METİN AKTAŞ - Kanserle mücadelenin isimsiz kahramanlarından onkoloji hemşireleri, görevlerini hataya meydan vermeden sürdürüyor.
Farklı türleri bulunan kanser hastalığının tedavi sürecinin başarıya ulaşmasında birçok etken yer alıyor. Doktor kontrolündeki ilaç tedavisinin yanı sıra hastanın moralinin yüksek tutulması hastalığın yenilmesinde başlıca faktörler arasında bulunuyor.
Bu noktada ise hem kemoterapi döneminde hem de hastanedeki uzun soluklu tedavi sürecinde hastanın en yakınında bulunan hemşireler önemli görevler üstleniyor.
Bu önemli görevleri üstlenen onkoloji hemşirelerinden biri olan Şeyda Türkben (32), AA muhabirine, 13 yıllık meslek hayatında farklı dallarda çalıştığını ifade etti.
Gölbaşı Sağlık Meslek Lisesinden 2005 yılında mezun olmasının ardından ilk olarak özel bir hastanede anjiyo laboratuvarında çalışmaya başladığını ve 2008-2010 yıllarında acil serviste görev yaptığını ifade eden Türkben, 2010-2016 döneminde Selçuk Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi yoğun bakım ünitesinde çalıştığını anlattı.
- "İnsanlara yardım ettiğimi en çok burada hissettim"
Son olarak ise Ankara'da özel bir hastanede onkoloji hemşiresi olarak çalışmaya başladığını ifade eden Türkben, "Mesleğimde farklı alanlarda görev yaptım ancak insanlara yardım ettiğimi en çok burada hissettim. Onkoloji hemşiresi olarak görev yapmak benim için bambaşka bir şey oldu." dedi.
Mesleğinde en çok sevdiği alanın onkoloji hemşireliği olduğunu belirten Türkben, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İyi ki bu alanı seçmişim diyorum. Tanımadığın insanlarla ağlamayı, tanımadığın insanlarla gülmeyi öğreniyorsun. Tam anlamıyla en doğrusunu yapabilmen için o insanları annen baban gibi görmen gerekir. Onkoloji hemşireliğine ilk olarak yatan hasta katında başladım. Şimdi ise ayaktan tedavide, kemoterapi ünitesinde devam ediyorum. Yatan hasta katı ayaktan tedaviye göre çok daha farklı. Onlara daha farklı davranmak, daha fazla psikolojik destek vermek gerekiyor. Kattaki hastalar hep yanlarında olmamızı isterler."
Uzun zaman bir arada olup vefatının ardından günlerce ağladığı hastalar bulunduğunu aktaran Türkben, hastaların en büyük destekçileri olduklarını ifade etti. Türkben, şunları söyledi:
"Karşındaki insana her açıdan destek olman gerekir. Bu ilaçlar bir ağrı kesici değil. Bu yüzden özveri ile çalışmak gerekir. Çoğuna çocuğum gibi bakıyorum, 60-70 yaşında bile olsa. Öyle davranıyorum. Allah’a şükür akşam başımı yastığa koyduğunda rahat koyuyorum. Bu, paha biçilmez bir şey tabii ki."
Hastaların ve yakınlarının, kendilerini de aileden gördüklerini söyleyen Türkben, bunun da işini sevmesindeki en büyük gerekçelerden olduğunu vurguladı.
Kendi ailesinde de kanser vakalarının yaşandığını, dedesini 93 yaşında mide kanserinden kaybettiklerini, teyzesinin ise halen meme kanseri tedavisi gördüğünü aktaran Türkben, "Teyzem kanser olduktan sonra annemi zorla mamografi çektirmeye götürdüm. Babamın halası da kolon kanseriydi. Hepsi annem babam gibi o yüzden hastalarımın. Kimsenin ismini aklımda tutamam ama hastalar için öyle olmuyor. Onları bir bir ezberliyorum. Ailemden gibi oluyor. Yakınlarımda olduğunu bildiğim için kendimi onların yerine koyuyorum. Hastaları akrabam gibi düşünüyorum." şeklinde konuştu.