DAMAR sertliğinin gelişmesinin aydınlatılmasında önemli araştırmaları bulunan Amerika’nın dünyaca ünlü Cleveland Clinic Kalp Damar Hastalıkları Hastanesi’nin Bölüm Başkan Yardımcısı olan Kardiyolog Prof. Dr. Murat Tuzcu, deneyimlerini “Kalbimizi Dinleyelim” isimli kitapta topladı.
Tuzcu kitabında; “Kalp sağlığına yönelik tehditler nasıl fark edilebilir?”, “Hastalığı ve yarattığı felaketleri nasıl önleriz?”, “Geri dönüşü olmayan yola girmeden önce tedavi ve kontrol altına almak mümkün mü?”, “Kalp ve damarların özellikleri nedir, nasıl çalışır, ne yapsak da kalp hastası olmasak?” sorularını yanıtlıyor. Aynı zamanda, tıptaki gelişmeleri ve tartışmaları da anlatan Tuzcu’nun kitabını, sizler için derledik.
Dünya Sağlık Örgütü, ani ölümlerin birincil sebebini, kalp hastalıkları ve kalp krizinin oluşturduğunu, her 5 ölümden birinin kalp krizinden kaynaklandığını belirtiyor. 2015 yılında kalp hastalıkları ve inmeden dolayı yaklaşık 20 milyon insanın ölebileceği uyarısında bulunuluyor.
TÜRK Kardiyoloji Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de kalp yetersizliği hastalığı olan 840 bin kişi bulunuyor. 3 milyon 700 bin kişi de yüksek risk grubunda. Bu gruptaki 4.5 milyon kişinin çoğunluğunun kalp kası, iyi tedavi edilmeyen yüksek tansiyon nedeniyle kalınlaşmış ve esnekliğini kaybetmiş. 4.5 milyonun çoğunluğunu ise kadınlar oluşturuyor. Bunun nedenleri de fazla kilo, hareketsizlik ve iyi tedavi edilmeyen yüksek tansiyon. Bilim adamlarının uyarıları ciddi: “Türkiye, Batı Avrupa ve ABD’ye göre daha genç bir nüfusa sahip. Önlem alınmazsa, nüfus yaşlandıkça çözümü çok zor ve pahalı olacak. Kalp yetersizliği vakası çok artacak. Bu durum, ihtiyacı karşılayamayan sağlık sistemimizi daha da zora sokacak.”
KALP AĞRISINDA BELİRTİLERE DİKKAT
“Ağrı değil sanki bir el sıkıştırıyor”, “Göğsümün üstünde sanki biri oturuyor”, “Yemekten sonra karnımdan göğsüme doğru gelen bir baskıyla yorgunluk hissediyorum”, “nefesimi daraltan bir ağrıyla uyanıyorum.” Çevremizde çok sık duyduğumuz bu sözler kimi zaman hiçbir rahatsızlığı olmayanlardan da duyulabilir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ağrı tek tip değildir. Göğüste, sırtta, omuz veya kollarda, bazen sadece karında veya boyun ve çenede olabilir. Şeker hastalarında ağrı hiç görülmeyebilir. Ağrı istirahatla geliyor veya uykudan uyandırıyorsa hastalık çok ciddi demektir. Şimşek çakar gibi saplanan sancıların veya bütün gün boyunca hiç azalmadan, artmadan hep hissettiğimiz ağrıların kalp hastalığından kaynaklanma olasılığı çok azdır.
KÖTÜ KOLESTEROL VURUYOR
Kalbi besleyen damarın daralıp tıkanması sonucu ortaya çıkan koroner kalp hastalığı, tüm dünyada başta gelen ölüm nedeni olarak dikkat çekiyor. Üstelik giderek daha genç yaştaki insanları hazırlıksız yakalayıp hayatlarına mal oluyor. Kötü kolesterol yüksekse damar daha kolay daralıyor. Gizli şeker, hastalığı tetikleyen unsurların başında geliyor. Eğer kilo karın çevresinde toplanıyorsa risk daha da artıyor.
TANSİYONA KARŞI NE YAPMALIYIZ?
Fazla kiloları atıp, sebze, meyve, baklagiller ve kepekli tahıllar bakımından zengin, beyaz un, şeker ve en önemlisi fazla tuzdan uzak beslenmeyi benimseyerek işe başlanmalı. Böyle bir beslenme tarzı tansiyonu düşürür. Her gün düzenli olarak yarım saat spor yapmak, en azından düzgün bir tempoyla yürümek, düzgün beslenme kadar önemlidir. Buna rağmen tansiyon yüksek seyrediyorsa düzenli olarak tansiyon hapı almak, yıllar sonra oluşacak kalp yetersizliğinin önünü kesecektir.
