• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Ankara 14 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Bursa 8 °C
  • Antalya 15 °C
  • İzmir 19 °C

Günde 6 gramı geçen tuz tüketimi hipertansiyon kaynaklı böbrek yetmezliği yapıyor

Günde 6 gramı geçen tuz tüketimi hipertansiyon kaynaklı böbrek yetmezliği yapıyor
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk:  "(Böbrek yetmezliği) Birincil neden şeker, yüzde 30-35 civarında. İkincil yüksek tansiyon, tuz tarafından tetikleniyor, o da yüzde 20'lerde. 300 hasta içerisinde 60 hastamızda hipertansiyon var"

Hipertansiyon kaynaklı böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren 69 yaşındaki Kemal Gül:  "Yemeğin tadına bakmadan tuz dökerdim. Normalde 6 gram tüketilmesi gerekiyorsa ben en az 4 katını kullanıyordum"

Türkiye'de diyaliz tedavisi gören hastaların yaklaşık yüzde 20'sinin hipertansiyon nedeniyle böbrek yetmezliği yaşadığını belirten uzmanlar, yüksek tansiyonun kontrol edilebilmesi ve böbreklere zararının önlenebilmesi için tuz tüketiminin günlük 6 gramı, yani dolu bir çay kaşığını geçmemesi uyarısında bulundu.

Aşırı tuz tüketiminin neden olduğu hastalıkların başında halk arasında "yüksek tansiyon" olarak bilinen hipertansiyon geliyor. Bu hastalık, tedaviyle kontrol altına alınamadığında böbrek yetmezliğiyle sonuçlanabiliyor.

Türkiye'de kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri arasında şeker hastalığından sonra hipertansiyon ikinci sırada yer alıyor. Diyalize giren hastaların yaklaşık yüzde 20'si yüksek tansiyon nedeniyle böbreğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Uzmanlar, hipertansiyonun kontrol altında tutularak böbreklerde hasar yaratmaması için günlük tuz tüketiminin 6 gramı geçmemesi gerektiği konusunda uyarıyor.

Türkiye'de kişi başı günlük tuz tüketimi önerilenin 2 katı

"17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü" kapsamında, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, yüksek tansiyonun yarattığı basınçla elastikiyeti bozulan damarlardaki daralmanın, kan akışını azalttığını, kalp ve böbrek başta olmak üzere birçok organın yeterli miktarda beslenememesiyle organ yetmezliklerinin başladığını anlattı.

Yüksek tansiyonun en önemli nedeninin tuz olduğuna işaret eden Erk, şöyle konuştu:

"Bu konudaki en önemli kriter Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) ne dediği. DSÖ diyor ki 6 gram, yani bir çay kaşığının ful dolusu. Ama gelin görün ki bizim insanımız 10 sene evvel bunun 3 mislini, 18 gram kullanıyordu. Bu 12-13 gramlara indirilebildi ama hala iki misli. İyi bir başarı sağladık, ama 12'den 6'ya inmemiz lazım. Onun için tuz tüketimini azaltmalıyız. Her türlü ambalajlı, endüstriyelleştirilmiş üründe ne yazık ki raf ömrünü arttırmak için tuz var. Mümkün olduğu kadar eskiye dönelim, doğal beslenelim. Özellikle ambalajlanmış bu tür gıda ürünlerini tüketmeyelim."

Yüzde 5 mineral tuz içeren kaya tuzu tüketilmeli

Kronik böbrek yetmezliğinin nedenlerine değinen Erk, "Birincil neden şeker, yüzde 30-35 civarında. İkincil yüksek tansiyon, tuz tarafından tetikleniyor, o da yüzde 20'lerde. 300 hasta içerisinde 60 hastamızda hipertansiyon var." bilgisini verdi.

İçerisinde yüzde 5 oranında mineral tuz içeren ve saflık derecesi iyi olan kaya tuzu tüketilmesini öneren Erk, "Ancak içinde iyot olmalı, iyot yoksa normal sofra tuzuyla yarı yarıya karıştırıp iyotu da temin etmek lazım. Çünkü iyot eksikliği guatr hastalıklarına yol açıyor." bilgisini verdi.

Erk, salatalık, domates, erik gibi sebze ve meyveleri tuzlayarak yeme alışkanlığından vazgeçilmesi, ayrıca fazla tuz içeren kavrulmuş kuruyemişlerin tüketilmemesi uyarısında bulundu.

"Sebebi bilinmeyen hipertansiyon kanserden daha önemli bir sorun"

Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Diyaliz Merkezi Sorumlusu İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin de hipertansiyonun, damarların gerilme-gevşeme yeteneğini kaybetmesiyle ortaya çıktığını belirterek, sebebi bilinmeyen "esansiyel hipertansiyon"un ise Türkiye'de ve dünyada kanserden daha önemli bir sorun olduğunu kaydetti.

