“Yeni Yıla Yeni Diyet” dizisinde “glutensiz diyet, omega-3’ten zengin diyet, alkalen diyet ve glisemik yükü azaltılmış diyet” olmak üzere dört ayrı diyet konseptini anlattık. Bana sorarsanız, en doğru beslenme yaklaşımı bu dört konsepti aynı anda içeren bir diyet planı.
Dizide glutensiz diyet, omega-3’ten zengin diyet, alkalen diyet ve glisemik yükü azaltılmış diyet olmak üzere dört ayrı diyet konseptine geniş yer ayırdık. Bu diyetleri ayrı ayrı tanıttık ama bana
sorarsanız en doğru beslenme yaklaşımı bu dört konsepti aynı anda içeren bir diyet planıdır.
Zaten biz de son yıllarda glisemik indeksi ağırlıklı tutarak bu planı uyguluyor, danışanları “omega- 3’ten zengin, gluteni sınırlı, alkalen gücü fazla, düşük glisemik yüklü besinlerle beslenmeye ve kilosunu yönetmeye” yönlendiriyoruz.
“Peki, birkaç kilo fazlam var, nasıl vereceğim?” diyen de, “Aşırı kilolu biriyim, zayıflamak için ne yapmalıyım?” diye kara kara düşünen de aynı yolları, yöntemleri mi deneyecek? İşte o önemli soruların yanıtları...
HERKES FARKLIDIR
Herkesin “kendine özel” bir bedeni, o “bedene özel” bir “metabolik şartnamesi”, kişisel alışkanlıkları, ruhsal durumu, geleneksel, kültürel ve ailevi işaretlerle belirlenmiş yeme içme seçimleri, lezzet öncelikleri var.
Zaten böyle olduğu için “birinin kilo hikâyesi diğerinden farklıdır” ve sadece bu nedenle bile “reçete diyet” listelerine itibar ederek ve onlardan birini rastgele seçerek kilo vermeye çalışmak büyük
hata.
Böyle bir yaklaşım o programları üretenlere kucak dolusu para, size ise gidip gelen kilolar, bozulan metabolizmalar, fazladan yağlar, mutsuzluklar bırakır.
Diğer taraftan... Hemen her yıl yeni birileri çıkar, eskileri birbiri ile toplayıp çıkararak (!) yeni bir diyet programı önerir. Ya kendi adını verdiği saçma sapan diyetlerle (Ali diyeti, Veli diyeti, Ayşe, Fatma diyeti gibi) ya da dikkat çekici ve çoğu zaman da tıbbi esaslı deyimlerle süslenmiş iddialı laflarla (metabolik diyet, balans/denge diyeti, sebze suyu diyeti) sizi ayartmaya, kafanızı karıştırmaya (bu arada da ya kitabını ya da ürününü, hapını çöpünü satmaya) çalışır.
Bunların, bu tür yaklaşım ve önermelerin tamamının net ve açık şekilde “fasa-fiso şeyler” olduğundan en ufak bir kuşkunuz olmasın!
Benim önerim
Eğer vermeniz gereken kilo, beden ağırlığınızın yüzde 5’inden azsa sadece “daha az yiyip, daha sıkı bir aktivite planı yapıp her gün 30-45 dakika yürüyerek”, diyetisyene veya doktora gitmeden, üstelik hap çöp filan da yutmadan sorununuzu kendi kendinize çözebilirsiniz.
Unu, tuzu, şekeri, yağı az, tatlısı, ekmeği, meyvesi sınırlı, pilavı, makarnası, patatesi kaldırılmışbasit bir “önlemler grubu” sizi hedefinize rahatlıkla taşır ve en geç 4-8 haftada o fazla yüzde 5’inizi (4-5 kilonuzu) rahat rahat verirsiniz.
Eğer eşe, dosta hava atayım, “şu diyeti yaptım, mum gibi eridim” tripleriyle dolaşmak istiyorsanız, moda diyetlerden birini bile deneyebilirsiniz.
Amaaa! Vermeniz gereken kilo toplamı kurtulmanız gereken yağ miktarı 4-5 kilodan fazla ise sakın yola bu şekilde çıkmayın. Önce gidin bir doktorla konuşun, “Sorunun tıbbi bir nedeni var mı, psikolojik ya da bedensel bir kökeni olabilir mi?” araştırmasını isteyin.
Eğer varsa önce bu sorunu çözün, sonra fazla kilolarınızı verin.
“Kilo verirken nasıl besleneceğiz?” sorusunun yanıtını da bırakın doktorunuz bir diyet uzmanıyla
birlikte planlasın, süreci birlikte izlesin.
BANA GÖRE
En etkili seçimler...
- Ana öğünlerde beslenmek
- Aç değilken yememek
- Atıştırma yapmaktan uzak durmak
- Alkole mesafeli olmak
- Şekerli, gazlı, kolalı içeceklere el sürmemek
- Sabah sıkı, akşam hafif, öğlen kararında yemek
- Mümkün olduğu kadar iyi ve uzun uzun çiğnemek
- Porsiyonları küçültmek
- Yağ, şeker, un, tuz tüketimini sınırlamak
- Sevilen şeyleri de yemek ama miktarını iyi izlemek, sıklığı seyreltmek
- Akşamları az ve erken saatlerde yemek
- Sebze ağırlıklı, bitkisel esaslı bir beslenme planı uygulamak
SONUÇ
Çare yürümektedir
Kilo vermenin de, verilen kiloları yeniden geri almadan usta bir “kilo yönetimi uzmanı” olmanın da etkili ve kalıcı yolu diyet yapmaktan değil, yiyeceklerle alınan kalorileri yakmaktan yani “yürüyüş yapmaktan”, her gün düzenli olarak 40-45 dakika tempolu yürümekten geçiyor.
Tabii ki bu arada birer kalori bombası oldukları kesin olan yiyecek ve içeceklerden (alkol, meşrubatlar, tatlılar, unlu-tuzlu besinleri, yüksek kalorili atıştırmalıklar, tatlı meyveler...) uzak durmak şart!
Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU