanması için aşılarımızın tamamlanması çok kıymetli"
Ankara Şehir Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Kliniği İdari Eğitim ve Kovid-19 Laboratuvarı sorumlusu Doç. Dr. Bedia Dinç, bulaş ile artan Kovid-19 mutasyonlarının önlenmesi ve salgının bitmesinin, kişisel koruyucu önlemler ve tam doz aşılanma ile mümkün olacağını söyledi.
Ankara Şehir Hastanesi'ndeki Tıbbi Mikrobiyoloji Kliniği, Kovid-19 teşhisi için her gün yüzlerce PCR testinin analizini yapıyor. Kovid-19 bulaşına karşı sıkı tedbirlerin alındığı klinikteki tam donanımlı laboratuvarlarda, Delta varyantı da inceleniyor.
Klinikteki çalışmalar ve ilk kez Güney Afrika'da ortaya çıkan, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından "endişe verici" olarak tanımlanan Kovid-19'un Omicron varyantına ilişkin AA muhabirine bilgi veren Doç. Dr. Dinç, klinik olarak, salgının Türkiye'de görüldüğü mart ayından itibaren PCR testleri için yetkilendirildiklerini anlattı.
Haftanın 7 günü 24 saat faaliyet gösteren laboratuvarda bugüne kadar 600 bin civarında PCR testini yaptıklarını aktaran Dinç, "Salgının başından itibaren Bakanlığımızın önerdiği, ülkemizde yaygın olarak kullanılan tanı kitleriyle çalışıyoruz. Varyantların tespitine yönelik kitlerle de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizde Delta varyantı yoğun olarak görülmeye başladıktan sonra Delta varyantını tespit eden kitler de üretildi. Bu kitler sayesinde biz bir örnekte hastanın hem Kovid-19 pozitif hem de Delta pozitif olup olmadığını saptayabiliyoruz." dedi.
"Her bulaş virüsün mutasyona uğrama ihtimalini artırıyor"
Doç. Dr. Dinç, Türkiye'de bugüne kadar Omicron varyantına henüz rastlanmadığını belirterek, bu varyantın taraması için Türkiye'nin dört bir yanından rastgele seçilen örneklerin Sağlık Bakanlığı bünyesindeki referans laboratuvarlarına gönderildiğine ve buralarda sekans analizlerinin yapıldığına işaret etti. Dinç, Türkiye'de Omicron varyantı ile karşılaşılırsa bunu ilk tespit edecek yerin de referans laboratuvarları olduğunun altını çizdi.
Yeni varyantların çıkmasının insanlarda "Salgın bitmeyecek mi?" endişesini de beraberinde getirdiğinin anımsatılması üzerine Dinç, şöyle konuştu:
"Salgın elbette bitecek. Sadece viral enfeksiyonlar biraz daha farklı seyrediyor. Virüsler bir kişiden diğer kişiye bulaşırken kendi genomik yapısını çoğaltarak ürüyor. Dolayısıyla her bulaş virüsün mutasyona uğrama ihtimalini artırıyor. Kişisel koruyucu önlemler konusundaki hassasiyetimiz bu yüzden. Bulaşı ne kadar azaltabilirsek mutasyon ihtimalini de o kadar azaltabileceğiz. Virüsler, çok sık mutasyona uğruyor, bu RNA virüslerinde daha da fazla oluyor. Bu nedenle salgının başından beri görülen mutasyonlar bizi şaşırtan bir durum olmadı."
"Omicron varyantı biraz da dünyadaki aşı adaletsizliğinin sonucu"
Doç. Dr. Dinç, Omicron açısından şu an endişe ve paniğe kapılacak bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayarak, "Elimizdeki mevcut veriler, Omicron varyantı açısından şu anda çok yeterli değil. Fakat DSÖ, Omicron'un daha bulaşıcı olmakla beraber klinik seyir olarak daha ağır gitmediğini açıkladı." ifadelerini kullandı.
Dünya genelinde, Kovid-19'a karşı aşılanmanın önemine işaret eden Dinç, "Aslında Omicron varyantı biraz da dünyadaki aşı adaletsizliğinin bir sonucu. Çünkü Afrika'da aşılanma oranları yüzde 2 civarında. İnsanların sürekli bir yerden başka yere seyahat ettiği küresel dünyada varyantların taşınması da son derece kolay." değerlendirmesinde bulundu.
"Tek bir laboratuvar personelimiz bile Kovid-19 geçirmedi"
Doç. Dr. Bedia Dinç, tam doz aşılanmanın varyant oluşumunu da engelleyebilecek en önemli mücadele olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Toplumumuzda genel olarak birçok kişinin maske takmaktan, sevdiklerine istediği gibi sarılamamaktan çok rahatsız olduğunun farkındayız ama bir de realite var. Karşı karşıya kaldığımız bir salgın söz konusu.
Sadece kendi laboratuvarımızda kişisel koruyucu önlemlerin ne kadar önemli olduğunu çok net bir şekilde test ettik. Kovid-19 PCR testlerini negatif basınçlı ortamda çalışıyoruz, personelimiz kişisel koruyucu önlemlere çok dikkat ediyor. Bu sayede bugüne kadar tek bir personelimiz bile Kovid-19 geçirmedi. Aslında hastane genelinde de enfekte olan sağlık personelinin büyük kısmı hastalığı dış ortamlardan kaptı. Kişisel koruyucu önlemlerin ne kadar etkili ve önemli olduğu sadece bu örnekte bile ortaya çıkıyor."
"Tam doz aşılanmayan kişiler hala maalesef çoğunlukta"
Dinç, kişisel tedbirlerin yanı sıra aşılanmanın hayati önem taşıdığını vurgulayarak, "Kovid-19 aşıları, hastalıkla karşılaşıldığında onun daha rahat geçirilmesini ve yoğun bakıma yatışın azalmasını sağlıyor. Fakat tam doz aşılanmayan kişiler hala maalesef çoğunlukta. Salgının bir an önce sonlanması için aşılarımızın tamamlanması çok kıymetli." diye konuştu.
Türkiye'nin salgında birçok ülkeye kıyasla çok daha iyi durumda olduğuna dikkati çeken Dinç, "Biz, ülke olarak diğer ülkelere göre daha şanslıyız. Çünkü her şeyden önce hastalığı tespit etmeye yönelik kitlerimiz var. İkincisi aşı yoksunluğu çekmiyoruz, aşı tedarikiyle ilgili bir sıkıntımız yok. Yerli aşımız da umuyorum bu ay sonuna doğru acil kullanım onayını alacak. Dolayısıyla vatandaşımıza düşen küçük bir özveri. Bunu da yapacaklarına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"TURKOVAC için gönüllülerin desteğine olan ihtiyacımız sürüyor"
Aynı zamanda yerli aşı TURKOVAC'ın Faz 3 çalışmalarının koordinatör araştırmacısı olan Doç. Dr. Dinç, devam eden klinik çalışmalarla ilgili şunları kaydetti:
"TURKOVAC'ın çalışmalarında yer almak benim için gerçekten bir onur. 41 merkezde yürütülüyor klinik çalışmalar. Acil kullanım onayı başvurusunu yapacak kadar gönüllüye ulaştık. Klinik çalışmalar devam ediyor ve bu çalışmaları tamamlayabilmek için hala gönüllülerin desteğine ihtiyacımız var.
Gönüllerin bu çalışmalara verdiği destek bizim için çok kıymetli. Bu, aşımızın acil kullanım onayını aldıktan sonra bir an önce hem halkımızın hem de ihtiyacı olan diğer ülke halklarının hizmetine sunulması açısından büyük önem taşıyor."