Vitamin ve mineraller doğrudan enerji sağlamayan ancak organizmanın enerji üreten yaşamsal reaksiyonlarına katkıda bulunan dolayısıyla metabolik işlevlerin sürdürülmesi, büyüme ve genel sağlık için elzem olan organik yapıda mikrobesin öğeleridir.
Ayrıca bazıları (A, E, C vitaminleri) antioksidan özelliklerinden dolayı doku ve organları oksidatif strese karşı korurlar. Dolayısıyla birçok dejeneratif hastalıktan korunmada ve tedavi aşamasında koruyucu rolleri vardır. Kronik hastalıklar dünyada ölüm nedenlerinin büyük çoğunluğundan sorumludur (yaklaşık 35 milyon). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen kronik hastalıkların başında kardiyovasküler hastalıklar ve kanserler gelmektedir. Bunlardan başka obezite ve buna bağlı oluşan tip 2 diyabet, böbrek hastalıkları, osteoartritler de önemli halk sağlığı sorunlarındandır.
Bilimsel bir gerçek!
Kronik hastalıkların çoğunluğunun, risk etmenleri ve tetikleyici etmenleri benzerdir ve beslenmenin düzeltilmesiyle büyük çapta önlenebilirler.
Solunum yolu hastalıkları ve soğuk algınlığında besin desteklerinin kullanımı
En çok tartışılan, C vitamininin soğuk algınlığı üzerine olan etkisidir. Bu konuda C vitamininin yüksek dozlarda desteğiyle yapılan çalışmaların birçoğu, soğuk algınlığını önlemede rolü olmadığını belirtmektedir. Ancak solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde olumlu etkileri bildirilmiştir. Ülkemiz, C vitamini içeren besinler açısından zengin bir ülkedir. Dolayısıyla C vitamini gereksinimimizi besinlerden karşılama yoluna gidilmelidir.
E Vitamini burun kanaması yapıyor
Bazı vitaminlerin kullanımı hastalıkların oluşmasında veya seyrinde olumsuz etkiler yaşatabilmektedir. Örneğin: Asbeste maruz kalanlarda veya sigara kullananlarda karoten ve A vitamini tablet kullanımı akciğer kanseri insidansını artırmıştır. Ayrıca kan trigiliserit düzeyinde orta derecede artışa neden olmuştur. Kalsiyum desteğinin böbrek taşı oluşma riskini artırdığı, E vitamini kullanımının burun kanamalarındaki sıklığı arttırdığı belirtilmiştir. Besin öğelerinin biyolojik etkilerinin, onların vücuttaki kullanımlarını olumlu yönde etkilediğinden bahsetmştik, dolayısıyla besinlerden alınan vitaminlerin, destek olarak alınanlara nazaran vücuttaki olumlu etkilerinin çok daha yüksek ve anlamlı olduğu bilimsel çalışmalarla da ortaya çıkarılmış bir gerçektir.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ
Bebekler, çocuklar ve gençler hızlı büyümeye bağlı olarak D vitamini yetersizliği riski taşımaktadır. Bu tip çocuklarda kan kalsiyum düzeyindeki azalmaya (hipokalsemi) sebep olarak; raşitizme (kemiklerde çarpıklık) neden olmaktadır. Ülke mizde 5 yaş altı çocuklarda, üreme çağındaki kadınlarda ve gençlerde D vitamini yetersizliğine bağlı problemler karşımıza çıkmaktadır. Adolesanlarda (gençler) D vitamini yetersizliği oranının %80 olduğu bildirilmektedir. Ye tişkinlikteki ke mik yoğunluğunun yarısına yakın bir kısmı gençlik yıllarında oluşur ve yapılanma 30’lu yaşlara kadar devam eder. Süt, yoğurt, peynir gibi iyi kalsiyum kaynağı besinlerin günlük 3-4 porsiyon tüke tilmesi gereksinimi karşılamaktadır. Özellikle genç kızlar kilo alma korkusuyla yeterli düzeyde kalsiyum kaynağı besinleri tüketmektedirler. Bunun