Dil Gecikmesi: Çocuğun dil yetileri, örneğin, kelime haznesi, kurduğu cümle uzunluğu ve çeşitliliği yaşıtlarına benzer bir yolda ancak daha yavaş gelişebilir.
Dil gecikmesi nörolojik, genetik, işitme sorunlarına bağlı ve/veya genel gelişim geriliğine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Dil gecikmesi görülen çocuklarda dikkat ve dinleme, oyun, konuşulan dili anlama gibi alanlarda da gecikme görülebilir.
Dil Bozukluğu: Çocuğun dil yetileri yaşından beklenen gelişimsel adımlardan farklı olarak gelişebilir. Çocuk tamamen sessiz olabilir, kendince oluşturduğu dilde konuşabilir, kelime bulma güçlüğü yaşayabilir. Cümle kurabilme yetileri çok kısıtlı olabilir. Kendini sözel olarak ifade etmek yerine, mimik, jest ve beden dilini kullanmayı seçebilir. Çocuk ile yaşıtları arasındaki dil gelişimi farklılığı barizdir. Dil bozukluğu yaşayan çocuklar da dikkat ve dinleme, oyun, konuşulan dili anlama gibi alanlarda da yaşından beklenenden daha farklı ve yavaş gelişim izlenebilir. Bu çocukların, kendilerini anlatamadıkları için davranış sorunları yaşayabildikleri görülmektedir.
Fonolojik Bozukluklar: Çocuğun, işitme engeli olmadan, sesleri doğru olarak algılayabilme, dizebilme ve söyleyebilme yetisidir. Çocuk gelişimsel olarak izlemesi gereken ses düzeni yerine. Çok farklı ses düzeni kullanabilir. Örneğin, 4 yaşındaki bir çocuğun "kedi" yerine "tedi" demesi normal iken, "gegi" demesi bir sorundur. Kelimeler içindeki sesler, heceler düşürülebilir (Örnek: pil "pi",telefon "tefon"). Ayrıca, bir ses birden farklı şekilde de üretilebilir. (Örnek: zil kelimesi "dil" "cil" "bil" olabilir). Sesler aynı zamanda doğru algılanamadıklarından bu çocuklarda birbirine benzeyen kelimeleri yanlış anladıkları görülmektedir.
Örneğin, "tencere" ve "pencere " kelimelerini karıştırabilirler. Tüm bu ses hatalarının bileşimi olarak çocuğun dinleyenler tarafından anlaşılması çok güç olabilir ve iletişim kopabilir. Fonolojik sorunlara sahip olan çocuklarda, okula başladıklarında okuma ve yazma sorunlarına rastlanabilir.
Bazı çocuklar anlaşılmadıkları için öfke ve şiddet gibi davranış bozuklukları gösterebilir. Her ses hatası yapan çocuğun fonolojik sorunu olduğu söylenemez, belli yaşlarda yapılan ve doğal olduğu bilinen bazı ses hataları çocuk büyüdükçe kendi tarafından atlatılabilir: (Örnek: /r/ sesi 6 yaş civarında üretilebilmektedir.) Bunun ayırımının erken yapılması ve erken destek için Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanının görüşünü alabilirsiniz.
Artikülasyon Bozukluğu: Konuşma farklı seslerin bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Doğru ses üretimi için, nefes, ses telleri, yüz kasları, dil, dudak gibi konuşma organlarının koordineli bir şekilde doğru olarak kullanılabilmesi gerekmektedir. Bazı sesleri doğru olarak üretmek için çocuğun konuşma organlarını nasıl kullanması gerektiğini bilememesi sorun olabilir. Çocuk bir sesin yerini, diğer bir ses ile değiştirebilir Örneğin, "su" yerine "fu" diyebilir.
Bazı ses hataları çocuğun yaşına uygun olabilir ve zaman içinde kendi kendine çözülebilir. Artikülasyon hatalarının şiddeti, çocuğun anlaşılabilirliğini düşürebilir ve iletişim kopukluğuna sebep olabilir. Artikülasyon güçlüğü çocuğun okuma ve yazma yetilerini de olumsuz yönde etkileyebilir.
Kekemelik: Çocukların özellikle de (2-8) yaşları arasında yaşadıkları bir konuşma bozukluğudur. Birden fazla faktöre (genetik, nörolojik, psikolojik, çevresel gibi] bağlı olarak ortaya çıkabilir. Örneğin, kelimelerin ilk sesleri " aaanne", heceleri "an an an ne" veya kelimenin kendisi "anne anne anne" gibi birden fazla tekrar edilebilir, bazı sesler "aaaanne"gibi uzatılabilir: Çocuk bazen tıkanır ve hiç ses çıkaramaz. Kekemelik sonucu bazı tik, mimik ve davranışlar üretmeye başlayabilir. Bir senedir kekemelik yaşayan bir çocuğun, daha fazla beklemeden bir uzman görmesi şiddetle önerilir. Toplumumuzda yerleşmiş kanının tersine erken teşhis ve destek ile çocuğa yardım etmek olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Artikülasyon Bozukluklarında erken konuşma terapisti ile görüşme önemlidir.
