Genetik faktörlerin yanı sıra sağlıksız ve dengesiz beslenme, fazla kilolar ve hareketsizlik meme kanserinde önemli rol oynuyor. Kadınların korkulu rüyası meme kanseri, dünyada her 8 kadından birinin kapısını çalıyor, üstelik artık yaşa da bakmıyor. Son yıllarda görülme sıklığı 40'lı yaşlardan daha aşağılara, neredeyse 20'li yaşlara dayanmış durumda. Ancak hastalık hızla yaygınlaşırken bir yandan da tıptaki ve teknolojideki gelişmelere hekimlerin bilgi ve tecrübeleri de eklenince tedavideki başarı oranı da artıyor. Ülkemizde de kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türleri arasında başı çeken meme kanseri, erken teşhis edildiğinde 'tedavi edilebilir' bir hastalık olarak kabul ediliyor.
3 YAKLAŞIM UMUTLARI ARTIRIYOR
Hastalığın tedavisinde önemli yenilikler yaşandığına dikkat çeken Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe, meme kanseri tedavisinde son dönemlerde uygulanmaya başlanan yöntemleri ntvmsnbc'ye anlattı.
Prof. Beşe, kanser ameliyatıyla aynı zamanda yapılan protez implanta vurgu yaparak, "Öncelikle memenin tamamının alınması durumunda hastaya meme ameliyatı ile eş zamanlı protez implant yerleştiriliyor. Hasta bu sayede ameliyattan meme kaybı ile uyanmıyor. Önceki yıllarda hastanın radyoterapi görmesi ihtimali ve radyoterapinin implantı bozması riskinden dolayı protezden kaçınılıyordu. Bugün teknolojik gelişmelerin de yardımıyla implant ile onarıma gidilmiş memeye, sanıldığı kadar zarar vermeden radyoterapi uyguluyoruz" ifadesini kullandı.
Böylelikle hastalığın kontrolü kadar hastanın yaşam kalitesinin de korunmuş olabildiğini dile getiren Beşe, diğer bir yeni yaklaşım ile ilgili olarak ise, "Yaklaşık 30 ila 33 gün süren radyoterapi süresinin kısalması ve 15-23 güne inmesi. İngiltere ve Kanada'da yaygın olan bu yöntemi daha önce seçilmiş hastalara uygulamaktaydık ancak Kuzey Amerika da toplam ışın süresini azaltan bu uygulamayı benimsemiş durumda" dedi.
Prof. Beşe, tedavi süresinin daha kısa olmasının hem hasta hem de tedavi kaynaklarının efektif kullanımı açısından büyük önem taşıdığını aktardı.
KOLTUK ALTI LENF BEZLERİ ÇIKARILMAYABİLİR
Meme kanseri sıklıkla koltukaltı lenf bezlerine yayılıyor. Önceleri meme kanserinde hastalığın evresinin belirlenmesi ve lenf bezlerindeki tutulumun saptanması için koltukaltı lenf bezlerinin tümü çıkartılıyordu. Bu da kolda şişlik, hissizlik, hareketsizlik, kuvvet azlığı gibi sorunlara neden oluyordu.
Artık meme kanserinin erken evresinde koltukaltı lenf bezlerinin gereksiz yere çıkarılmasının zorunlu olmadığını aktaran Prof. Dr. Nuran Beşe, bu konudaki gelişmeyi ise şöyle açıkladı: "Koltuk altı lenf bezlerinin çıkartılması yerine ışın tedavisi uygulanması da daha az yan etki ile aynı sonucu veren yaklaşımlardan birisi. Bu da bazı hastaları daha radikal cerrahi yaklaşımdan korumuş oluyor ve kolun şişmesi, hareket kaybı riskleri daha aza iniyor."