HATİCE ÖZDEMİR TOSUN - Türkiye Solunum Araştırmaları Derneğinin (TÜSAD) yaptığı anket çalışmasında, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) bulunanların yarısının tedavi aşamasında ilaç ve cihaz kullanımını bilmedikleri ya da yanlış kullandıkları saptandı.
TÜSAD'ın Antalya'daki bir otelde düzenlediği KOAH'a ilişkin 40. Ulusal Kongre'ye katılan Gazi Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalığın yaygın olmasına rağmen az bilindiğini söyledi.
Türkiye'de 3 milyonun üzerinde KOAH'lı hasta bulunduğunu aktaran Öztürk, bu rakamın küçümsenemeyecek kadar önemli olduğunu vurguladı.
Hastalığın bu kadar yaygın olmasını sigara kullanımına bağlayan Öztürk, "Ülkemizde sigara içme oranları yüksek. Ne yazık ki kadınlarda da sigara kullanım oranları artış gösteriyor. KOAH'lı hastaların yüzde 40'ı kadınlardan oluşuyor." diye konuştu.
Sigaranın yanı sıra ocakta yemek pişirme, ev ortamında kömür sobalarının kullanılması, toza maruz kalma durumlarının da hastalığı tetiklediğini dile getiren Öztürk, bu konuda dikkatli olunması uyarısı yaptı.
Çoğu KOAH hastasının nefes darlığı oluştuğunda doktora başvurduğunu anlatan Öztürk, "Hasta devamlı öksürüyor, merdiven çıkarken zorlanıyor ve buna benzer sıkıntılar yaşıyor. Bunların hepsini sigaraya bağlıyor ve doğal bir süreçmiş gibi yaşamaya devam ediyor. Ancak şikayetler arttığında hastaneye başvuruyor, tabii bu aşamada da hastalık daha da ilerlemiş oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Hastalığın teşhisi aşamasında da zaman zaman sıkıntılar yaşanabildiğini ifade eden Öztürk, hastaların solunum fonksiyon testinin yapılabildiği ikinci ve üçüncü basamak hastanelere başvurmalarını önerdi.
- "Tedavisini olmayan hastaların maliyeti artıyor"
Hastalığın özellikle tedavi aşamasında önemli sorunlar yaşandığını vurgulayan Öztürk, özellikle hastaların ilaç ve cihaz kullanımında sıkıntı yaşadıklarını bildirdi.
Hastalara verilen ilaçların tablet, kapsül ya da şurup şeklinde olmadığını, özel solunum cihazlarıyla tedavi uygulandığını anlatan Öztürk, "Zaman zaman hekimler tarafından hastalara ilaç reçete edilirken cihaz kullanımına ilişkin eğitim verilmesinde sıkıntılar oluyor, ya eksik bilgi veriliyor ya da hiç verilmiyor. Sadece reçete ile hasta gönderiliyor. Bu da hastaların cihazı yanlış kullanmalarına ya da hiç kullanmamalarına neden oluyor." dedi.
TÜSAD olarak 256, 546 ve 776 hasta üzerinde üç aşamalı anket çalışması yürütüldüğünü aktaran Öztürk, "Maalesef hastalarımızın yüzde 50'sinin kendisine verilen ilaç ve cihazı kullanmayı bilmediğini, yanlış kullandığını ya da hiç kullanmadığını görüyoruz. İlaç ve cihazı doğru kullanmayan hastalarda başarılı bir tedavi uygulanamıyor ve bu da hastalığın daha da ilerlemesine, hastaneye yatan hasta sayısın da artmasına neden oluyor." bilgisini verdi.
Yatan hastaların çok ciddi tedavi maliyeti oluşturduğuna işaret eden Öztürk, ayakta tedavi edilmesi mümkün olan hastaların, cihazları kullanım aşamasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle hastaneleri doldurduklarını kaydetti. Öztürk, hastaların hem kendi sağlıklarını tehdit ettiklerini hem de devlete artı maliyet çıkardıklarını dile getirdi.
Hastaların ve ilaçları yazan hekimlerin daha dikkatli olmalarını öneren Öztürk, son yıllarda SGK'nın ilaçlara yönelik getirdiği bir uygulama nedeniyle eczanelerde hastaya hekimlerin yazdığı cihazların değil, farklı cihazların verildiğini öne sürdü. Öztürk, bu uygulamanın da yanlış olduğunu, sağlık sorunlarında ciddi problemler yaratabileceğini vurgulayarak, bundan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.