Allianz CEO’su George D. Sartorel, Allianz’ın 17,2’lik pazar payıyla sağlık sigortalarında 2009 ilk çeyreğinde sektör birincisi olduğunu hatırlatarak, aynı dönemde özel sağlık sigortası kampanyasına başladıklarını ve adet açısından bir büyüme yakaladıklarını belirtti.
Ekonomik durgunluk nedeniyle düşük seyreden prim üretiminin, bireysel poliçelerde düşük teminatlı daha uygun planların tercih edilmesine neden olduğunu dile getiren Sartorel, “Yine de özel hastanelerin kamu hastanelerine kıyasla sahip olduğu hizmet kalitesi ve hızı değerlendirildiğinde özel sağlık sigortası, ek güvence olarak tercih edilmeye devam ediliyor. Nitelikli sağlık hizmetine ulaşmanın en ekonomik yolu özel sağlık poliçeleri satın almak olduğundan, sağlık sigortalarının ülkemizdeki büyüme potansiyelinin yüksek olduğuna inanıyoruz” dedi.
‘FİYAT REKABETİ SEKTÖRE ZARAR VERİYOR’
Allianz olarak risk değerlendirmesine büyük önem verdiklerini ve toplanan primleri en doğru şekilde yönetmeye çalıştıklarını ifade eden Sartorel, “Çizgimiz, doğru kişiye doğru riski ödemek, nitelikli hizmet anlayışı ile müşteri memnuniyetini artırmak ve sektörde müşterilerin ilk tercih ettiği şirket olmaktır. Aracı olduğumuz sağlık hizmeti sunumunun kalitesine de çok dikkat ediyoruz. Sigortalılarımızın en iyi koşullarda en iyi tedavileri almasını sağlıyoruz. Sağlık sigortacılığının güvenilir ve uzun soluklu olarak sürdürülebilir olmasının önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Büyüyen sağlık sigortacılığı ile birlikte özel sağlık kurumlarının da her geçen gün büyüdüğünün bilindiğini kaydeden Sartorel, bu nedenle her iki sektörün de gelişmesinin, çözüme yönelik birliktelikler sağlamasıyla mümkün olacağını söyledi.
Grup poliçelerinde prim ekonomisi sağlamaya yönelik değişikliklerin, büyümenin hızını ciddi şekilde etkilemeye devam ettiğine dikkat çeken Sartorel, fiyat odaklı rekabetin her branşta olduğu gibi yine sektörün kendisine zarar verdiğini ve sürdürülemez bir küçülme ile sonuçlandığını ifade etti. Buna ek olarak A grubu hastanelerin maliyetlerinin artmasıyla tazminatların da ciddi oranda etkilenmeye başladığını belirten Sartorel, “Maliyetleri optimum düzeye getirmek ve özel sağlık sigortacılığını yaygınlaştırmak için özel sağlık kurumlarıyla ortak çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyoruz. Akredite hastaneler ve özel sağlık sigortası satan şirketlerin bu konuya yeni açılımlar getirebilmek için yürüttükleri ortak çalışmaların içinde yer alıyoruz. Ayrıca hem B grubu kurumları kullanan sigortalılarımızın prim artışlarından etkilenmemeleri için hem de İstanbul dışı, orta/düşük ekonomik gelir grubu gibi farklı segmentlere ulaşabilmek için network seçimli ürünleri sunmaya başladık” şeklinde konuştu.
‘TAMAMLAYICI ÜRÜN SEKTÖRÜ RAHATLATIR’
Mevcut sorunların çözümü için primlerin düşmesi ve daha fazla hastalığın sigorta kapsamına alınabilmesi gerektiğini düşündüklerini belirten Sartorel, özel sağlık kurumlarının maliyetlerini daha iyi yönetmesi ve kârlılık hedeflerini gözden geçirmesinin de prim fiyatlarındaki yükselişin önüne geçmek için önemli bir etken olduğuna dikkat çekti. Sartorel konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son birkaç yıldır devlet, ayakta tedaviler için paket uygulaması yapıyor. Sigorta şirketleri olarak biz de sağlık kurumlarıyla riski paylaşabileceğimiz sözleşmelere geçersek yeni açılımlar elde edebiliriz. SGK uygulamaları, ülkemizdeki sağlık giderlerinde özel sağlık kurumlarının payını arttırdı. SGK’lı bireyler, her yıl daha çok özel sağlık kurumu kullanmaya başladılar ve cepten ödeme miktarları yükseldi. Bu değişimin sonucunda ‘tamamlayıcı ürün’ ihtiyacı doğdu. Tabii bunun hayata geçmesi için gerekli yasal düzenlemenin sonlandırılması gerekiyor. Yasal düzenlemeler tamamlandıktan ve sektör stabil hale geldikten sonra biz de kısa sürede tamamlayıcı ürünü devreye sokmayı hedefliyoruz. ‘Tamamlayıcı ürün’ uygulamasının her iki sektörü de rahatlatacağına inanıyoruz.”
Sigortacı Gazetesi