yanında, yeterince (günde 10-15 dakika direkt güneş ışığı) güneş ışığından yaralanamama, D vitamininin aktive olamaması gibi nedenlerle gençlerin uzun dönemde ke mik gelişimleri risk altındadır. Pek çok genç, yetişkinlik dönemine eksik kemik yapısı ile başlamaktadır. Yaşlanmayla doğal olarak oluşan ke mik kayıpları ile osteoporoz riski de artmaktadır. Doktor tarafından gerekli görüldüğü dönemlerde kalsiyum ve D vitamini desteği önlem olabilir. D vitamini yetersizse kalsiyum bağırsaklardan emilemez. Deride güneş ışığı etkisi ile D vitamini sentez edilir
Yaşlılıkta besin desteklerinin kullanımı
Yaşlılığa bağlı gastrointestinal (sindirim) sistem ve böbrek fonksiyonlarındaki sorunlar sebebiyle, yeterli besin alınmasına rağmen, besinler vücutta kullanılamayacak hale geliyor. Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberinde 65 yaş üstü kadın ve erkekler için 1200 mg kalsiyum almaları önerilmektedir. Ancak yaşlılarda kalsiyum alımını olumsuz yönde etkileyen bazı etmenler vardır. Özellikle kadınların menopoz dönemi ve sonrasında hormonal nedenlerle oluşan kemik kaybını yavaşlatabilmek için kalsiyum tabletleri hekim tarafından önerilmektedir. Kalsiyum tabletleri 500 mg ve altındaki dozlarda, besinlerle birlikte tüketildiğinde en iyi şekilde emilir. Eğer yaşlı birey; eve bağımlı, güneş ışınlarının az görüldüğü bir coğrafyada yaşıyor veya aşırı kapalı kıyafetler giyiyorsa yeterince güneş ışınlarından faydalanamıyordur. Bu durumda doktor önerisiyle kalsiyum yanında D vitaminini de içeren tabletlerin kullanımı uygun olacaktır.
Omega-3 Yağ Asitleri
Vücutta sentezlenemeyen elzem (mutlak gerekli) yağ asitleridir. Bu nedenlerle besinlerle alınmalıdır. Hayvansal kaynaklı omega 3 yağ asitleri ve bitkisel kaynaklı olan alfa linoleik asitler (ALA) gibi... Omega 3 yağ asitlerinden zengin besin kaynakları; balık (uskumru, somon, ringa balığı ve sardalya), ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler (keten tohumu, semizotu, brokoli...) Bu nedenle düzenli olarak haftada 2-3 kez 150 g kadar balık tüketilmesi önerilmektedir. Omega 3 yağ asitleri içeriği bakımından balığın türü önemlidir. Özellikle pıhtılaşmayı önleyici, kan yağlarını düzenleyici ve damar koruyucu etkileri nedeniyle kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkilidir. Hücre zarlarını kuvvetlendirir. Retina ve beynin gelişimi ve sağlığı için gereklidir. Yeterli miktarda balık tüketildiğinde omega 3 desteği kullanmaya gerek yoktur.
İyot yetersizliği hastalıkları
Toprakta ve suda iyot yetersizliği sonucu sorun ortaya çıkmaktadır. Dünyada 1,5 milyar insan risk altındadır. Sorun sadece gözle görülen bir guatr olgusundan çok iyot yetersizliğine bağlı fiziksel ve mental gelişme geriliğine neden olmasıdır. IYH önlenebilir mental geriliğin nedenidir. Ağır durumlarda sağırlık ve dilsizlik, düşük, erken doğum, ölü doğum ve doğumsal bozuklukların artmasında etkendir. Dünyada 200 milyon insanda guatr ve 20 milyon kişide mental gerilik olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde iyot yetersizliğine bağlı bozuklukların önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu bölgesel ve ulusal düzeyde yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur.
Uzman Diyetisyen Banu TOPALAKÇI