Osman Müftüoğlu / Hürriyet
Biz ilaçsever bir milletiz. Reçetesine en az bir-iki hap veya bir iğne yazmayan doktora kolay kolay “iyi doktor” demeyiz. Ne var ki başımıza gelen sağlık sorunlarının çoğunun ilaçlardan kaynaklandığını da bilmeyiz.
Şu kesin: İlaçlar doğru zamanda, doğru doz ve sürede usulüne uygun kullanıldıklarında bozulmuş bir sağlığı size yeniden kazandırabilir. Bazen hayatınızı bile kurtarabilir. Ama bu bilgi bir başka bilgiyi, ilaçların her birinin iki ucu keskin bıçaklar olduğu en ufak bir hatada ciddi hasarlara yol açabilecekleri gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Özetle biz hekimler için ilaç yazmak, siz hastalar için ilaç kullanmak ciddi kararlardır. İlaçları doğru kullanmak, oluşabilecek yan etki ve zararların erken farkına varmak bilgi, ilgi ve dikkat ister. Aksi takdirde kaş yapayım derken göz çıkarmanız işten bile değildir. Bugünkü konumuz ilaçlar ve kullanımlarına ilişkin bazı detaylar. Buyurun…
GÜNEŞLE DÜŞMAN İLAÇLAR
Bazı ilaçların, hatta bazı doğal desteklerin cildinizin güneşe karşı hassasiyetini arttırabileceği de aklınızda olsun. Mesela sarı kantaron içeren doğal destekler güneşlenme durumunda ciltte lekelenmelere yol açabiliyor. Ayrıca bazı ilaçlar (mesela retinoidler) ciltte fotosensitivite adı verilen bir çeşit güneş hassasiyetine yol açabiliyor. Tetrasiklin ve sülfamit içeren ilaçların, bazı romatizma haplarının, doğum kontrol tabletlerinin de güneşe karşı hassasiyet oluşturabileceği de biliniyor. Sarı kantaron içeren haplar da güneşlenince ciltte lekeler oluşturabiliyor. Eğer tatile çıkıyorsanız ve güneşlenecekseniz ya da herhangi bir nedenle uzun süre güneşte kalmak zorunda iseniz yuttuğunuz ilaçları bu açıdan da değerlendirmenizde fayda var.
GIDA ETKİLEŞİMİ ÖNEMLİ
Bedenimizin ilaçlara verebileceği yanıtları besinler de değiştirebilir. Örneğin bazı tansiyon ve kolesterol ilaçlarını kullananların greyfurt ve greyfurt suyu tüketmemeleri gerekir. Meyve suları ve meyvelerin başka ilaçların emilimini etkilemeleri de mümkün. Bu nedenle prensip olarak meyve yenildikten veya meyve suyu içildikten hemen önce veya sonra ilaç kullanmak tavsiye edilmiyor. İlaçların bunlardan bir saat kadar sonra alınması öneriliyor. Bu ilişkinin başka boyutları da var. Bazı ilaçlar aç karna daha etkili oluyor, yemekle birlikte alındıklarında etkileri azalıyor. Örneğin tiroit hormonları bu tür ilaçlardan. Tam tersi de söz konusu: Aç karna alınınca mideyi yaralayan hatta kanatan ilaçlar da var. Romatizma ilaçlarının çoğu bu gruba giriyor. Çok önemli bir nokta da şu: Prensip olarak hiçbir ilacı alkolle birlikte içmemek lazım. Doğru olanı her ilacı bir bardak dolusu ılık su ile içmek.
REÇETESİZ İLAÇLARA DİKKAT
Reçetesiz satılan ilaçları kullanırken de çok dikkatli olun. Bunların sindirim sistemine, karaciğer ve böbreklere ciddi zararları, çok tehlikeli alerjik reaksiyonları olabiliyor. Kendi aralarında (birbirleriyle) veya reçeteli ilaçlarla etkileşime girerek riskli tepkilere sebep olabilirler. Basit bir soğuk algınlığı ilacını yutarken de, bitkisel desteklerden faydalanırken de, ağrı kesicilerden istifade ederken de dikkatli olun. Örneğin asetaminofen içeren bir ağrı kesici kullanıyorsanız o gün iki kadehten fazla içki içmeyin. Tansiyon hastası iseniz nezle ilaçlarından uzak durun. Gebeyseniz bitkisel hap yutmayın…
HERKESİN TEPKİSİ FARKLI
Her ilaç herkese yaramaz. Ali’nin hayatını kurtaran bir ilaç, Ayşe’de ciddi hatta ölümcül bir alerjik reaksiyona yol açabilir.
