Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, tümörün moleküler yapısı ve kişinin genetik özellikleri incelendikten sonra etkin ilacın belirlenerek kanser tedavisinin uygulanacağı "ONKOGEN Projesi" için altyapının kurulduğunu bildirdi.
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Müezzinoğlu, AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alan "kanser tedavisinde ONKOGEN Projesi" hakkında da bilgi verdi.
ONKOGEN'in, kanser hastalarında uygulanan standart tedavi yerine tanı konulduktan sonra tümörün moleküler ve genetik yapısının özel olarak çalışılmasının ardından buna etki edecek ilacın belirlenmesi esasına dayanan "kişiye özel kanser tedavisi" olduğunu aktaran Müezzinoğlu, "Bakanlığımızda ilk olarak kanser hastalıklarının hangilerinin genetik kökene dayandığının kesin tespiti ve bu yolla konulacak tanıya dayalı olarak hasta için en doğru ilacın seçimi konusunda uygulanacaktır" dedi.
Müezzinoğlu, tüm kanserlerdeki genetik sorunlar tümüyle bilinmediğinden bilim insanlarının yeni genetik tanımlamalar yapacağını dile getirerek ilk defa tanımlanan genetik sorunların çözümü için de ilaç tasarımlarının çalışılacağını bildirdi. Bu projenin çeşitli ülkelerde de öncelikli sağlık uygulamaları arasında yer aldığını vurgulayan Müezzinoğlu, "Şu anda dünyanın üzerinde durduğu bir konu bu" diye konuştu.
Başka ülkelerde bu alandaki çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"2014 sonu 2015 başlarında İngiltere Başbakanı David Cameron bu konuyla ilgili 'kendi hükümetinin sahip olduğu proje' olarak kamuoyuna lanse etti. Yaklaşık 7-8 kadar ay önce de Sayın Obama bunu ulusal bir proje olarak sahiplendi. Dünyada üçüncü olarak da Sayın Başbakanımız ve hükümet bu projeye bu yıl için 50 milyon lira destek verdi. ABD'de Harvard Üniversitesi ekibiyle protokolü imzalayacağız.
Buradaki hedefimiz, dünyanın tıp alanındaki bu yeni umudunda Türkiye'nin de ön sırada rol üstlenmesidir. Günümüzde ölümlerin birinci sırada yer aldığı kanserle mücadelede Türkiye, o mücadeleyi birilerinin gerisinden takip eden değil tam aksine burada da kendi adına dünya ile aynı paralelde yürüyen bir sorumluluğu üstlenmek istiyor."
Müezzinoğlu, Türkiye'nin sağlık hizmet sunumunda dünya ile yarışabilecek güce sahip olduğunu ifade ederek "Ama bu şu cümleyi de getiriyor. Sağlık hizmetlerini en hızlı tüketen bir ülke de. Sağlık hizmetlerini en güçlü tüketen bir ülke aynı zamanda tükettiklerini de üreten bir ülke olursa bunu sürdürebilir. Yoksa yalnız tüketici olur ve yarın bu tüketicilikle çıkmazlara girer" değerlendirmesinde bulundu.
-"Altyapı kuruldu"
ONKOGEN kapsamında kişinin gen haritasının baz alındığını anlatan Müezzinoğlu, "Kişiye özel ilaç üretimi, biyoteknolojik ilaç dönemi için Türkiye artık altyapısını kurdu" dedi.
Müezzinoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile 2 Ekim 2015 Cuma günü TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve ilaç sanayinden özel sektör ve üniversiteler ile ortaklaşa biyoteknolojik eş değer kanser ilacı üretimi için imza atıldığını anımsattı.
-"Difteri-tetanos aşılarının üretimi için altyapı kurulacak"
Bunun çok önemli bir adım olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, "2018'de de bu üretimlere geçebilecek. Aynı şekilde bu aşı için de geçerli olacak" diye konuştu.
Dönem dönem girip salgınlarının olabildiğini ya da vaka sayısında artış olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, bu anlamda aşının antijenini üretebilen bir altyapıyı da kurdu. Bundan sonra Türkiye, dünyadan isteyen değil kendi ihtiyacını karşılayan ve dünyaya pazarlayan bir noktaya gelecek.
Yaklaşık altı ay kadar önce difteri, tetanos aşısında da Türkiye'de üretimini, AR-GE'sini, teknolojisini kurmak kaydıyla 7 yıl alım garantili ihale yaptık. Üç yıl içinde alt yapı kurulacak, teknoloji getirilecek, dördüncü yıldan sonra da Türkiye kendisi üretmeye başlayacak. Ondan sonraki süreçte bu yelpaze genişletilecek. Diğer aşıların da gelişmesiyle ilgili 7 yıl alım garantili süreçler başlayacak. Türkiye 2018'de sağlık alanında farklı bir noktaya gelecek. Türkiye'nin sağlık alanında 2023'te dünyanın en ileri ülkeleriyle yarışabilen bir hedefi var."
-"Toplumsal sağlık bilincine ihtiyacım var"
Bakan Müezzinoğlu, öğrencilere sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılması amacıyla okul kantinlerine yönelik düzenlemeyi de değerlendirdi.
Sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması, zararlı gıdaların tüketilmemesi ve obezite ile mücadele kapsamında, okul kantinlerinde satışı yapılan cips, gazlı içeceklerin yasaklandığını anımsatan Müezzinoğlu, alınan tedbirlerin noktasal çözümlerden ziyade bir kültüre dönüşümü hedeflediğini vurguladı.
Müezzinoğlu, başarının ancak bu şekilde mümkün olabileceğini belirterek şunları kaydetti:
"Sağlık Bakanlığı olarak biz diğer paydaşlarımız olan Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları ile sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları ile doğru bir algı yönetimin alt yapısını kurmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla kantinlerde kuralları koyduktan sonra buna kantinler dışında ev, diğer yapılar destek vermezse televizyon reklamları da bu anlamda algı yönetimini bizim yaptığımızın tersine mücadele ederse tabii ki başarı oranımız düşer. Bu nedenle toplumsal sağlık bilincine ihtiyacımız var. Toplumsal sağlık bilincinin yükseltilmesi başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere hepimizin gündeminden düşmemeli."
Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığınca 7-8 yaş grubundaki ilkokul öğrencilerine yönelik bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Müezzinoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Araştırmada fazla kilolu çocuk oranımız yüzde 22,5 çıktı. Bu çocuklarda dörtte bir veya beşte bir oranında bu riski görüyorsak bu riske karşı hep beraber tedbir alacağız. Milli Eğitim Bakanlığı ile anne ve babalar ile toplumun geleceğinden duyarlı ve sorumlu olan yöneticileri ile hep birlikte tedbirler alacağız. O nedenle daha çok hareket etmeyi, daha sağlıklı beslenmeyi, kötü alışkanlıklardan uzak durmayı her birey ve aile gündeminden düşürmemeli. Bunun da öncülüğünü anne, baba gibi aile büyükleri yapmalı.
Sigara içen bir babanın çocuğuna veya sigara içen annenin çocuğuna 'Evladım sen içme' demesi halinde, çocukta kötü alışkanlıklardan uzak durmasına yönelik algının çok başarılı olması pek mümkün değil. 'Ben içtim, yanlışlığı gördüm, beni rahatsız etti. Sen sakın bu yanlışa bulaşma' demesi lazım."
Evdeki buzdolabında sağlıksız gıdalar bulunmaması gerektiğini bildiren Müezzinoğlu, buzdolabının bunun yerine süt, meyve, ayran, sebze gibi gıdalarla donatılmasının önemli olduğunu söyledi.
