Hastane müdürünün ölümünde 'mobbing' iddiası
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hastaneler başmüdürü olan 49 yaşındaki İsmail Yılmaz'ın, hastanenin Bolu Kamu Hastaneleri Birliği'ne bağlanmasının ardından İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevlendirildiğini, kadrosunun 'müdür' olmasına rağmen herhangi bir görev verilmeyerek mobbing uyguladığını, yorulan kalbine yenik düşerek öldüğünü açıkladı.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Hastaneler Başmüdürü olan İsmail Yılmaz, geçtiğimiz yıl yaz aylarında hastanenin Kamu Hastaneleri Birliği'ne bağlanmasının ardından İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevlendirildi. İsmail Yılmaz'ın kadrosunun 'müdür' olmasına rağmen herhangi bir görev verilmedi. Geçtiğimiz pazar günü Kartalkaya yolunda bulunan terk edilmiş bir mandıranın bahçesinde bulunan başıboş köpekleri besleyen İsmail Yılmaz kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Dün Ankara'da toprağa verilen İsmail Yılmaz'ın ölümü ile ilgili bugün Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası tarafından basın açıklamasında yapıldı. İsmail Yılmaz'ın eşi Emel Yılmaz, kızı Ceren Yılmaz, İsmail Yılmaz'ın kardeşi Aydın Yılmaz, Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde görevli akademisyenler ile üniversite çalışanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Bankalar Meydanı'nda toplandı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Mali Sekreteri Gazi Büyüktaş, İsmail Yılmaz'a görev verilmeyerek mobbing uygulandığını belirterek, "Genç yaşta aramızdan ayrılan arkadaşımız hayat dolu olması ve sevecenliği ile akıllarımızda yer etti. Daha önce herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan İsmail Yılmaz'ı ölüme iten sebep neydi? İsmail Yılmaz geldiği günden itibaren personeli ile iyi ilişkiler içinde olmuştur. Başhekim, dekan ve rektör bu durumu sindirememiş olmalılar ki, önce başhekim kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi, ardından döner sermaye komisyonundan alındı. Sonrasında bir oda ve masadan ibaret bir başmüdür haline getirildi, ama baskıların ardı arkası kesilmedi. Başmüdürün yapması gereken görevler kendinden sonraki müdür ve müdür yardımcılarına verildi. Kendisine yapılan bu uygulamayı rektörlük makamına iletmek istese de ya randevu verilmedi ya da kendisiyle görüşmek istenmediği söylendi. Kamu Hastaneler Birliği'nin kurulmasının ardından rektörlük makamı ve hastane yönetimi tüm memur ve idarecilerine yer ayarlamışken, her nedense yine başmüdür unutulmuştu. Ta ki Kamu Hastaneler Birliği'nden birinin gelip İsmail Yılmaz'a 'Biz bu hastaneyi devraldık. Bizim başmüdürlük diye bir kadromuz yok. O yüzden senin bu odayı boşaltman gerekiyor' demesiyle rektörlük, başmüdürlük ile hiçbir bağlantısı olmayan fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesinde bir oda ve masa vermiştir. Yetkileri daha önceden zaten elinden alınan Başmüdür İsmail Yılmaz tamamen yetkisiz, etkisiz, yalnızlaştırılmış hale getirilmiştir" dedi.
Gazi Büyüktaş, İsmail Yılmaz'ın döner sermaye ve taşeron işçilerin sıkıntılarını gündeme getirmesi nedeniyle görevlerden alındığını iddia ederek, "Başmüdür İsmail Yılmaz komisyon ve görevlerden niye alınmıştır? Döner sermaye komisyonunda kendisinin de içinde bulunduğu yöneticilerin döner sermaye katkı paylarını çok yüksek olduğunu bunun adaletli biçimde dağıtılması gerektiğini ve tüm çalışanların da döner sermaye paylarının tavandan verilmesi gerektiğini savunduğu ve her yerde dile getirdiği için mi? Taşeron da çalışan emekçilerin maaşları yatırılmıyor ya da geç ödeniyordu. Başmüdür İsmail Yılmaz şirket hakkında tutanak tuttuğu için aynı gün bu komisyondan da alınıyor ve uzaklaştırılıyor. ve daha sayamadığımız fakat belgelerde kanıtlayabileceğimiz buna benzer nice olay. Bu yapılanlar mobbing değil de nedir? İş barışının bu denli eksik ve kadrolaşmanın açıkça ortada olduğu bu süreç sonrasında İsmail Yılmaz yapılanlara daha fazla dayanamamış ve geçirdiği kalp krizi sonrası hayata veda etmiştir" diye konuştu.
Gazi Büyüktaş, sözlerini şöyle tamamladı:
İsmail Yılmaz'a karşı uygulanan bu politika kişisel bir mesele değildir. Üniversite yönetimi gerek akademisyenlere, gerekse sağlık çalışanlarına mevcut politikalara biat etmediği ve kadrolaşma karşıtı bir tutum sergiledikleri için zaman zaman baskı mekanizmasını harekete geçirmiştir. Uygulanan mobbing ülkemizde ve işkolumuzda öyle yaygın ve emekçiler öylesine baskı altında ki, sesini çıkaramıyorlar. Tehdit edilip yerleri değiştiriliyor. Sistematik baskı, küçümseme, değersizleştirme ve yalnızlaştırılarak sağlık emekçileri sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu baskılara karşı dik duran bedenen yorulan arkadaşımız kalbine yenik düşmüş ve aramızdan sonsuzluğa göç etmiştir."
Basın açıklamasının ardından Emel Yılmaz ile kızı Ceren Yılmaz baş sağlığında bulunanlarla kucaklaşarak ağladılar.