Spor eğitmeni Murat Bür yağlı ve fit olanlara özel egzersiz tüyoları verdi, Bür’ün danışanı Filiz Kara da ‘fat and fit’ olma deneyimini anlattı.
PROF. DR. OSMAN MÜFTÜOĞLU "YETERİNCE FİT'SENİZ YAĞLI OLMAKTAN KORKMANIZA GEREK YOK"
‘Fat and fit’i nasıl tanımlıyorsunuz?
- Bu kavram 40 yaş ve üzeri için önemli. Her yaşın bir kilosu var. 40 yaş ve üzerinde önemli olan yağ oranını çok fazla düşürmek değil, kas oranını olabildiğince artırmak ve yağ-kas oranını kabul edilebilir sınırlar içinde tutmak. Yani diyoruz ki; “Bir ölçüde fat olabilirsin ama eğer yeterince fit’sen korkacak bir şey yok.” Sumo güreşçileri neden uzun yaşıyor? Çünkü çok yağlı olmalarına rağmen çok yoğun spor yaptıkları için fit’ler.
“Fat and fit’lik obeziteden bir önceki duraktır” diyenler var...
- Alakası yok. Obeziteden önceki durak fazla kiloluluktur. Bir miktar yağlı olmak fazla kiloluluk durağının başlangıç bölümüdür olsa olsa. Beden kitle indeksiniz 29-30 ise bunu hoşgöremezsiniz. Ama beden kitle indeksinizin ideali 22-25 aralığı ise ve siz 26’sıysanız bu duruma ses çıkarmasanız da olur. Yani “Herkes ‘fat and fit’ olsun” değil, “Fat and fit’ olabilirsin, dert etme” diyoruz.
Yaşlandıkça yağlanma eğilimde oluruz zaten değil mi?
- Evet. Genetik kodumuz bu bizim. Vücut kimyamız yaşlandıkça yağlanmak üzere programlanmıştır. İnsanlar bundan 100 yıl öncesine kadar avcı-toplayıcıydılar. Gıda stoklayacakları depolar, buzdolapları yoktu. Beslenmek için çok fazla fiziksel hareket gerekiyordu. Milyonlarca yıl genetik mirasımızda şu yazılıydı: Bu kişi yaşı 70-80 olduğunda avlanma ve toplama işini yapacak fiziksel güce sahip olmayacak. 5-10 gün yiyecek bulamadığı olacak. O zaman ben bu kişiyi yaşlandıkça yağlanacak bir genetik modifikasyona doğru götüreyim. Bugün fiziksel faaliyetimiz iyice azaldığı için yaşlandıkça yağlanmamız kolaylaşıyor. Daha çok da yiyoruz. Yiyeceklerimiz buzdolabında, markette hazır. Bir telefonla, 5 saniyede 5 bin kalorilik bir pizza kapımıza geliyor. Mesele karın doyurmaktan çıktı, tıkınmaya vardı. Mezarımızı dişlerimizle kazıyoruz. Tarihin hiçbir döneminde böyle bir yiyecek bolluğu yaşanmadı. Ve bunların hepsi son 50-100 yılda oldu. İnsanlık tarihini 24 saat kabul edersiniz, bu son 50-100 yıl, 24 saat içinde bir saniye kadar kısadır. Bu kadar kısa süredeki değişikliğe bizim biyolojimiz uyamadı. Eskiden toplumda yüzde 1-2 oranında gördüğümüz obezite bugün yüzde 30’lara yaklaşıyor.
Bir yanda böyle bir yiyecek bolluğu bir yanda her yerden takıntılı biçimde zayıf olma pompalaması...
- İnsanlar birbirlerini daha çok incelemeye başladı. Herkes kendini daha çok gösteriyor; Instagram, Facebook… İnsanların bunlara çok fazla takılması gereksiz takıntıların gelişmesine yol açtı. Özellikle gençler için böyle bir tehdit var. O nedenle toplumu tamamen kilo ya da yağ korkusu içine yönlendirmenin faydası olmadığı kanaatindeyim.
