Erkek cinsiyetini belirleyen Y kromozomu gerçek büyüklüğünün üçte ikisini kaybetti. Bu, gelecekte erkek neslinin tükeneceği, kadınların çocuk doğurmak için erkeğe ihtiyacı olmayacağı anlamına mı geliyor?
Yıllardır çocukların eğlence olsun diye söyledikleri "... Kızlar altın kesesi, erkekler çöp tenekesi" tekerlemesi İngiliz bilim adamı Bryan Skyes'in "Kadınla karşılaştırıldığında birçok eksiği bulunan erkek, genetik bir çöp!" yorumuyla akıllarda soru işareti bıraktı.
Bu açıklama, erkek neslinin yok olacağı anlamına geliyordu. Dahası çocuk doğurmak için kadınlar artık erkeklere ihtiyaç duymayacaklardı. Bilim dünyasının son gelişmelerine göre kemik iliğinden olgunlaşmamış sperm hücrelerinin elde edilmesi bunun kanıtı. Konuyu biraz daha açıp derinleştirdiğimizde bilim dünyasının ürkütücü ama kaçınılmaz gerçekleri kanıtlarıyla karşımıza çıkıyor. Dünyaca ünlü bilim dergisi Focus'a göre İskoç bilim adamları 2005'de ilk kez sperm kullanmadan ve klonlama yöntemine başvurmadan insan embriyosu yarattı. Yani laboratuvar ortamında üretme mümkün.
CİNSİYET NE OLACAK?
İster istemez akla bu tip bir doğumda çocuğun cinsiyetinin erkek olması halinde neslin devamının süreceği gelebilir. Ancak durum hiç de bu düz mantık gibi değil. Yani erkeksiz doğum yoluyla doğacak bebeğin erkek olma olasılığı hiç yok.
Y KROMOZOMU ÖLÜYOR...
İngiliz akademisyen Prof. Jennifer Craves'e göre de erkekliği belirleyen Y kromozomu ölüm sürecine girmiş durumda. 5 milyon yıl içinde de tamamen yok olacağı belirtiliyor. Erkeklik genlerinin giderek azaldığını söyleyen Craves, 3 milyon yıl önce Y kromozomu üzerinde bin 400 gen bulunduğunu, ancak günümüzde gen sayısının 45'e indiğini açıklıyor.
SÜRECE NASIL GELİNDİ?
Erkeğin sperm sayısındaki düşüşte neler etkili? 7. Türk Alman Jinekoloji Derneği Kongresi'nde bir konuşma yapan Dernek Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü'ye göre, çevresel etkenler ve stres, kadın ve erkeklerde kısırlığı tetikliyor. Ayrıca sperm sayısının düşmesinde çevre kirliliği ve stresin yanı sıra tarım ve veteriner hekimliğinde hormonların düzensiz kullanımının da büyük etkisi var.
Bu arada kadınlar da doğurma konusunda giderek daha tutucu oluyorlar. En önemli neden ise kariyere verilen öncelik. Gebeliğin ötelenmesi, doğum kontrol yöntemlerindeki gelişmeler ile geniş ailenin yerini çekirdek aileye bırakması doğurganlığın azalmasındaki en önemli etkenlerden. Küresel ısınmanın kısırlık üzerinde etkisinin ne olacağı ise henüz bilinmiyor.
Erkek bebek sayısının kızlara göre azalması, testis kanserine yakalananların her geçen yıl artması, gündelik hayatımızın bir parçası olan kimyasal maddelerin erkekleri daha fazla etkilemesi de erkek neslinin giderek azalmasını tetikleyen maddeler arasında.
SOYUMUZ TÜKENİYOR MU?
Bu kadar karamsar senaryo elbette iç karartıyor, ister istemez erkek neslinin tükenmesiyle insanlığın da sonunun gelip gelmediği akıllarda takılı kalıyor. Paniğe gerek yok. Elbette insanlığın sonu değil, sadece dünya kadınlara kalıyor. Araştırmalar böyle...
beyazgazete