İSTANBUL - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Türkiye'nin inanılmaz bir sağlık turizmi potansiyeli olduğunu belirterek, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, ülkemize sağlık turizminde çok önemli katkılar sağlayacak bir öğe olarak duruyor. Nedeni şu; bizim bitkilerimiz, endemik floramız, auramız inanılmaz zengin. Dolayısıyla bu zenginliği önce kendimizin öğrenmesi lazım, sonra başkalarına anlatmamız lazım." dedi.
Erdöl, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilen 1. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nin ardından AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Mahiyet itibarıyla çok önemli bir kongrenin Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştirildiğine işaret eden Erdöl, yerli ve yabancı birçok bilim insanın geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Erdöl, kongredeki asıl amaç ve beklentilerine ilişkin bilgi vererek, "Binlerce yıllık birikim ürünü olan tedavi etme biçimleri, sanatları, yeterlilik ve yetkinlikleri, modern tıpla adeta küskün bir vaziyette gidiyor. Modern tıp, geleneksel tıbbı önemsemiyor, geleneksel ve tamamlayıcı tıpla uğraşanlar da modern tıbbı önemsemiyor. Halbuki her ikisi, birbirine ihtiyacı olan iki ayrı ekol. Bunları birleştirmemiz lazım. Ne binlerce yıllık geleneksel tıbbı, ne de bugünkü modern tıbbın imkanlarını yok saymalıyız. Her ikisinin getirilerini bir araya getirmemiz ve birleştirmemiz, insanoğluna daha fazla sayıda şifa metodu sunmamız gerekiyor. Yapmak istediğimiz aslında budur." diye konuştu.
Bunun için Sağlık Bakanlığı'nın şimdiye kadar çok önemli adımlar attığını, geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda eğitimler başlatıldığını dile getiren Erdöl, üniversite olarak Sağlık Bakanlığı'nın ruhsatlandırdığı 15 branşta verdikleri eğitimle bine yakın hekimi sertifikalandırdıklarını aktardı.
Cevdet Erdöl, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının kanıta dayalı halde yapılması gerektiğini vurgulayarak, bunun için gayret ve çaba gösterdiklerini dile getirdi.
- "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile modern tıp birbirlerinin alternatifi değil"
"Kanaate dayalı tıptan, kanıta dayalı tıbba geçiş süreci içerisinde biz hem geleneksel ve tamamlayıcı hem de modern tıbbı bir araya getiren ve getirmek isteyen bir misyon üstlenmiş durumdayız." diyen Erdöl, şunları kaydetti:
"Geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile modern tıp birbirlerinin alternatifi değil, destekleyicisidir. Bunu vurgulamamız gerekiyor. Yani bir şey etki ediyorsa, yan etkisini de dikkate almamız lazım. Dolayısıyla etkilerini ve yan etkilerini göz önüne alan ilmi gerçekler ışığında bilimsel çalışmalar yaparak bunu doğrulamamız gerekiyor. 'Ben yaptım oldu' mantığından kurtulmamız gerekiyor. Standartları belli, etik kurullardan geçmiş, insan üzerinde deneye girmeyen ama belli ölçüde bilimsel çalışmalara imkan veren, etik kuralları dikkate alan çalışmalar yapmamız gerekiyor. Yoksa 'Biri 1500 sene önce böyle yapmış, benim ninem böyle yapardı' diyerek insanları tedavi edemeyiz. Çünkü zararları olan pek çok maddeyi kullanıyoruz. Bitki, ot deyip geçilmemesi önemli. Verdiğinizde insanı öldüren, karaciğer, böbrek yetmezliğine kadar götüren pek çok bitki var. Bunları ve diğer tedavi metotlarını bilimsel normlarda dizayn edip çalışma yapmak durumundayız. Bunlar bugüne kadar yapılamadı ama biz bunları yapmak zorundayız. Yapmak için arzuluyuz, üniversite olarak da elimizden gelen gayreti bu yönde gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz."
Prof. Dr. Erdöl, doğu dünyasının geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini çok fazla uyguladığını ve bu konuya aşina olduğunu dile getirerek, batının da Türkiye'den biraz daha ilerde olduğunu ve geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile entegre olmaya çalıştığını belirtti.
Erdöl, "Doğunun, batının ortasında bir ülke olarak biz maalesef doğudan da batıdan da bu konuda biraz geriyiz. Bu açığı kapatmamız lazım. Bununla ilgili bilimsel normlar içerisinde hareket ederek, çağdaş seviyeyi aşmamız gerekiyor. Bunun için de herkesin her şeyi merdiven altında yaptığı sistemden çıkıp, Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği normlar içerisinde, eğitimli hekimler tarafından yapılan tedavilerle bunu denetlenebilir hale getirmemiz lazım." diyerek, ölçülemeyen hiçbir şeyin denetlenemeyeceğini söyledi.
Bu alanlarda bir ölçüm ve standardizasyon metodu geliştirmeleri gerektiğine işaret eden Erdöl, "Bize has tedavi ölçümleri, metotları ve ölçülebilir kriterleri geliştirmemiz lazım. Bununla ilgili zaten gerek Sağlık Bakanlığımız, gerek üniversiteler ciddi olarak çalışıyor. Önümüzdeki süreç içerisinde inanıyorum ki bu kongreden alınacak ilhamla çok daha iyi şeyler yapacağız." şeklinde konuştu.
- "Türkiye'nin inanılmaz bir sağlık turizmi potansiyeli var"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Erdöl, "Gerek sayın Cumhurbaşkanımız, gerek sayın Emine Erdoğan hanımefendi, geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda baştan beri destek olmuşlardır. Modern tıbbın imkanlarının da ülkemizde sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde nerelere geldiğini görüyorsunuz. Gıpta edilen bir ülke haline geldiğimizi görüyorsunuz. Bunun yanında geleneksel ve tamamlayıcı tıbba olan desteklerini de vurgulamamız gerekiyor. Kendilerine bu konuda da millet adına müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Erdöl, geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın ülkenin sağlık turizmine de önemli katkılar sunacak bir alan olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir kere Türkiye'nin inanılmaz bir sağlık turizmi potansiyeli var. Bunun için biz bazı alanlarda özellikle termal sağlık turizmini öne çıkaran Ankara'da, Afyonkarahisar'da, deniz turizmini öne çıkaran Antalya ve Muğla'da bazı çalışmalarımızı üniversite olarak Afyon Kocatepe Üniversitesi ile birlikte yapmaya gayret ediyoruz. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, ülkemize sağlık turizminde çok önemli katkılar sağlayacak bir öğe olarak duruyor. Nedeni şu; bizim bitkilerimiz, endemik floramız, auramız inanılmaz zengin. Dolayısıyla bu zenginliği önce kendimizin öğrenmesi, sonra başkalarına anlatmamız lazım. Biz bu zenginliğin de henüz ülke olarak çok farkında değiliz. Derya içinde yüzen balık gibi, suyun farkında değiliz. Sudan çıktığında fark ediyor. Başka bir batı ülkesine gittiğinizde ülkemizin ne kadar farklı bir ülke olduğunu o zaman anlıyorsunuz.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıpta atacağımız adımlar, ülkemizin sağlık turizmine çok ciddi katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca bu alanın, yakın gelecekte hiç kimsenin ummayacağı kadar hem maddi hem manevi gelir elde edilebilecek bir alan olacağını düşünüyorum."