Öğrencisinin dikkati sayesinde siroz olduğunu öğrenen, altı yıl süren tedavinin ardından kadavradan karaciğer nakliyle hayata tutunan öğretmen Osman Başyiğit, nakil hastalarının şifa bulabilmesi için organ bağışı çağrısında bulundu.
Başyiğit: "Nakilden sonra hayatım değişti. Çocuklarımı büyüttüm, evlendirdim, torun sahibi oldum. Bugünleri görebileceğimi hiç düşünmemiştim. Sağlıklıyım, yaşadığım her gün için şükrediyorum"
"Üç ayda bir kontrole geliyorum, hiç aksatmam. Sağlıklı beslenirim, suyumu içer, sporumu yaparım, abur cuburdan uzak dururum"
Isparta Şehit Ali İhsan Kalmaz Lisesi'nde görev yaparken 1999'da lise son sınıfta okuyan kız öğrencisinin dikkati ve uyarısı sayesinde hastaneye başvuran Başyiğit, yaptırdığı tetkiklerde siroz olduğunu öğrendi.
Halsizliği ve ağrıları artınca Ankara'ya sevk edilen Başyiğit, yaklaşık üç yıl tedavi gördü, Sağlık Bakanlığının "organ bekleme listesi"ne alındı.
Kadavradan bağış çıkmayınca Isparta'ya sevk edilen Başyiğit, burada da bir süre tedavi gördükten sonra Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi'ne başvurdu.
Çok sevdiği öğrencilerinden uzak kalan Başyiğit'e 26 Eylül 2005'te merkezde kadavradan karaciğer nakli yapıldı. İlk günkü gibi kontrollerini aksatmayan, beslenmesine, fiziksel aktiviteye özen gösteren ve yaşadığı her gün için şükreden 70 yaşındaki Başyiğit, organ bağışı çağrısında bulundu.
Emekli Başyiğit, AA muhabirine, bir kız öğrencisinin, hemşire olan annesine "Öğretmenim merdivenleri ikişer basamak çıkıyordu, sürekli soru çözdürüyordu ama artık çabuk yoruluyor. Yüzünde sarılıklar var. Halsiz düşüyor ama hasta olduğunun farkında değil." diyerek durumundan bahsedip annesinden hastaneye davet etmesini istediğini anlattı.
Hemşire olan velinin çağırması üzerine hastaneye gittiğini anlatan Başyiğit, şunları kaydetti:
"Bir rahatsızlığım yoktu, hastalığımın hiç farkında değildim. Matematik kursu verdiğim öğrencimin doktor olan babası tahlillerimi yaptırdı. Hepatit B ve delta hepatiti virüsü çıktı. Sonra hastalığım ilerledi ve yaklaşık 6 sene Ankara, Isparta ve Antalya'da tedavi gördüm. Bağışlanan bir organla hayata tutundum. Nakilden sonra hayatım değişti. Çocuklarımı büyüttüm, evlendirdim, torun sahibi oldum. Bugünleri görebileceğimi hiç düşünmemiştim. Sağlıklıyım, yaşadığım her gün için şükrediyorum. Doktorlarımızın başarılı nakliyle eşimin dostumun çabasıyla bugünleri gördüm."
İki çocuk babası Başyiğit, oğlunun birinin doçent olduğunu, diğerinin de üniversite mezunu olup İstanbul'da çalıştığını, 4 torunu bulunduğunu söyledi.
"İş başa gelince kıymetini çok iyi anlıyorsunuz"
Herkesi organ ve kan bağışı yapmaya davet eden Başyiğit, bunun önemini insanın başına gelince daha iyi anladığını belirtti.
Zorluklardan sonra yaşamanın güzel bir duygu olduğunu ifade eden Başyiğit, 16 yıldır sağlığına dikkat ettiğini belirterek, "Üç ayda bir kontrole geliyorum, hiç aksatmam. Sağlıklı beslenirim, suyumu içer, sporumu yaparım, abur cuburdan uzak dururum. Stres yapmamaya özen gösteririm. Sürekli dua ediyorum. Bu karaciğer bana bir emanet. Bir şey olacak dile korkuyorum onun için çok özen gösteriyorum. İş başa gelince kıymetini çok iyi anlıyorsunuz." diye konuştu.
Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı da her bağışın nakil bekleyen hastaları hayata bağladığını, bunun için bağışların artması gerektiğini anlattı.
Organ Nakli Merkezi Koordinatörü Nilgün Bilal ise Türkiye'nin her yerinden gelen hastaların merkezde yapılan nakiller sayesinde sağlığına kavuştuğunu kaydetti.