Bir süredir, hekimlere yönelik çıkan zorunlu sigorta uygulaması ile ilgili tartışma sürüyor. İşin özü, zorunlu sigorta uygulamasından ne doktorlar ne de sigorta sektörü memnun.
Önce gelin isterseniz, uygulama hakkında kısa bir bilgi verelim. Ağustos ayında başlayan uygulama ile uzman doktorlar, yapacakları hatalar nedeniyle kendilerinden talep edilecek zararlara karşı sorumluluk sigortası yaptıracaklar. Sigortayı ise, bağlı olduğu kurum yaptırmak zorunda.
Herhangi bir sağlık kurumuna bağlı çalışmayan doktorlar ise sigortayı kendileri yaptırıp, primin tamamını da kendileri ödeyecek. Daha açık bir anlatımla bugün artık istisnasız her doktorun sigortalı olması gerekiyor. Herhangi bir hatadan dolayı da hekim hakkında tazminat davası açıldığında devreye sigorta şirketi girecek ve tazminat tutarını hastaya şirket ödeyecek.
Kısaca sigortanın primlerinden de bahsedeyim. Maddi, manevi tazminat ve yargılımı giderleri için 300 bin TL’lik teminat limiti belirlendi. Ödenecek prim ise yıllık 150 TL ile 750 TL arasında değişiyor.
Uygulama daha başlar başlamaz önce doktorlardan, ardından da sigortacılardan eleştiriler gelmeye başladı. Açıkçası konu bu kadar tartışılırken, kimsenin bu sigortaya itibar edeceğini pek beklemiyordum. Doktorlar ve hastaneler sigortayı yaptırmak, sigorta şirketleri de yapmak istemeyeceklerdi. En azından intiba buydu.
Geçenlerde Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Genel Sekreteri Erhan Tunçay ile uygulamanın başlamasından bu yana geçen 4 aylık süre içindeki gelişmeler hakkında sohbet ettik. Tunçay, kayıtlara göre 134 bin doktor olduğunu ve bunun 95 bininin üniversiteler dahil kamuda görev yaptığını, geri kalanların da özel sektörde çalıştığını belirterek, “Bugüne kadar 120 bin doktor zorunlu sigortayı yaptırdı. Bunun karşılığında da 41.7 milyon TL prim toplandı” diyor.
Serbest olması gerekiyor
Erhan Tunçay, sigortanın zorunlu bir sigorta olduğunu ve hem primleri hem de teminatları Hazine Müsteşarlığı’nın belirleyip, sigorta sektörüne deklare ettiğini vurgulayarak, “Bize göre bunun serbest olması gerekiyor. Yani, teminatları Hazine belirlemeli ama primlerin şirketler tarafından tespit edilmesi gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
İçeriği değişmeli
Erhan Tunçay, sigortacıların itiraz ettikleri noktalardan birini de sigortanın teminatları olduğunu ifade ediyor ve şunları söylüyor:
“Yıllık, 300 bin liralık teminat limiti belirlenmiş. Aslında bu yıllık da değil, poliçe bazında belirlenmiş bir teminat. Bizim itirazlarımızdan biri de buydu. Diyelim ki bir hekim hata yaptı olay başına bu tutar ödenecek. Bunun mutlaka bir limitinin olması lazım.”
Erhan Tunçay, doktor sorumluluk sigortasının içeriğinin değişmesi gerektiğine de dikkat çekerek, öncelikle prim miktarlarının düşük olduğuna değiniyor. Zorunlu sigorta uygulaması başlamadan önce benzer bir sigorta ürününün şirketler tarafından isteğe bağlı uygulandığını hatırlatan Tunçay, o dönem bile primlerin zorunlu sigortaya oranla yüksek olduğunun altını çiziyor.
İki kesim de şikâyetçi
TSRŞB Genel Sekreteri Erhan Tunçay, doktorların sigortaya yönelik olarak, “Bu uygulama maddi tazminat taleplerini bile karşılayamaz” yönündeki eleştirilerine de cevap vererek, “Bize göre karşılar. Elbette geliştirilmesi gereken yönleri var. Bugün hukuk sisteminde tüketicilerin haklarını arama yolları geliştikçe bu uygulamaların önemi anlaşılacaktır. Tüketicilerin haklarını bugüne kadar aradıklarını düşünmüyorum” diyor.
Sigortacıların konuya yaklaşımı böyle. İşin ilginci her iki kesim de bu sigortadan şikâyet ederken yine her iki kesimin de bu sigortaya gerek istekli gerekse de zorunlu olmasından dolayı itibar etmesi.
Doktorlar uygulamaya tepkili
Zorunlu hekim sorumluluk sigortasına doktorların yaklaşımı ve itirazları sigortacılardan çok farklı. Doktorların üzerinde durdukları konu, bu sigortanın hiçbir yararı olmayacağı yönünde. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, yürürlükte olan bu sigortadan memnun olmadıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bizim için kritik nokta, zarar görenlerin, manevi kısmını geçiyoruz, hızlıca maddi kısmının tazmin edilmesinin sağlanması. Ama bu sigorta ne yazık ki bunu sağlayamaz. Bize göre belki de en kötü örneklerden biriyle karşı karşıyayız da denilebilir. Ortaya çıkan mesleki uygulama hatalarını azaltıcı, sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırıcı bir etkiye maalesef yol açmıyor, bu haliyle.” Eriş Bilaloğlu, sigortanın amacının mesleki hataları azaltmaksa, ABD’de bu uygulamanın hataları azaltmadığının görüldüğünü ifade ederek, “Sağlık hizmetlerinin niteliğini arttırmak değil, savunmacı tıp dediğimiz hekimlerin daha çekinik bir hekimlik uygulamasına yol açtığını bu tür örneklerden biliyoruz. Amacımız daha iyi hizmete ulaşmaksa ve zararların hızla karşılanması ise bu tür bir sigorta yerine, kamunun üstleneceği bir sistemin kurulması. Biz hastaların zararlarının hızla tazmin edileceği bir sistemin, çok daha uygun bir kamusal fondan sağlanabileceği görüşündeyiz” diyor.
NOYAN DOĞAN