• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Ankara 12 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Bursa 9 °C
  • Antalya 16 °C
  • İzmir 15 °C

Hamileyken kahve içmeyin!

Hamileyken kahve içmeyin!
Çay, kahve içmek ülkemizde pek çok kişi için büyük bir keyif; kimileri içinse vazgeçilmez bir alışkanlık. Zinde kalmak enerjiyi yüksek tutmak,..

Çay, kahve içmek ülkemizde pek çok kişi için büyük bir keyif; kimileri içinse vazgeçilmez bir alışkanlık. Zinde kalmak, enerjiyi yüksek tutmak ya da sadece hoş bir sohbete eşlik etmek için hemen her gün içtiğimiz kahve ve çayın, içerdiği kafein nedeniyle bir o kadar ciddi zararları olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Özellikle gebelik sürecinde alınan aşırı kafeinin, bebeğinizin sağlığı açısından geri dönülmesi imkânsız sonuçlar doğurabileceğini hiç düşündünüz mü? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sedat Kadanalı; kafeinin, gebelik sürecine olumsuz etkileri ve bu olumsuz etkileri ortadan kaldıracak önlemler konusunda bilgi verdi.

Kafein bebeğe geçiyor
Kafein, doğada en az 63 bitkinin tohumlarında ve yapraklarında bulunan bir maddedir. Neredeyse hemen her gün çay, kahve, kola gibi içeceklerle herkesin tükettiği bir maddedir. Gebelik dönemlerinde de anne adayları tarafından kafein tüketimi, bilerek veya bilmeyerek içecekler, yiyecekler aracılığıyla alınmaktadır. Kafein içeceklerle alındığında hızla vücuda geçmekte ve plasenta aracılığı ile bebeğe gitmektedir. Vücuda 200 mg kafein alındığında bebeğe kan gönderen plasentanın içindeki akım % 25 azalmakta ve kafein de bebeğe geçmektedir. Anne adaylarının göz ardı etmemesi gereken tehlike de burada başlamaktadır. Anne adayının sahip olduğu kafein yıkımını sağlayan metabolizma, bebek ve plasentasında bulunmamaktadır. Bu yüzden de yıkımı sağlanamayan kafein, bebekte daha yüksek düzeylerde bulunabilmektedir. Annenin metabolik özellikleri; bebeğe geçen kafein miktarını etkilemektedir, kafein metabolizması genetik ve çevresel faktörlerden(nikotin gibi) etkilenerek bireysel farklılıklar gösterebilmektedir. Kafeini hızlı bir şekilde metabolize ederek yıkan bir anne adayı ile geç metabolize eden bir anne adayı, aynı miktarda kafeini alsalar dahi, bebeklerine geçen kafein miktarı farklı olmaktadır.

Kafeinin her miligramı bebeğinizin kilosundan çalar
Uzun süre kafein alan anne adaylarının bebeklerinde, gelişme geriliği görüldüğü bilinmektedir. Alınan kafein miktarının, bebek gelişimini nasıl bir şekilde etkilediği ise cevaplanması zor bir sorudur. Annenin; bireysel, metabolik, çevresel ve genetik faktörlerinin değişken olması net bir cevap vermeyi zorlaştıran etkenlerdir.

Konu ile ilgili olarak yayınlanan bilimsel bir çalışmanın sonuçlarına göre; günde 200 mg kafein alındığında bebek kilosundaki azalma 60-70 gr olmaktadır. Aynı araştırmada gebelik öncesi günde 300 mg kafein alan; ancak gebelik sürecinde bu miktarı günde 50 mg a düşüren anne adayları ile kafein miktarı alımını 300 mg de devam ettiren anne adaylarının bebeklerinin de ağırlıkları karşılaştırılmıştır. Kafein alımını azaltmayan anne adaylarının bebeklerinin ağırlıklarında 160 gr. azalma saptanmıştır. Öne çıkan başka bir veri de kafein alımı arttıkça orantısal olarak bebekteki gelişme geriliğinin de artmasıdır; yani her mg kafein, bebek gelişimine olumsuz yönde etkili olmaktadır.

