Cevap: Değerli okurum, sizin de takip ettiğiniz üzere, geçtiğimiz salı günkü yazımda Anayasa Mahkemesi'nin Tam Gün Yasası'yla ilgili iptal kararına rağmen, kamu hastanelerinde görevli hekimlerin muayenehanelerini kapatmaları gerektiğini belirtmiştim. Görüşümün gerekçesini de ifade ettim fakat köşe yazısı formatında çok geniş izahatlara girilemediğinden, konu biraz nakıs kaldı. Bugün, Tam Gün ile ilgili iptal öncesi hükme, iptal kararına ve iptal sonrası duruma biraz daha yakından bakalım.
İptal öncesi Tam Gün hükmü
AYM tarafından iptal kararı verilmeden önce, Tam Gün Yasası'yla, 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 12. maddesi şu şekilde düzenlenmişti:
"Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:
a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.
Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir. (...)"
Bu düzenlemeyle, herhangi bir hekimin bu üç kategoriden sadece birisinde görev yapması yani muayenehane ile hastane arasında tercih yapması amaçlanıyordu. Ancak AYM, vermiş olduğu iptal kararıyla yukarıdaki metnin ilk cümlesindeki 'bentlerden yalnızca birindeki' ibaresini iptal etti. Böyle olunca ilk bakışta, sanki hem kamuda çalışıp hem muayenehane işletmenin yolu açılmış gibi görünüyor. Oysa maddenin devamı okunursa, son cümlede "Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir" ibaresi hâlâ duruyor. Yani hekimler ya kamu hastanelerinde ya SGK ile sözleşmeli özel hastanelerde ya da sözleşmesiz hastaneler ile muayenehanelerinde çalışabilecekler. AYM de bu hükme dokunmadı. Dolayısıyla '30 Temmuz'da kamuda çalışan doktorlar muayenehanelerini kapatmalılar' görüşümüzün birinci dayanağı bu.
Gelelim işin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu boyutuna. Hemen hatırlatalım ki 657 Sayılı Kanun'a tabi hekimlere, serbest meslek icrasını yapabilmeleri için 2368 Sayılı Kanun ile izin verilmişti. Ancak Tam Gün Yasası kapsamında bu izin iptal edildi. Dahası, bu düzenlemeye AYM tarafından dokunulmadı. Dolayısıyla şimdi 657 Sayılı DMK'nın, kamu çalışanı doktorlara muayenehane açma izni verip vermediğine bakmak gerekiyor.
Esasen 657 Sayılı Kanun'da, devlet memurlarının, uzmanlık veya sanatsal beceriyle ilgili olarak (memuriyet görevlerini ihmal etmemek kaydıyla) faaliyette bulunmalarını yasaklayan bir hüküm
yok. Buna göre müzisyen bir memur albüm çıkarabilir, kendisini herhangi bir alanda yetiştirmiş memur o alanda mesai saatleri dışında faaliyet gösterebilir. Ancak unutulmamalıdır ki hukuki açıdan 1219 Sayılı Kanun'a göre 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu bir genel kanundur. Yani bir meslek kanunu olmayıp, çerçeve kanundur. Oysa 1219 Sayılı Kanun, Türkiye'deki bütün hekimlerin mesleki hak ve yükümlülüklerini düzenleyen özel bir meslek kanunudur. Tıpkı hakim ve savcılık, askerlik, polislik meslek kanunları gibi.
Şu halde özel kanunda sınırlayıcı bir hüküm varsa ki var, genel kanundan önce bu hüküm uygulanacaktır. Dolayısıyla 1219 Sayılı Kanun'un AYM tarafından iptal edilen hali dahi, doktorların hem kamuda çalışıp hem de muayenehane işletmelerine engel teşkil ediyor.
Sadettin ORHAN