Yaygın Gelişimsel Bozukluk: Diğer adı ile Otizm, nöro-biyolojik bir İletişim bozukluğudur. Otizm'in özellikleri 3 alanda izlenebilir. Bu alanlar, Dil ve Konuşma Gecikmesi, Sosyal İletişim Güçlüğü, Oyun kurma güçlüğü/ Takıntılı Davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Çocuk dili öğrenmek ve kullanmakta ciddi zorluklar yaşayabilir. Bazen de çocuk çevresinden duyduğu kelime ve replikleri anlamlı/anlamsız bir şekilde tekrar edebilir. Diyalog başlatması ve devam ettirmesi oldukça güçtür. Sosyal İletişim güçlüğünün özellikleri çocuğun İsmine dönmemesi, parmağı ile işaret etmemesi, gözle kurduğu iletişimin, mimik, jest ve beden dilinin sınırlılığı, başkaları ile İletişim kurmak yerine, kendine dönük olması gibi davranışlardır. Hayal gücünü gerektiren evcilik tarzı oyunun oluşamaması ve çocuğun belli takıntılı davranışları (yiyeceklerde seçicilik, oyuncakları dizmek, kurallara bağlılık, el/kol sallamak gibi) gözlemlenebilin Erken tanı ve tedavinin önemi İletişim sorunu yaşayan bir çocuğun alacağı yol için belirleyicidir.
Semantik Pragmatik Dil Bozukluğu: Genellikle yüksek işlevli sosyal iletişim güçlüğü yaşayan çocuklar, dili doğru yer, anlam ve formda (gramatik kurallarına uygun, çeşitli ve yeterli kelimeler kullanarak) kullanmakta zorlanabilirler. Dil ve konuşma onlara çok cazip gelen bir olay olmadığı için. Sözel iletişimi anlasalar bile, kendilerini ifade edebilmek için kullanamayabilirler. İletişimi başlatmak onlara çok zor gelebilir. Diyaloğa girmek, anlamlı bir şekilde onu devam ettirip, sonlandırmak çok zor olabilir. Dili genelde kalıplar ile öğrenebilirler, bu öğrendikleri kalıpları genellemeleri güç olabilir. Kullandıkları dilin mekanik bir entonasyonu olabilir. Bazı çocuklar oldukça fazla konuşabilirler ama bu genellikle onları ilgilendiren konularda olabilir. Dikkat, dinleme becerileri ve göz kontağı, beden dili, mimik ve jest kullanımları çok zengin olmayabilir.
Öğrenme Güçlüğü: Bazı çocukların genel gelişimleri ve olgunlaşmaları yaşıtlarından daha yavaş olabilir.
Erken doğum, doğum sonrası geçirilen rahatsızlıklar, genetik çekim öğrenme güçlüğünün sebepleri arasında bulunabilir. Konuşma ve dildeki gecikme ve bozukluklar, kısa ve uzun süreli hafıza. Okuma-yazma ve matematik becerilerindeki zayıflık, problem çözebilme ve olayların nedenlerini anlayabilmek ve akıl yürütme gibi yetilerdeki güçlükler özellikleri arasındadır. Öğrenme güçlüğüne sahip olan çocuklar dikkat, dinleme, konsantrasyon ve davranış alanlarında da zorluk yaşayabilirler.
Çocukluk Apraksisi: Çocuğun duyduğu sesleri doğru olarak üretebilmesi için sahip olması gereken motor plan ve programlamada oluşan koordinasyon sorunlarıdır. Apraksik çocukların genellikle dili iyi anladıkları ama konuşmak için plan ve program güçlüğü çektiklerinden daha çok mimik. Jest ve beden dilini kullanmaya yatkınlık gösterdikleri görülmektedir. Bu tip bir konuşma sorunu olan çocuğun otomatik olarak hiç düşünmeden söylediği kelimelerde daha başarılı olduğunu ama kendinden bir kelimeyi tekrar etmesini istediğimizde bunun neredeyse imkânsız olduğu görülmektedir. Tekrar ettikleri kelimeler her seferinde farklı bir şekilde üretilebilir (Örnek: Yumurta "bıyıtta" "muyuta" gibi). Apraksik çocukların kısa tek ses veya özellikle tek hecelik [at gibi) kelimeleri daha rahat söyleyebilmekte, konuşurken birçok sesi çıkaramadıkları, yanlış ürettikleri, ses ve hece düşümü yaşadıkları, hecelerin yerlerini değiştirebildikleri, ünlü üretimlerinde ("e" sesi "a" gibi üretilebilir] de farklılık olduğu görülebilir. Bu yüzden de kendilerini anlatabilmeleri oldukça güç olabilir. Apraksik çocukların dil ve konuşma gelişimleri oldukça yavaş ilerleyebilir. Erken dil ve konuşma terapisi desteği, çocukluk apraksisine sahip çocuklar için olumlu farklar oluşturabilmektedir.
Çocukluk Dizartrisi: Konuşma ve Dil yetilerin gelişebilmesi için doğru nefes kullanımı. Ses telleri, küçük dil, dudak, dil, dişler, çene başta olmak üzere yüz kaslarının koordineli olarak kullanılabilmesi gereklidir. Nörolojik kökenli Serebral Palsi, doğumda veya sonradan edinilmiş (trafik kazası gibi) baş travması, kromozom anomalisi sonucu oluşan Down Sendromu gibi rahatsızlık geçinen hastaların bu yetilerinde güçlük görülebilir. Örnek: nefes kullanımlarında, dudak kapamada, katı yiyecekleri ısırma, çiğneme ve yutmadaki zorluklar gibi). Salya akımı ısırma çiğneme, yutma gibi sorunları olan çocukların konuşma ve dil sorunlarına da sahip olabildikleri görülmektedir.
Oral-motor Güçlükler: Konuşma kas ve hareketlerini, aynı zamanda, emme, ısırma, koparma, çiğneme ve yutmada da kullandığımız için bu kaslarda olan hareket/eşgüdüm zorlukları çiğneme ve yutma bozukluklarına da neden olabilir.