Kalp krizinde ilk 6 saat çok önemli
Kalp krizi, tıbbı adıyla enfarktüs, kalp kasına kan götüren damarlardan birinin tıkanması sonucu olur. Kalbi besleyen (koroner) damarın tıkanması ise damar sertliği olarak bilinen hastalıkla oluşur. Normalde genç bir kalbin koroner damarının içi pürüzsüz bir örtüyle döşelidir. Kaygan bir sıvaya benzeyen bu örtünün altına hiçbir şey sızmaz. Damar duvarının içine giren kolesterolün oluşturduğu plak zamanla büyür ve üzerindeki örtüyü inceltir. İncelen örtü yırtılınca da kolesterol denilen yağlı madde damarın içine saçılır. Kolesterol ve benzeri maddeleri gören kan pıhtılaşır. Pıhtı da damarı tıkar ve kan akımını engeller. Oksijensiz kalan hücreler ölmeye başlar.
KALP YETMEZLİĞİ OLUŞUR
Kalp krizinde koroner damardan biri tamamen tıkandığı zaman kalp kasının beslenmesi bozulur. Tıkanan koroner arterin beslediği kalp bölgesinde hücreler, oksijen getiren kanın akımı durduktan 20 dakika sonra ölmeye başlar. Kansız kalan bölgenin ortasında oluşan tahribat gittikçe büyür. Müdahale edilmeyen ilk 6 saatte, o bölgedeki hücrelerin tamamı ölür. Hasta kurtarılsa da kalp yetmezliği oluşur. Ne kadar fazla hücre ölürse, kalpteki zayıflama ve yol açtığı kötü sonuçlar da o oranda olur. Araştırmalar, ilk 6 saatte müdahale edilenlerin daha uzun yaşadıklarını, kalp yetersizliğinin daha az görüldüğünü ortaya çıkardı. Kalp krizinin başladığı ilk bir saat içinde hastaneye ulaşıp pıhtı çözücü ilaçla tedavi edilenlerin kalplerindeki hasar çok küçük, ölüm oranı da düşük olurken, koroner damarı açmanın bir başka yolu, balon ve stent kullanmaktır. Bu yolla yapılan tedavi, kalp krizine yol açan damarın daha iyi ve güvenli bir biçimde açılmasını sağlar. Balonla ve stendle damar açıldığında kurtarılan kalp kası pıhtı çözücü ile kurtarılandan fazladır.
Çok zayıf ve kilolu bebeğe dikkat
HOLLANDALI bilim adamlarının, 18-24 yaş arasında 217 sağlıklı genç üstünde yaptığı araştırma, yaşamlarının ilk üç ayında hızlı ve çok kilo alan bebeklerin, yetişkin olunca damar sertliği eğilimlerinin arttığını, ilerde kalp hastası olma riskinin yaşıtlarına göre daha yüksek olduğunu ortaya koydu. 350 İngiliz gencinin üzerinde yapılan bir araştırma ise 22 yaşında olan bu gençlerin zayıf doğan bebeklerin ve 5 yaşına kadar çok kilo alan bebeklerin kan basıncının, yaşıtlarına göre daha yüksek olduğunu gösterdi. Kalp hastalığına eğilimi, genetik miras, ana karnındaki etkiler ve ilk aylardaki beslenme tarzı belirliyor. Daha sonraki hayat tarzı ise bu zemin üzerinde gelişiyor. Zayıf doğup hızla ve çok kilo alan bebeklerin de geleceği parlak değil. Mamayla beslenen bebeklerin, anne sütüyle beslenenlere göre daha hızlı ve çok kilo aldıklarını gösteren araştırmalar da var. Normalde küçük doğan bebekler ile ilk ay ve yıllarda çok kilo alanların, yıllar sonra kalp damar hastalılarına yakalanma, şeker, yüksek tansiyon gibi dertlerle boğuşmak zorunda kalma ihtimali de çok yüksek. Genç annelerin dengeli ve sağlıklı beslenmelerinin önemi büyük. Yeni doğan bebeklerin anne sütüyle ya da dengeli ve kararlı mamalarla beslenmeleri en önemli koruyucu metottur.
ANNE KARNINDA KALP KONTROLÜ
Hamilelikte annenin aldığı fazla miktarda alkol, bebeğin kalp kusurlu doğma riskini artırırken, bu durum kullanmayanlara oranla 5 kat daha fazla. Alınan bazı ilaçlar, çevre kirliliği, özellikle içme sularına karışan kimyasal maddeler de bebeğin kalbine zarar verebilir. Kalp rahatsızlıklarını doğumdan önce ultrasonla teşhis etmek mümkün. Eskiden doğar doğmaz ölen bebekleri artık kurtarmak mümkün olmaktadır.
Derleyen: Şükran Özçakmak/ GAZETE HABERTURK