Kamu Özel Ortaklığı yöntemiyle hastane yaptırılması ve işletilmesi “sağlığa” zararlıdır. Çünkü;
-Devlet tarafından en az 25 yıl boyunca “kira” adı altında kamu kaynaklarının şirketlere ödenmesi sağlığa ayrılması gereken payı azaltmaktadır.
-Kira ödemeleri nedeniyle hastaneler mali olarak zorda kalmaktadır.
-Kiralarını karşılamakta zorluk çeken hastaneler çalışanları işten çıkarmaktadır.
-Kâr amaçlı şirketlerin işlettiği bu hastanelerde, getirisi yüksek olmayan klinik hizmetler verilmemektedir.
-Sağlanan hükümet garantileri nedeniyle kamu kaynakları israf edilmektedir.
-Şirketlerin inşaat için aldığı krediler, kamu borçlanmasına göre yüzde 83 pahalıya gelmektedir.
-Kamu özel ortaklığı ihaleleri rekabet kurallarına aykırı yapılmaktadır.
-Şirketlerle yapılan sözleşmeler kamuoyundan saklanmaktadır.
-Çalışanların emeklerinin karşılıkları ve hastaların yaptığı ödemeler doğrudan şirket kasalarına gitmektedir.
-Sağlık hizmeti adı altında sağlanan vergi indirimleri nedeniyle ülke ekonomisi zarara uğramaktadır.
-Şirketler maliyeti düşürmek amacıyla hastaların yatış süresini kısaltmakta, yatak sayısını azaltmaktadır.
-Şehir dışında toplanan hastaneler nedeniyle, sağlık hizmetine ulaşım imkansızlaşmaktadır.
-Bina tasarımları hastanelerin ihtiyaçları gözetilerek yapılmadığı için çalışanlar ve hastalar sıkıntı yaşamaktadır.
Yukarıda sayılanlar yaklaşık 20 yıldır Kamu Özel Ortaklığı'nın uygulandığı Kanada’nın sağlık sisteminde ortaya çıkan sorunların sadece bir kısmı. Türkiye’de ihaleler yapılmaya devam ediyor. Burada da ihaleler kurallara aykırı yapılıyor. Sözleşmeler halktan saklanıyor. Oluşan kamu borcunun tutarı bile açıklanmıyor. Kanada’nın en büyük kamu emekçileri sendikası CUPE’nin Nisan 2011 tarihli "Kamu Özel Ortaklığı: Yanlış Yön" başlıklı araştırma raporundaki veriler, Türkiye’yi sağlık alanında bekleyen felaketin habercisi.
CUPE'nin "Yanlış Yön" başlıklı raporunun TTB yayınlarından çıkan Türkçe çevirisi için...
Türk Tabipleri Birliği