Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola'dan yaklaşık 5 bin kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği tarafından, Ebola ve MERS-CoV'a ilişkin bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Dernek Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, basın toplantısında yaptığı açıklamada, Ebola virüsüne bağlı ilk salgının 1976 yılında görüldüğünü ve bu yıl en güçlü salgının kendini gösterdiğini söyledi.
Ebola virüsünün, vücut sıvısı, göz yaşı, kan, ter, kusmuk artığı, anne sütü dışında solunum yolu ile bulaşma riskinin de söz konusu olabileceğini ifade eden Köksal, virüsün insanlara hayvanlardan bulaştığını ve öldürücü olduğunu belirtti. Köksal, "Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola ile yaklaşık 9 bin kişinin enfekte olduğu öngörülüyor. Bu sayının 6 bini doğrulanmış durumda. Virüsün bulaştığı yaklaşık 5 bin kişi hayatını kaybetti" diye konuştu.
Virüsün ciddiye alınması ve koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerektiğini dile getiren Köksal, "zaman içinde virüsün hastalandırma gücünün azalacağını" bildirdi. Köksal, şunları kaydetti:
"Çünkü, insan ana konakçısı değil. Bu nedenle de hastalık yapma gücü azalıyor. Buna bağlı olarak da insandan insana bulaş azalacak, nadir görülecek. Bir gün tekrar hayvandan daha güçlü bir virüs insana bulaşırsa, tehlike başlayacak. Ancak, şu an için virüsün hastalandırma etkisinin azalacağına ilişkin bir süre vermek mümkün değil" diye konuştu.
Eboladan dolayı hayatını kaybeden kişinin defin işlemlerinde de dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Köksal, sağlık çalışanlarının da çok dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Köksal, bu hastaların şüpheli halindeyken bile diğer hastalardan izole edilmesi, tanı konulana kadar tedbirli olunması gerektiğinin altını çizdi.
Riskli bölgeden gelen kişiler için 14 günün çok riskli olduğuna dikkati çeken Köksal, bu kişilerin herhangi bir bulgu olmamasına karşın şüpheli olarak algılanılması gerektiğini dile getirdi. Köksal, bu kişilerle özellikle yakın çevresinin ve ailesinin yakın temastan uzak durması, başta el temizliği olmak üzere hijyene özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
-MERS-CoV testleri Halk Sağlığı Kurumunda yapılıyor
Türkiye'de şu an için bir kişinin ölümüne yol açan MERS-CoV'un ilk defa Eylül 2012'de Suudi Arabistan'da insanlarda tanımlandığını söyledi.
Hastalığın bildirildiği ülkelerde, vakaların Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman, Katar ve Tunus gibi ülkelere gitmiş olduğunun belirlendiğini ifade eden Köksal, bu bölgelerden gelen kişilerin hastalığın bulgularına karşı duyarlı olmaları gerektiği uyarısında bulundu.
Özellikle ilk 14 günün riskli olduğunun altını çizen Köksal, yüksek ateş ve solunum yetmezliği ile kendini gösterdiğini, ancak kesin tanı için serolojik (Antijen ve antikor tanı testleri) ve moleküler tanı yöntemleri yapılması gerektiğini anlattı. Köksal, "MERS-CoV tanısı için yapılan moleküler testlerin 2012 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yapıldığını" söyledi.
Köksal, hastanın sağlığına kavuşabilmesi için en kısa sürede tanı konulması gerektiğinin altını çizerek, şu ana kadar birkaç şüpheli vakanın testlerinin yapıldığını belirtti.
Bununla ilgili olarak Türkiye'ye değişik firmaların testleri yapmak üzere başvuruda bulunduğu yönünde bilgi aldıklarını aktaran Köksal, "Testlerin her merkezde yapılmasına gerek yok. Testlerin, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda yapılması gerekir. Şüpheli vaka sayısında bir artış olursa, herhangi bir gecikmeye yol açmamak için test yapılacak merkezler belirlenir" dedi.