Sağlık sektöründe yaşanan değişim hasta memnuniyetini yüzde 80’e çıkardı. Başarı tabii. De.. bu memnuniyetin hekimlerce de paylaşılması lazımdı; o olmadı. Hekim memnuniyeti yüzde 10! Nasıl memnun olsunlar ki? Bir tarafta “Tam Gün Yasası”, bir tarafta “Performans Uygulaması.” O yetmezmiş gibi bir de “şiddet.” Son senelerde sağlık personeline uygulanan şiddette ciddi artışlar oldu! Reva mı?
Devlet ve hasta yakınları el ele vermiş hekimleri dövüyor gibi bir görüntü çıktı ortaya. Ne kamuya yakışan bir davranış bu, ne hastaya, ne de hasta yakınına!!!
Geçen hafta Antalya’da 11. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi gerçekleşti. 1685 hekimin takip ettiği kongrede kadınların erkeklerden daha fazla yaşamasına rağmen daha fazla hasta olması üzerinde duruldu ve hastalığı önleme ve tedavi yöntemleri tartışıldı.
Az doğurmuş, az emzirmiş ve sigara kullanan kadınlarda rahim ağzı kanserine rastlanma oranı daha yüksek. Dolayısıyla kadınların sigaradan kesinlikle uzak durması gerekiyor. Ve ayrıca iyi beslenmeleri de lazım. Obezite de öyle; kadınların baş düşmanı.
50 yaş üstü kadınların yüzde 2’sine yakını yumurtalık kanserine yakalanıyor. Bu kanserlerin ve meme kanserinin erken teşhis edilmesi halinde tedavisi mümkün.
Kadın hatalıkları bunlarla sınırlı değil tabii. İdrar kaçırma ve rahim sarkması gibi rahatsızlıklar da var. Ki, idrar kaçırma birçok hastalığın nedeni olabiliyor. Buna rağmen kadınların bu rahatsızlıkları hekime anlatmakta zorlanmalarından dolayı tedavileri gerçekleşemiyor. Tedavisi mümkün halbuki.
Kongrede birçok tebliğ sunuldu ve bunlardan 25’i yabancı konuşmacılara aitti. Fakat “hekim problemleri” ve “hekime uygulanan şiddet” bir an dahi gündemden düşmedi.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir “Mutlu doktor yok” diye özetledi meslektaşlarının durumunu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile görüşme taleplerine cevap alamamalarının kendilerini üzdüğünü söyledi.
Sağlık görevlilerine uygulanan şiddete çare bulunması şart oldu. Hakim ve savcılara şiddet uygulayanlara 30 ay hapis cezası verilirken hekime şiddette ceza 10 ay ve o da 5 yıl erteleniyor.
Hasta veya hasta yakınının stres altında olduğu inkâr edilemez bir gerçek ama bu, şiddete dönüşmesini hoş görme anlamına gelmez; gelmemeli. Doktorun da stres altında olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım. Karşılıklı saygı ve anlayış gerekirken şiddet konuşuluyorsa burada bir hata var demektir. O hatayı da devletin bulup düzeltmesi lazım.
TJOD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Eray Çalışkan "Ben tiyatro sanatçısı değilim" diye ifade etti konudan duyduğu rahatsızlığı. Herkese her an gülümsemeyebilirim. Benim de insan olduğumu hatırda tutmak lazım."
Hasta ve hasta yakınlarının mutluluğu elbette ki önemli ama vatandaşa hizmet eden 200 binden fazla hekimin de mutluluğunu göz ardı etmemek lazım.
Televizyonlarda gösterilen bir kamu spotu var görmüşsünüzdür mutlaka. “Bugün 45 hastanız var ve bunlardan 20’si randevulu” diye başlayan ve ilk hastanın Mehmet Bey olduğunu söyleyen bir diyalog. Hatırladınız mı? Bir hastaya normal olarak 20 dakika ayırması lazım hekimin. Ki Bakanlığın verdiği rakama göre 15 saat ediyor bu. Bir hekimin o kadar saat mesai yapması mümkün mü? Reklamdan da anlaşılıyor ki, Bakanlık hekimden hastaya 5 dakika ayırmasını istiyor. Bak ve reçetesini yaz gönder!!!
Metiner Sezer / Türkiye Gazetesi