Dünya nüfusunun yüzde 53’ü ulusal sosyal koruma sistemlerinden hiçbir gelir güvencesi elde edemiyor.
ILO, "2020-2021 Dünya Sosyal Koruma" raporunu “Daha İyi Geleceği Ararken, Sosyal Koruma Yol Ayrımında” başlığıyla yayınlandı.
Örgütün açıkladığı raporda, küresel salgınla mücadelenin "dengesiz ve yetersiz" seyrettiği vurgulanarak, yüksek ve düşük gelirli ülkeler arasındaki açığın daha da derinleştiği, tüm insanların hak ettiği, çok ihtiyaç duyulan sosyal korumanın sağlanamadığı belirtildi.
Raporda, şu anda 4,1 milyar insanın (dünya nüfusunun yüzde 53’ü) ulusal sosyal koruma sistemlerinden hiçbir gelir güvencesi elde edemediği, dünya nüfusunun yalnız yüzde 47’sinin etkin olarak en az bir sosyal korumadan yararlandığı ortaya konuldu.
Sosyal korumada önemli bölgesel eşitsizliklerin olduğuna yer verilen raporda, dünyada en geniş sosyal güvenlik kapsamına sahip bölge olan Avrupa ve Orta Asya’da insanların yüzde 84’ü en az bir yardım kapsamında bulunurken, Afrika’da bu oranın yüzde 17,4 olduğu ortaya kondu.
- "Düşük gelirli ülkeler GSYH'nin yalnızca yüzde 1,1’ni sosyal korumaya harcıyor"
Raporda, dünyada çocukların büyük çoğunluğunun etkin sosyal korumadan yoksun durumda olduğuna işaret edilerek, dünyada yalnız dört çocuktan birinin sosyal koruma yardımı aldığı ifade edildi.
Sosyal korumaya ilişkin kamu harcamalarının önemli ölçüde değişkenlik gösterdiğine yer verilen raporda, “Ortalama olarak, ülkeler gayrisafi yurtiçi hasılalarının (GYSH) yüzde 12,8’ini sosyal korumaya (sağlık hariç) harcıyorlar. Öte yandan, yüksek gelirli ülkeler GSYH’lerinin yüzde 16,4’sını düşük gelirli ülkeler ise yalnız yüzde 1,1’ni sosyal korumaya harcıyor.” ifadesine yer verildi.
Raporda, finansman açığının (herkese en azından minimum sosyal korumayı sağlamak için gereken ek harcama) Kovid-19 krizi başladığından beri yaklaşık yüzde 30 arttığı belirtilerek, en azından temel sosyal koruma kapsamını güvence altına almak için, düşük gelirli ülkelerin her yıl ek olarak 77,9 milyar dolar, düşük-orta gelirli ülkelerin her yıl ek olarak 362,9 milyar dolar ve üst-orta gelirli ülkelerin her yıl 750,8 milyar dolar daha yatırım yapması gerekeceği vurgulandı.
ILO Genel Direktörü Guy Ryder, konuya ilişkin değerlendirmesinde, sosyal korumada ülkelerin yol ayrımında olduğunu belirterek, “Bu, yeni nesil hak temelli sosyal koruma sistemleri oluşturmak için, küresel salgınla mücadeleyi doğru yönlendirecek önemli bir adımdır. Bu önlemler, gelecek krizlerin insanlara olan etkisini azaltabilir, çalışanlara ve işletmelere ileride çeşitli geçişleri güven ve umutla başarmaları için güvence sağlayabilir. Etkili ve kapsamlı sosyal korumanın yalnız sosyal adalet ve insana yakışır işlerin değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve dayanıklı bir gelecek oluşturmanın da temeli olduğunu bilmeliyiz.” diye konuştu.
Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre sosyal koruma, başta yaşlılık olmak üzere sağlık hizmetleri ve gelir güvencesine erişim, işsizlik, hastalık, maluliyet, iş yerinde yaralanma, çocuklu aileler için doğum veya haneye temel geliri sağlayan kişinin kaybedilmesi hallerini kapsıyor.