"İklim kaynaklı gıda güvensizliğinden en çok, dezavantajlının da dezavantajlısı konumunda olan çocuklar etkileniyor. Ne sağlıklı olabiliyorlar ne okula gidebiliyorlar. Hatta ölüm kalım savaşı veriyorlar. Kazara yaşayıp büyümüşler ise de bu çaresizlik ortamında, ülkelerindeki savaş girdabına dahil oluyorlar"
Bütün Çocuklar Bizim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aytül Yüksel, iklim kriziyle derinleşen gıda güvensizliğinden en çok dezavantajlı ülkelerdeki çocukların etkilendiğini belirterek "Ne sağlıklı olabiliyorlar ne okula gidebiliyorlar. Hatta ölüm kalım savaşı veriyorlar. Kazara yaşayıp büyümüşler ise de bu çaresizlik ortamında, ülkelerindeki savaş girdabına dahil oluyorlar." dedi.
İngiltere kökenli 21 bağımsız hayır kurumunun bir araya gelmesi ile oluşan Oxfam Konfederasyonu ve Save The Children (Çocukları Kurtarın) Fonu tarafından hazırlanan "Tehlikeli Gecikme 2: Eylemsizliğin Bedeli" adlı rapora göre, Etiyopya, Kenya ve Somali'de süren çatışmalar, Kovid-19 pandemisi ve Ukrayna'da devam eden savaşın tırmandırdığı enflasyonist ortam ve piyasa baskılarının yanı sıra iklim değişikliğinin etkileri sonucu ortaya çıkan gıda güvensizliği nedeniyle 181 milyon kişi kriz seviyesinde açlıkla karşı karşıya bulunuyor.
Akut açlık nedeniyle ortalama her 48 saniyede bir kişinin hayatını kaybettiği tahminine yer verilen raporda, iklim krizinin bir yandan ihtiyaçları tırmandırırken, bir yandan da kuraklık gibi aşırı hava olayları ile çatışma ve yerinden etme risklerini artırdığına vurgu yapıldı.
Somali'nin 2011 yılında maruz kaldığı kıtlık nedeniyle çeyrek milyon insanın hayatını kaybettiği ve bunların yarısının 5 yaş altındaki çocuklardan oluştuğu hatırlatılan raporda "Etiyopya, Kenya ve Somali'de kriz seviyesinde açlıkla karşı karşıya olan insanların sayısı geçtiğimiz yıldan bu yana 10 milyondan 23 milyona çıkarak iki katın üzerinde artış gösterdi." ifadelerine yer verildi.
Mevcut eğilimlerin devam etmesi durumunda, 2015'te 400 olan iklim kaynaklı yıllık küresel afet sayısının 2030'a kadar 560'a yükseleceğinin öngörüldüğü raporda "İklim finansmanıyla ileriye dönük eylemler arasında bağlantı kurulması yalnızca 'daha fazla harcama' meselesi değil, aynı zamanda iklim felaketine en fazla katkıda bulunanlar ile en az katkıda bulunanlar arasındaki finansal eşitsizliği azaltmak adına 'daha iyi ve daha adil harcama' meselesidir." değerlendirmesinde bulunuldu.
- "Çocuklar, iklim değişikliği karşısında en dezavantajlı gruplar"
Bütün Çocuklar Bizim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Mühendisi Aytül Yüksel, iklim değişikliğinden etkilenen kırılgan topluluklarda yaşayan çocukların durumunu ve karşı karşıya oldukları riskleri AA muhabirine değerlendirdi.
İklim krizinin en ağır şekilde sosyal, finansal ve çevresel açıdan hazırlıksız olan, ortalama gelirin düşük olduğu, sosyal adaletsizliğin yaygınlaştığı dezavantajlı ülkeleri etkilediğini belirten Yüksel, aşırı kuraklık gibi iklimsel etkilerin gıda krizini tetiklediğini anlattı.
Yüksel, şunları söyledi:
"Eğer ekonomik olarak güçlü bir ülke ise, diğer ülkelerden gıda ithalatı ile sürdürülebilir olmasa da çözümler bulabiliyor. Ancak geliri düşük ülkeler tam bir çaresizlik içinde kalıyor. Dolayısıyla, bundan en çok da dezavantajlının da dezavantajlısı konumunda olan çocuklar etkileniyor. Ne sağlıklı olabiliyorlar ne okula gidebiliyorlar. Hatta ölüm kalım savaşı veriyorlar. Kazara yaşayıp büyümüşler ise de bu çaresizlik ortamında, ülkelerindeki savaş girdabına dahil oluyorlar."
- "Açlığı çözmek için gereken kaynaklar yanı başımızda"
Kuraklık ve gıda krizi nedeniyle ortaya çıkan açlık koşullarına maruz kalan çocukların, eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarını yerine getirmede çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını kaydeden Yüksel, Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının "açlığa son" maddesinin "iklim eylemi" maddesiyle son derece ilintili olduğunu ifade etti.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında bulunan "sağlıklı bireyler", "nitelikli eğitim", "toplumsal cinsiyet eşitliği", "temiz su ve sıhhi koşullar", "barış", "adalet" ve "güçlü kurumlar" gibi ondan fazla maddenin de iklim krizi ile bağlantılı olduğunu işaret eden Yüksel, "Açlıkla ilgili oranlar iyileşmenin olduğunu gösterse de belirlenen 2030 hedefi için hala çok uzakta. Oysa kaynaklar hemen yanı başımızda duruyor." görüşünü paylaştı.
Yüksel, şöyle devam etti:
"Bir yanda büyük gıda israfı, bir yanda aç kalan çocuklar. Sistemsel ve köklü değişimler ile bunu çözmek gerçekten de zor değil. Adaletli bir paylaşım, iklim değişikliğinin sonuçlarını hafifletir ve uyum sürecini hızlandırabilir. Karnı doyan, sağlığına kavuşan çocuk oyuna ve öğrenmeye dönebilir. Okuluna ulaşabilir. Gelişime açık olur ve savaş gibi çıkmaz sokaklara dahil olmayı aklından bile geçirmeyebilir."
- "Afet bölgelerindeki çocuklar eğitim haklarından mahrum kalabiliyor"
İklim değişikliğinin neden olduğu krizlerin, çocukların gelecekleri üzerindeki etkilerine değinen Yüksel, "İklim krizi biz ve bizden önceki yetişkinlerin seçimleri nedeniyle olsa da sonuçlarıyla yüzleşenler çocuklar oluyor." diye konuştu.
Beslenme, barınma, güvenlik gibi temel ihtiyaçları giderilemeyen çocukların öğrenme ve gelişme haklarından mahrum kaldıklarına vurgu yapan Yüksel, geçtiğimiz aylarda Pakistan'da yaşanan sel felaketinin çocukların eğitim haklarını engellediğini hatırlattı.
Yüksel, "Pakistan'da yaşanan sel felaketi nedeniyle ülke genelinde okulların yüzde 40'ı sular altında kaldı. Eğitime ulaşamayan çocuklar nedeniyle, ülke olarak, karşılaştıkları sosyal travmanın sonuçlarıyla mücadele etmek zorunda kalacaklar." diyerek sözlerini tamamladı.