Bunun çok yaygın görüldüğünü vurgulayan Görçin, "Bir sebepten dolayı hastaların damarları sertleşmeye, tansiyon yükselmeye başlıyor. Halk arasında gene yanlış bir tabir, 'Tansiyonum psikolojik, sinirsel.' Böyle bir tansiyon yoktur. Eğer sizin yüksek tansiyona meyilli bir yapınız varsa sinirlenmeseniz de yükselir. Tansiyonun sinirle ilgisi yoktur." ifadelerini kullandı.

Görçin, diyalizin, hastanın böbreğine zarar gelmesini engellediği gibi yüksek tansiyona bağlı vücuda gelecek zararları da nispeten önlediğini dile getirdi.

Tansiyon ilacını düzenli kullanma önerisi

Bilal Görçin, hipertansiyonun hayati organları bozduğuna ve tansiyon tedavisindeki asıl amaçlarının organları korumak olduğuna dikkati çekerek, şu önerilerde bulundu:

"Bu nedenle tansiyonun normal, iyi gitmesi lazım. İyi tansiyon dediğimiz tansiyon 14-9'u yani 140'a 90 milimetre basıncı geçmeyecek. Bunun ne kadar altında olursa o kadar iyi. Düşük tansiyon diye bir sınırımız yoktur. Bir insanın tansiyonu ne kadar bu sınırlar içerisinde giderse isterse 50 yıl hipertansiyonla yaşasın, ne kalbi ne böbreği bozulur. Bunun için de mutlaka düzenli doktor kontrolüne gidilmeli. Bu sırada doktorun vereceği tansiyon ilaçlarının mutlaka düzenli kullanılması lazım. En büyük hata 'Bir ay tansiyonumu ölçtüm, normaldi ilacı bıraktım.' Olmaz, tansiyon ilacı içeceğiz. 24 saat kanımızda kalacak ve bu süreçte hayati organlar dediğimiz kalp, böbrek, göz, beyin rahat çalışacak. Anlık tansiyona bakmayacağız. Tansiyon ilaçlarının çok büyük kısmı artık 24 saat etkin ilaçlar. Günde bir tane almanız yeterli. Hiç kimse diyete veya spora güvenmesin, ilacını alsın."

Görçin, böbrek yetmezliği gelişen hipertansiyon hastalarının hiç tuz kullanmaması gerektiğini, organlarında hasar oluşmayan hastaların ise tuzu azaltmasının yeterli olacağını söyledi.

30 yıldır hipertansiyon hastası

Hipertansiyon kaynaklı böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren 69 yaşındaki Kemal Gül, hipertansiyonla yaklaşık 30 yıldır mücadele ettiğini, hastalığın hem genetik hem de aşırı tuz tüketiminden kaynaklandığını söyledi.

Gül, "Yemeğin tadına bakmadan tuz dökerdim. Normalde 6 gram tüketilmesi gerekiyorsa ben en az 4 katını kullanıyordum." dedi.

Haftada 3 gün diyalize girdiğini belirten Gül, "Fiziksel olarak çok bir etki olmuyor. Yürüyüşümü, günlük yaşantımı devam ettiriyorum. Haftada 18 saati burada geçiriyorum, sıkılıyorum, strese giriyorum. Buraya geldiğim zaman tansiyonum yükseliyor ki normalde diyaliz hastalarından su çekildiği için tansiyonun düşmesi lazım ama burada stres yapıyorum." diye konuştu.

Gül, yaklaşık 1,5 yıldır diyaliz aldığını aktararak, vatandaşlara "Çok dikkat etsinler, tuzu az kullansınlar. Testi kırıldıktan sonra bir daha dikiş tutmuyor. Bir de şekere dikkat etsinler. Hastaların ciddi bir kısmı şeker ve tuz kullanımından burada bulunuyor." uyarısında bulundu.

Diyaliz hastalarından emekli öğretmen 78 yaşındaki Mehmet İhsan Günver, 8 yıldır böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz aldığını, hastalığın anne ve babasında da olduğunu kaydetti.

Tuz tüketiminin normalin üzerinde olduğunu belirten Günver, "Yemeklere mutlaka atardım. Şimdi düzelttim. Bunun pişmanlığını yaşıyorum. Haftanın 3 günü diyalize geliyorum. Yaşam kalitemi çok etkiliyor. Zamanımı tamamen öldürüyor. Olmasa daha iyi ama..." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 1113 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim