İHA- Soğuk algınlığı nedeniyle 1995 yılında gittiği Lüleburgaz SSK Hastanesi'nde yapılan yanlış iğne sonucu 2.5 yaşındayken sol kolunu kaybeden Ayşen Başaran'ın ailesinin AİHM'e başvurarak açtığı dava sonuçlandı. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/1madde ile 13. maddesinin ihlali sonucuna vararak Türkiye Cumhuriyeti'ni 18 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Kararın kesinleşmesinin ardından Ayşen Başaran ile babası Hüseyin Başaran ile aileyi AİHM'de temsil eden avukat Cengiz Hortoğlu, basın mensuplarına açıklamada bulundu. Henüz 2.5 yaşında adliye koridorlarıyla tanışan Ayşen'in 16 yaşında genç bir kız olarak kamera karşısına geçerken heyecanlı olduğu gözlendi. Aile adına açıklamayı yapan Avukat Cengiz Hortoğlu, Ayşen'in hayatının yüzde 81'ini bu konuyla ilgili yargılama süreciyle geçirdiğini söyleyerek, "Ayşen 2.5 yaşında adliye koridorlarıyla tanıştı. Yargılama süreci bugün tamamen bitti. Ayşen yanlış damara girilen iğne sonucu sol kolunu kaybetti. Hukuk savaşı başladı. Türkiye'de açılan tazminat davasında 120 milyar kazanılmıştı. Ceza davası vardı. Ceza davası afla birlikte ortadan kalktı" dedi. Hortoğlu, bu süreçte davanın uzun sürmesi nedeniyle AİHM'e başvurduklarını ifade ederek, "5.5 yıllık süreç sonunda bu dava da kazanıldı. Ayşen açısından önemli bir karar. Dava sonucunda aile ve Ayşen için 18 bin euro tazminat ödenmesine karar verildi. 9 bin
Ayşen için, 9 bin anne ve baba için. Mahkeme bu davanın Türkiye'de uzun sürmesi nedeniyle Türkiye'de bir etkili başvuru yerinin olmamasını gerekçe gösterdi" diye konuştu.
Hortoğlu, bu davanın kendisi için çok önemli olduğunu söyleyerek, "AİHM'e gidiş nedenimiz adil yargılanma hakkıydı. Dava 6 yıl 7 ay sürmüştü. Bu davanın uzun sürmesi nedeniyle gittik. Ayşen ve ailesi hak arama savaşı verdi. Elbette bu alınan tazminatlar ne olursa olsun onun kolunu geri getirmeyecek. Ayşen hak aramanın sembolü oldu. Mağdur insanlar için bu dava örnek olacak. Ayşenin verdiği mücadeleyi örnek alan binlerce insan kendi haklarını aradılar. Bu davanın en önemli yanı örnek bir dava olması.
2.5 yaşında başlayan ve 14 yıl süren bir hukuk sürecinin bugün son noktaya koyduk. 14 yıl sonra yeni bir dava kazanılarak hukuk ve hak arama özgürlüğü açısından önemli bir kazanım oldu" açıklamasında bulundu.
Ayşen Başaran ise " Liseden sonra kolumun olmaması zor gelmeye başladı. Beni mahkeme süreci yüzünden herkes tanıyor. Kolumun protez olduğunu çevremdekiler bana belli etmiyorlar. Normal bir insanmışım gibi, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. Çevremdekiler öyle davranınca ben de rahat davranabiliyorum, alıştım. Şimdi 'kol nakli veya miyoelektronik kol ister misin?' diyorlar. Kim istemez ki. Ben de istiyorum. Lise 3. sınıftayım. İleride psikoloji okumak istiyorum, özellikle çocuk psikolojisi. Çocuklarla oynamayı uğraşmayı seviyorum" dedi.
Baba Hüseyin Başaran de, zorlu ve uzun bir süreç geçirdiklerini belirterek, "Eşim psikolojik tedavi gördü. Ben de sorunlar yaşadım. Şimdi kol nakli veya elektronik protez istiyoruz ama bunların ikisi de şu anda kanuni açıdan mümkün değil. Kol nakli Türkiye'de olmuyor. Ama elektronik kol içinde iki kolun olmaması gerekiyormuş. Şimdi onun için de dava açmak gerekiyormuş. Bunun hazırlığı içindeyiz" diye konuştu.