“Yağlı olmaktan korkmayın” diyebilir miyiz?
- Kesinlikle. Hepimizin yağa ihtiyacı var. Yaratım için lazım, izolasyon için lazım, kayganlık için lazım, yedek enerji için lazım. Dokuların birbiriyle birleşmesi için lazım. Yağ dokusu olmazsa hücremizin zarı olmaz. Yağ dokusu olmazsa kolestrol üretemeyiz, hormon üretemeyiz.
Siz bir ‘fat and fit’ misiniz?
Evet. 60 yaşındayım. Çok güzel egzersiz yapıyorum. O yüzden biraz yağlı olmamda bir sakınca yok. 18 yaşında bir delikanlının yağsızlık oranını hedeflemem saçma olur.
Murat Bür, "Herkes top model olamaz ama herkes kendi bedenine en uygun duruma gelebilir"
* Herkes six pack (karın kası) istiyor. Ama bunun için büyük fedakarlıklar yapmak gerekiyor. Hayatı boyunca bu fedakarlıkları yapmayan bir insanın birden öyle bir formata girmesi çok zor. O yüzden başta küçük hedefler koymamız lazım. Herkes top model olamaz ama herkes kendi bedenine, boyuna, eklem uzunluğuna göre olabilecek en iyi duruma gelebilir.
* Biraz yağlı olan kişiler fit olmak için önce yürüyüşe başlasınlar. Haftada üç gün, 45 dakika-bir saat arası… Ama öyle alışveriş yapar gibi değil. Yürürken konuşabilecek ama şarkı söyleyemeyecek bir tempoda olmalılar.
* Eğer bu yürüyüş iyi gidiyorsa egzersiz çeşitlendirilebilir. Vücut ağırlığı antrenmanlar, pilates, yoga yapılabilir.
Filiz Kara, "Hep genç görünümde kalmak istiyorum"
* 1965 doğumlu Filiz Kara iki çocuk annesi. İlk doğumunu 18 yaşında yapmış. Boyu 1.70, kilosu 80, yağ oranı: % 33, beden kitle endeksi: 27.6
“Kendimi bildim bileli karbonhidrat ağırlıklı beslendim. Sınıfta hep kendimi saklardım, en iri tip bendim. Biraz daha büyüdükçe kilolarımla dalga geçmeye başladım. Doğumlardan sonra karnım öyle kaldı… Zaten kemiklerim iri. E bir de su içsem yarıyor durumu var. Kiloları verdim, verdim sonra yine aldım. Hayatımda sıkıntılı dönemler de oldu. Öyle zamanlarda kimileri yemeden içmeden kesilir ben de tam tersi… Diyetyaparken mutsuz oluyordum. Limitler varsa yaşamın hiç zevki yok. Ama tatilde, belinde yağ olmayan kadınları görünce sinir oluyorum biraz. “Kilo sana çok yakışıyor” dediklerinde de sinir oluyorum. İltifatın küfrü bu resmen. “Seni ince düşünemiyorum” diyorlar bir de... “Allah belanı versin” demek gibi bir şey... Beğenilmek her kadın için vazgeçilmez. Ben de hep genç görünümde kalmak istiyorum.
Murat Hoca’yla haftada üç gün kendi vücut ağırlığımla egzersizler yapıyoruz. Üç gün de kendi kendime 45 dakika bir saat arası yürüyüş yapma ödevim var. Bunları yapınca fit olacağımı biliyorum. İncecik olmak gibi bir hedefim yok artık. Kendi kapasitemi en iyi şekilde kullanabileyim yeter.
Murat Bür: Filiz’den bir top model yaratamayız. Ama olabileceği en fit haline getirebiliriz
Filiz Kara: Kendimden top model yaratmaya çalışırken ruhum çöker zaten. Mutsuz olduktan sonra top model olsan ne yazar?