Ekonomik krizin peşinden sağlık krizini de getireceğini söyleyen Dünya Sağlık Örgütü, ülkeleri önlem almaları için uyardı. İzmir Tabip Odası Başkanı'na göre işsizlikle birlikte acil servis hizmeti çökecek.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), global ekonomik krizin, zaman içinde sağlık alanında krize ve ardından da sosyal krize dönüşme tehlikesi bulunduğuna dikkati çekerek ülkeleri sağlık politikalarını gözden geçirmeye çağırdı.
DSÖ’nün üst düzey yetkilileri 19-20 Ocak günlerinde Cenevre’de toplanıp ekonomik krizi değerlendirmişti. ‘Üstdüzey Danışma Toplantıları’nın sonuç raporu, örgütün resmi internet sitesinde yayımlandı.
Raporda, “Ekonomik krizin, sosyal alanda ve sağlık alanında krize dönüşme tehlikesi var. Sağlık alanında tüm ülkeler global ekonomik krizden etkilenecek, ancak bazı ülkeler diğerlerinden daha kötü yara alacak” denildi.
Rapora göre ‘ekonomilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar, sağlık harcamalarını, sağlık hizmetlerini ve tedaviye erişim olanaklarını ciddi şekilde sekteye uğratabilir.’ Bu nedenle özellikle erken tanı ve teşhis mekanizmalarının korunması ve devam eden yatırımların durdurulmaması istendi.
Raporda krizden en çok gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin etkileneceği ifade edilirken, bu ülkelerde 2000-2006 yılları arasında, gelişmiş ülkelerden sağlanan yardımlarla sağlık harcamalarının arttığı, şimdiyse bu yardımların kesilmesi tehlikesi bulunduğu belirtiliyor. Gelişmiş ülkelereyse “Taahhütlerinizi yerine getirin, sağlık yardımlarını kesmeyin” çağrısı yapılıyor.
Alarm çanları çalıyor
Raporu değerlendiren İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner ise süresel krizin Türkiye’ye etkileri ve Sağlıkta Dönüşüm projesindeki aksayan noktalar göz önüne alındığında ‘Türkiye’nin ciddi bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya olduğunu’ söyledi.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin, en zayıf yönünün ekonomik sıkıntılar başlamadan önce de finans boyutu olduğunu iddia eden Kaptaner, “Türkiye’nin ekonomik ve sosyal koşullarına hiç uygun olmayan, üstelik de mali yönü en başından zayıf olan sistem, ekonomik krizin de etkisiyle tam bir karmaşaya dönüşecek” dedi.
“Kaynakların sınırlı, gelir dağılımının bozuk ve ekonominin büyük bölümünün kayıt dışı olduğu bir ülkede, genel sağlık sigortasını tartışmaya açmanın zorluğunu” vurgulayan Kaptaner, krizin sağlık alanındaki olumsuz etkilerinin birkaç ay içinde çok daha yoğun hissedileceğini savundu.
Yasal düzenlemeler uyarınca, işten çıkarılanların altı ay süreyle sağlık güvencesinden yararlanabileceklerini ifade eden Kaptaner, şöyle konuştu:
“İşten çıkarılanların büyük bölümü, güvence süreleri sona ereceği için hizmet alma hakkın kaybetmiş olacak. Bu insanların yasaya göre sağlık hizmeti alabilecekleri tek yer acil servisler. Artan işsizlik, sosyal güvencesi olmayan vatandaşların acil servislere akın etmesine neden olacak. İnsanlar saat 17.00’den sonra acil servislere gelecekler. Gerçek acil hastalarına yeterli hizmet verilemeyeceği gibi, acil hasta tanımı da yeniden yapılacağından, acil servislerde hastayla doktor karşı karşıya bırakılacak, hizmet alamayanların öfkesi doktora yönelecek. Yaz mevsiminin de bir şekilde atlatıldığını düşünürsek, kış aylarında Türkiye’yi gerçekten sosyal felaket bekliyor.”
‘Türkiye’ye uygun değil’
Yeni düzenlemeler uyarınca, üniversiteye gitmeyen 18 yaşını doldurmuş kız çocuklarının, artık ailelerinin sosyal güvencesinden yararlanamayacağını, üniversiteyi bitiren gençlerin de sağlık güvencesinden yoksun kaldığını söyleyen Kaptaner, uyardı:
“Krizin ardından Türkiye’deki işsiz sayısı çok arttı. Üniversite öğrencilerinin ise yüzde 25’inin işsiz olduğundan bahsediliyor. Bu düzenlemeler Türkiye’nin sosyal yapısına uygun değil. Gençlere iş bulamadığımız gibi, onlara sağlık hizmeti de sunamıyoruz.”
Radikal