Glokomun sinsi bir hastalık olduğunu belirten Göz Sağlığı Uzmanı Opr. Dr. Sibel Malazgirt, "Glokomda görme kaybı hafif bir bulanıklık ile tam körlük arasında değişebilir. Yükselen göz içi basıncı, beynin uzantısı olan göz sinirinde hücre ölümüne sebep olur. Oluşan bu görme bozukluğunun tekrar düzelmesi mümkün değildir. Bu yüzden erken teşhis çok önemlidir" dedi.
Dünyada en çok körlük yapan göz hastalıklarından biri olan glokomun göz içi basıncının yükselmesi olduğunu söyleyen Liv Hospital Samsun Göz Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği'nden Opr. Dr. Sibel Malazgirt, hastalığın toplumda görülme sıklığının 40 yaş üzerinde yüzde 2-2,5 olduğunu belirtti. Opr. Dr. Malazgirt, 12 Mart Dünya Glokom Günü dolayısıyla önemli uyarılarda bulundu.
"Glokom oluştuğunda görme yavaş yavaş azalır"
Hastalığın nedenlerinden bahseden Opr. Dr. Malazgirt, "Gözlerimiz, kafatası kemiklerindeki göz kemik yuvalarında, yağ dokusu ile destekli, yumuşak pinpon topu şeklinde olup; içlerinde üretilen sıvı akımı ile belli bir basınç oluşturularak şeklini koruyan, çevresine yapışmış kaslarla hareket eden ve anatomik olarak arka kutuplarına bileşik olan ve beynin uzantısı olan sinirler yoluyla (optik sinir) işlev gören organlarımızdır. Göz dokularının beslenmesi için göz küresinin içerisinde sürekli bir sıvı üretimi ve boşaltımı olur. Bu üretim ve boşaltım normal sağlıklı basıncı sağlar ki; bu sağlıklı basınca "göz tansiyonu" denir. Gözün anatomik küresel yapısı bu tansiyon ile normal kalır. Göz içindeki sıvı üretimi artar ve dışa akımı azalırsa, gözün tansiyonu yani içindeki basınç artar. Göz tansiyonunun artmasına "Glokom" denir. Göz tansiyonu yükselip glokom oluştuğunda, gözün görmesini sağlayan göz sinirinin beslenmesi bozulur ve görme yavaş yavaş çevreden ortaya doğru azalmaya başlar" açıklamasında bulundu.
"Erken teşhis çok önemli"
Glokomun en önemli özelliğinin görme bozulması ya da azalmasının hasta tarafından fark edilmemesi olduğuna dikkat çeken Opr. Dr. Malazgirt, "Glokom sinsi bir hastalıktır. Görme kaybı hafif bir bulanıklık ile tam körlük arasında değişebilir. Yükselen göz içi basıncı, beynin uzantısı olan göz sinirinde hücre ölümüne sebep olur. Oluşan bu görme bozukluğunun tekrar düzelmesi mümkün değildir. Bu yüzden erken teşhis çok önemlidir. Normal sınırlarda göz tansiyonu değerleri genellikle 9-21 mmHg düzeyindedir. Toplumda görülme sıklığı 40 yaş üzerinde yüzde 2-2,5'tir. Glokom dünyada en çok körlük yapan göz hastalıklarından biridir" diye konuştu.
"Yakın görmede ve karanlıkta sorun yaşıyorsanız dikkat"
Glokomun risk faktörlerine ve belirtilerine değinen Opr. Dr. Malazgirt, "Her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Bununla birlikte bazı faktörler bu riski artırabilir. Bu risk faktörleri ileri yaş, genetik (ailede glokom öyküsü), diyabet, migren, kortizonlu ilaçlar, sigara, arterioskleroz, kansızlık ve miyopidir. Glokomda görme hastalığın son evrelerine kadar normal kalabilir, hiçbir bulgu vermeyebilir. Belirtiler ise baş ağrısı, yakın görme sorunları, karanlık adaptasyon bozukluklarıdır. Hastalığın ortaya çıkartılması, normal rutin bir göz muayenesi ile olur. Teşhisin önemli ölçüde görme kaybı oluşmadan koyulması gerekir" ifadelerini kullandı.
"Tedavide üç yöntem kullanılıyor"
Opr. Dr. Malazgirt, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında ise şu bilgileri paylaştı:
"Göz tansiyonu ölçümü, göz muayenesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kornea kalınlığı ölçümü, göz sinir başı muayenesi (Oftalmoskop) OCT / Optik Koherens Tomografi, RNFL görme alanı tanı yöntemleridir. Hastalığın tedavisi ise tıbbi (ilaç) tedavisi; göz damlaları, lazer tedavisi, cerrahi tedavi olarak üç şekilde hastaya tedavi uygulanabilmektedir. Glokom tedavisindeki amaç hastalığın ilerlemesini durdurmaktır."