Memorial Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat, özellikle hayvanlar aracılığı ile insana geçen ve bazı durumlarda ölümle dahi sonuçlanabilen karaciğer kist hidatiğinin daha çok az gelişmiş ülkelerde görüldüğünü söyledi.
Kist hidatiğin en çok hijyenik koşullara dikkat edilmeyen durumlarda ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Polat, hastalık ve korunma yolları hakkında şunları anlattı:
"Hastalık, vücudun tüm bölgelerinde yerleşebilir ancak olguların yüzde 70’i karaciğerde görülür. Hijyenik koşullara dikkat edilmeden ağız yolu ile alınan larvaların bağırsaktan emildikten sonra ilk uğradıkları yer karaciğer olduğu için sıklıkla buraya yerleşir. Karaciğerden sonra en sık akciğerde görülmektedir. Tedavi edilmediğinde hayatı tehdit edebilen bir hastalıktır.
İnek, koyun gibi dışarıda beslenen hayvanlar ve insanlar ara konakçı; kedi köpek gibi evcil hayvanlar ise ana konakçı konumunda hastalığı yayarlar. Ana konakçılar hasta değildir ancak bu parazite ait yumurtaları bağırsaklarında taşıyarak etraflarına saçarlar. Bu hayvanlardan dışkı yolu ile çıkan larvalar gerek besin maddeleri ile temas ederek gerekse hayvanların otladığı ya da insanların olduğu bölgelerde bulaşıma neden olurlar.
KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİ CİDDİYE ALIN
Özellikle karaciğerde yerleşip belirli bir boyuta geldiği zaman karnın sağ üst bölgesinde ağrıya neden olabilir, zaman zaman nedeni açıklanamayan döküntüler, ürtiker benzeri allerjik belirtiler ortaya çıkabilir. Karaciğerdeki yerleşim yerine göre belirtiler görülmektedir. Örneğin ana safra yollarına bası yapıyorsa veya burya açılmışsa kişide sarılık ortaya çıkabilir. Karaciğerde görülen kist enfekte olursa halsizlik, ateş, üşüme, titreme ve sarılık enfeksiyon bulguları görülüyor. Karaciğerdeki kistik oluşum, canlı olduğu için bir parazit olduğu için sürekli büyüyerek karaciğerde bir takım yapısal değişikliklere neden olabilir . bunların en önemlisi safra yollarına açılmadır. Safra yollarına açıldığı zaman hidatik kist komplike bir hale geliyor ve tedavisi daha komplike oluyor.. Bazen nadir de olsa kist batın içinde patlayabiliyor ve allerjik şok denilen tablolar ortaya çıkabiliyor ve hastayı ölüme kadar götürebiliyor
Ultrasonla hastalığın tanısı kolaylıkla yapılabilmektedir. Genelde bu hastalık rastlantısal olarak tespit edilmektedir. Bu nedenle kişilerin özellikle endemik bölgelerde yaşayanların düzenli check up yaptırmasını öneriyoruz.
GİRİŞİMSEL VE CERRAHİ YÖNTEMLERLE TEDAVİ
İerleyen teknoloji yeni tedavi yöntemlerini de beraberinde getiriyor. Bu hastalığın 15-20 sene önce tedavisi sadece cerrahi iken artık girişimsel radyolojinin uygulamalar ile de tedavi edilmektedir. PAİR yöntemi denen perkütan girişimi ile ultrason eşliğinde parazit inaktif hale getirilir yani öldürülür. Kistleri ultrasonografik görüntüsüne göre tiplere ayırıyoruz. Tüm bu tiplerin hepsine cerrahi tedavi mümkündür, ancak minimal invaziv radyolojiyi kullanarak ameliyata gerek kalmadan tedavi etme şansımız da var. Ancak safra yollarına açılım olduğunda perkütan tedavinin yeri yoktur, cerrahi girim şarttır.
HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Evde beslenen kedi-köpeklerin veteriner hekim kontrolünde olması ve tüm aşılarının yapılması çok önemli. Sokağa çıkıp tekrar eve gelen evcil hayvanlarla özelikle çocukların yakın temasının engellenmesi de gerekiyor.
Hastalığın vücuda yerleşmesi bağışıklık sistemini güçlendirerek engellenebiliyor. Bunun içinse doğru beslenmek, düzenli bir hayat tazı benimsemek, egzersiz yapmak ön plana çıkıyor.
Bu hastalıktan korkmak yerine hijyenik şartlara dikkat edilmesi gerekiyor. Hastalık oral yolla yani ağız yolu ile bulaştığı için el temizliğine büyük önem verilmesi öneriliyor. Özellikle yemeklerden önce ve sonra ellerin yıkanması hastalıktan korunmada büyük rol oynuyor. Gıdaların temizliği diğer önemli bir faktördür. Gelişmiş ülkelerde hastalığın tama yakın ortadan kaldırılmasında koruyucu hekimliğin önemi büyüktür."
ntvmsnbc.com