Farklı yaş, cins ve kiloda olanlar, farklı sağlık sorunları yaşayanlar, farklı sağlık seviyelerinde bulunanlar da ilaçlara ve ilaçların farklı dozlarına, farklı tepkiler verir. Örneğin çocuklarda ilaç dozajları ayarlanırken yaş ve kilo önemli faktörlerdir. İlaçlar çocuklara hiçbir zaman yetişkinlerle aynı dozda verilmez.
Yaşlılar için de ayrıcalıklar, özel doz ayarlamaları gerekir. Çünkü yaşlanmış karaciğer ve böbrekler ilaçların da vücuttan daha zor atılmaları anlamına gelir. Yaşlı kalpler ve yaşlı beyinler ise ilaçlara daha bir hassastır, daha sert ve beklenmedik tepkiler gösterebilirler. Bazı ilaçlarda ise erkeklerdeki doz kadınlara fazla gelebilir, cinse göre de doz ayarlaması gerekebilir. Ayrıca ilacı kullanacak kişinin böbrek ya da karaciğerinde bir rahatsızlığın olup olmadığını bilmek de mühimdir. Karaciğeri hasarlı, böbreği güçsüz birinde ciddi doz azaltmaları gerekebilir. Kısacası her ilaç “kişiye özel” kararlarla seçilir, dozu, süresi ona göre hesap edilir. Doğrusu budur.
REÇETELER NEDEN OKUNMAZ?
Biz doktorlar reçete yazarken pek özenli davranmaz, okunması zor, kargacık burgacık yazılarla işi geçiştiririz.
Bırakın hastalarımızı, eczacı dostlarımız bile yazdıklarımızı okuyamaz. İtiraf edeyim, aynı hatayı ben de yapıyorum. Oysa ilaçların sadece isimleri değil, dozları, kullanım süreleri ve kullanım şekilleri de önemlidir ve bu bilgilerin reçetelerde net ve açık ifade edilmeleri gerekir.
İlaçların yemeklerden önce mi, sonra mı, günde 1, 2 mi, 3 mü alınacakları, alınırken diğer ilaçlarla etkileşime girip girmeyecekleri, destek için kullanılan doğal ürünlerle (vitaminler, mineraller, bitkisel takviyeler…) birleşip de zarar verip vermeyeceklerinin ve daha pek çok detayın hem doktor hem de eczacılarımız tarafından dikkate alınması ve hastaların bu konularda bilgilendirilmesi önemlidir. Bitmedi! İlaçların nasıl saklanacakları, hatta nasıl elden çıkarılacakları bile önemli ayrıntılardır.
ÖNEMLİ 3 SORU
Daha önce sık sık yazdım, bir daha hatırlatayım: Doktorunuz size ilaç kullanmanız gerektiğini söylediğinde şu üç soruyu ona çekinmeden sormalısınız:
Sorunumu ilaç kullanmadan çözemez miyim?
O ilacı daha düşük dozda kullanmam mümkün mü?
Kullanabileceğim en kısa zaman dilimi hangisi?
İLAÇ KULLANMADAN DOKTORUNUZA SORUN
Bu ilacı kullanmamın sebebi ne?
Bu ilaç hangi sorunumu çözecek? Tansiyonumu mu düşürecek, şekerimi mi dengeleyecek, ağrıma, ateşime mi iyi gelecek?
Nasıl kullanacağım? Aç mı, tok mu, günde kaç defa, hangi saat aralıklarıyla?
Bir dozu atlarsam ne yapmam gerekiyor?
Bu ilacı kullanırken kullanmamam gereken herhangi bir ilaç veya doğal destek var mı?
İlaç kullandığım sürede alkol yasağı var mı?
Uzak durmam gereken herhangi bir yiyecek veya içecek var mı?
Reçetede yazılı ilacı bulamazsam muadilini kullanabilir miyim?
Hangi sorun oluşunca sizi acilen aramam gerekiyor?
HAMİLELER DAHA RİSKLİ
Hamile kalmayı düşünenlerin, hamilelerin ve emziren annelerin ilaç güvenliği konusunda çok ama çok dikkatli olmaları gerekiyor. Bu hem onlar hem de bebekleri için önemli bir güvenlik sorunu. Zira hamile bir kadının kullandığı hemen her ilaç (bitkisel haplar dahil) plasenta yoluyla karnındaki bebeğe de ulaşıyor. Keza ilaçlar onu kullanan annenin sütü yoluyla da bebeğine de taşınabiliyor. Bütün bu bilgilerden hareket ederek hamile adayları, hamileler ve emziren annelerin ilaç kullanmak söz konusu olduğunda bir değil, birkaç kez düşünmelerinde fayda var.