Sağlıklı beslenme ve sigara içmeyi bırakmak, reflü hastalarının şikayetlerini yüzde 10 oranında azaltıyor. Genç hastalar için en iyi çözümün ameliyat olduğunu belirten uzmanlar, "Yaşam kaliteleri yükseliyor" diyor
Reflü hastalığının yaygınlaşmaya başladığı ilk yıllarda, ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastalar, ameliyat ediliyordu ama artık bu değişti! Genç hastalara ise ömür boyu ilaç tedavisi yerine, her zaman kalıcı bir tedavi olduğu için cerrahi seçenekler öneriliyor. Reflü tedavisinde ameliyat yöntemleri yüzde 98 oranında başarı sağlıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu ve Prof. Dr. Turgut İpek; reflü tanısı koyma ve tedavi süreciyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
ENDOSKOPİ YAPILMALIDIR
Reflü tanısı nasıl konuyor?
Tanı yöntemleri olarak, öncelikle hastanın hikayesi önemlidir. Daha sonra endoskopi uygulanarak, hastalığın derecelendirilmesi ve takibi yapılır. Bu incelemelerin haricinde baryumlu grafi, manometri, pHmeter (asit ölçümü) ve sintigrafi; yapılacak tedavinin şeklini belirlemede yardımcı olur.
Endoskopi, bu hastalığın haritasını gösterir mi?
Endoskopi, reflü hastalığının yemek borusunda yaptığı tahrişi sınıflandırmamıza ve 'barrett' dediğimiz kanser öncesi lezyonların olup olmadığına karar vermemizde yardımcı olur. Endoskopi uygulaması; ilaç tedavilerine rağmen devam eden yaralar söz konusu ise ameliyat kararını öne çekmemizi sağlar. Ameliyat sonrası iyileşmenin takibi açısından da gerekli bir yöntemdir. İlaç tedavisinin etkinliğini belirlemede ve ameliyat öncesinde mutlaka yapılması gereken bir incelemedir.
NEDEN ASİTSE İLAÇ YETERLİ
Reflü için ne zaman ilaç almak gerekir?
Sağlıklı beslenme ve sigarayı bırakmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri, hastaların yakınmalarını yüzde 10 oranında azaltabilir. Hastanın rahatlaması için mutlaka ilaç tedavisi ile desteklenmesi gerekir. Başlangıçta basit antiasitler yeterli olurken, daha sonrasında PPI tarzı ilaçlara geçilmelidir.
Reflü tedavisinde ilaçlar ne zaman yetersiz kalmaya başlar?
Reflü tedavisinde, reflüye neden olan şey asit ise ilaçlar genellikle yeterli olur. Yetmediği takdirde ilaçların dozunu artırarak, asit önlenir ve şikayet ortadan kaldırabilir. Ancak reflüye neden olan etkenler asitle birlikte safra sıvısı ise ilaçlar yetersiz kalabilir. Bu durumda başka tedavi yöntemlerini düşünmek zorunda kalınabilir.
BU HASTALIĞIN KANSERE DÖNÜŞME ORANI BİNDE BEŞ
Reflü tanısı konduğu zaman, kansere giden bir yola girmiş olan hastayı, bu yoldan geri çevirmek mümkün. Reflü tedavi edilirse, oluşabilecek kanserin de önüne geçilebiliyor.
Hastanın, belirtileri iyi tanımlaması ve bu bilgiler ışığında ne olduğunu anlaması son derece önemlidir. Tedavisi açısından da bir hekimle görüşmesi gerekmektedir.
Reflü dendiğinde akla hemen kanser gelmemelidir. Yaşam kalitesini düşüren bu hastalığın kansere dönüşme oranı binde 5 ile yüzde 1 arasındadır. Reflü denince akıllara mide kanserinin gelmesi de doğru değildir.
AMELİYATLAR ARTIK TEK DELİK ÜZERİNDE YAPILIYOR
Reflü ameliyatlarında laparoskopik yöntemler kullanılıyor mu?
Açık ameliyatlara alternatif olan laparaskopik cerrahi yöntemleri, SILS (Tek delikten laparaskopik cerrahi) uygulamasıyla daha da gelişti. Ameliyatlarda 4-5 delik yerine göbekten tek delikle gerçekleştirilen SILS yöntemi; safra kesesi, morbid obezite ve apandisit ameliyatlarının yanı sıra reflü hastalarında da en öncelikli tercihimiz oluyor.
HİÇBİR İZ KALMIYOR
Bu yöntemin avantajları neler?
Açık ameliyata göre daha avantajlı olduğu için, hem hekim hem de hastalar tarafından tercih ediliyor. Hasta daha az ağrı hissediyor, ameliyatın ardından aynı gün ya da ertesi günü taburcu oluyor ve günlük yaşamına dönebiliyor. Ayrıca göbeğin içinden yapılan bir kesi olduğu için hastanın ameliyat geçirip geçirmediği belli olmuyor, hiç iz kalmıyor.
KİM AMELİYAT OLMALI?
Gençler
Hastalığı çok sık tekrarlayanlar
İlaç kullanmayı kesince reflüsü yeniden başlayanlar
ESRA TÜZÜN