Bebeğin sağlıklı gelişiminin iki düşmanı: Alkol ve kafein
Kafein alımı alkol alımına benzer şekilde bebekte gelişme geriliği yapmaktadır; hatta her ikisinin birlikte alınması bu olumsuz etkiyi kat kat artırmaktadır. Vücuttaki nikotin miktarı da bu süreçte, kafeinin bebek üzerindeki olumsuz etkilerini de adeta şiddetlendirmektedir. (Nikotin miktarı sigara içimi ile direkt ilgili olduğu bilinmektedir.) Toplumumuzda da sigara ile çay ve kahvenin sıklıkla birlikte tüketildiği düşünülürse; bu konu gebelik planlayan anne adaylarının dikkat etmesi gereken bir noktadır; çünkü bebeklerinin gelişimini etkileyecek olan bir riskle karşı karşıya kalabilirler.

Demir emilimini de bozuyor
Gebelikte bilindiği üzere demir ihtiyacı artmaktadır. Kafeinin olumsuz etkilerinden biri de burada ortaya çıkmaktadır; çünkü gebelikte demir emilimini %40’lara varan ölçülerde bozmaktadır. Kısacası bir anne adayının; demir ihtiyacını sağlamak amacıyla aldığı demir içeren gıda ve ilaçların sağlayacağı fayda, tüketilen kafein nedeniyle engellenmektedir.

Çay, çikolata ve asitli içeceklerin bilinmeyen yüzü
Kafein alımını sağlayan tek suçlu sanıldığının aksine kahve değildir. Günlük olarak alınan kafeinin ancak %20-40’ını kahve sağlamaktadır. Özelikle ülkemizde, bu konuda masum gibi görünen suçluların başında çay gelmektedir. Çayı; 60 gramında 10-50 mg kafein yer alan çikolata, kola gibi kafeinli meşrubatlar takip etmektedir.

Yeşil çay da masum değil
Günlük olarak tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerin kafein içeriğine bakmak en iyi yol olarak gözükmektedir. Bu yol ummadığımız içecek ve yiyeceklerde kafein miktarlarını da öğrenmemizi sağlamaktadır. Örneğin; “siyah çayda kafein var; yerine yeşil çay içeyim” diyen çoğu kişi yeşil çayın da azımsanmayacak oranda kafein içerdiğini bilmemektedir. Bu açıdan bakıldığında her anne adayı kendi yeme içme alışkanlığını gözden geçirerek almakta olduğu günlük kafein miktarının farkına varmalıdır. Anne adayı, gebe kalmayı düşündüğü zaman kafeini mümkünse diyetinden kaldırmalı ya da en azından yarıya düşürmelidir. İngiltere ve Amerika’da kadınların hamilelik planladıklarında ve hamileliklerinde günlük kafein alımını 300 mg altında tutmaları önerilmektedir.

Sonuç olarak kafein; gebelik sürecinde bebekte gelişme geriliği yapan ve tüketim miktarının artırılmasıyla da bebekte görülen olumsuz etkiyi de pekiştiren bir maddedir. Gebelik öncesi ve sırasında kafeini, diyetinizde bulunan hangi yiyecek ve içeceklerle aldığınızın farkına vararak; kafeini mümkün olduğunca en düşük miktarda tüketmek ve gebelikte bu alışkanlıklarınız üzerinde düzenlemeler yapmanız bebeğinizin gelişimi üzerinde olumlu etki yaratacaktır.



Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 3842 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Ağrısız Doğum Nedir?05 Kasım 2020 Perşembe 17:55
  • Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi05 Kasım 2020 Perşembe 17:49
  • Çin Takvimiyle Bebeğin Cinsiyeti Anlaşılır mı?19 Eylül 2020 Cumartesi 13:55
  • Kıbrıs Tüp Bebek Çalışmaları Neden Popüler?10 Eylül 2020 Perşembe 14:32
  • Kürtaj Hakkında En Çok Merak Edilen Konular14 Mayıs 2020 Perşembe 10:44
  • Mikro TESE ameliyatı13 Mayıs 2020 Çarşamba 12:55
  • Kıbrıs Tüp Bebek Tedavisinde Başarı Oranları30 Mart 2020 Pazartesi 13:25
  • Gebelikte Korona Virüsü (COVID19)29 Mart 2020 Pazar 22:03
  • Ertesi Gün Hapı Nedir?22 Şubat 2020 Cumartesi 08:53
  • Gebelik diyabetinin anne karnındaki bebeğe 4 olumsuz etkisi31 Ocak 2020 Cuma 09:26
  • EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim