Yaralı olarak gittiği hastanede bir doktora yumrukla saldıran yüksek lisans öğrencisi Onur Akıncı, yaralama suçundan 1 yıl 6 ay, hakaretten 1 yıl 9 ay olmak üzere toplam 3 yıl 3 ay hapse mahkûm oldu.
Jet hızıyla karar, erteleme de yok
İki celsede karar alan mahkeme, sanığın aynı suçu bir daha işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığı gerekçesiyle cezayı ertelemedi ve ceza tamamlanıncaya kadar belli hakları (seçme seçilme, memuriyet, dernek, parti, sendika yöneticiliği, vesayet) kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verdi. Son dönemde sağlık personeline karşı yaşanan şiddet olaylarına karşı mahkemenin örnek bir karar verdiği belirtiliyor. Akıncı’nın avukatı tepkili; ‘‘En fazla para cezası verir diye beklerken hapis çıktı’’ dedi.
İstanbul Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Dr. Ramazan Gürgöze 20 Haziran 2011 tarihinde, Onur Akıncı tarafından yumruklu saldırıya uğramıştı. Herhangi bir tıbbi müdahalede bulunmadığı hastanın başka bir birimdeki doktorun yerini sorması üzerine bilmediğini söyleyen Dr. Gürgöze’ye “Sen burada ne işe yarıyorsun lan” diyerek yumruk atmıştı. Hekim odaya başvurdu ve tüm hukuki süreç İstanbul Tabip Odası Hukuk Bürosu tarafından takip edildi. Bakırköy 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 09.05.2012 tarihli 2. celsesinde hâkim Aysun Başar kararını verdi. ‘‘Saldırgan fiziki şiddet nedeniyle 1 yıl 6 ay, hakaret nedeniyle 1 yıl 9 ay toplam olarak 3 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Suçtan pişmanlık duymaması nedeniyle indirime yer olmamasına, sanığın kasıtlı davranması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde bir kanaat oluşturmadığı gerekçesiyle hükmün uygulanmasının geri bırakılmamasına, sanığın kasten işlemiş suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verilmiş olması nedeni ile sanığın mahkûmiyeti tamamlanana kadar seçme seçilme, memuriyet, dernek, parti, sendika yöneticiliği, vesayet vs. kullanmaktan yoksun bırakılmasına’’ karar verildi.
Doktor anlatıyor
Saldırıya uğrayan Dr. Ramazan Gürgöze olay gününü şöyle anlattı:
“Hastanın benimle ilgisi yoktu. Hastanenin sakin olduğu bir saatti. Arkadan bana 3 nolu odanın doktoru sen misin diye seslendi. Hayır, ben değilim diyerek 3 no’lu odanın doktorunu bulabileceği yeri gösterdim. Bana baktı üzerimdeki beyaz önlüğe bakıp, ‘Sen doktor değil misin? Sen ne işe yararsın?’ diye bağırıp yumruk salladı. Polis noktasında olmama rağmen beni asistan arkadaşlar yetişip kurtardı. Arkadaşlar hastanın hayatını kurtarmış. Doktora karşı bu hiddeti, bu öfkeyi anlamak mümkün değil. Verilen ceza bu yönden önemli. Sağlık çalışanları bu tür vakalardan dolayı işlerini bırakma noktasına geldiler.’’
Şark hizmetini Bingöl’de yaptığını belirten Dr. Gürgöze, “Daha önce de başka bir hastanın başına dikiş atarken, ‘neden benimle ilgilenmiyorsun’ diye saldırıya uğramıştım. Bingöl’de görev yaptım. İstanbul’un şarktan farkı yok. Hasta sayısı çok fazla ve herkes öncelikli olmak istiyor. Çalışma tempomuzu gelin görün, halimize üzülürsünüz. Yemek bile yiyemiyoruz çoğu zaman’’ şeklinde konuştu.
Sanık: Asıl ben dövüldüm
Gece saat 11.30 sıralarında sigara almak için sokağa çıktığında kendisinden para isteyen alkollü kişilerin saldırısına uğradığını ve ambulansla kaldırıldığını söyleyen Onur Akıncı da kendini şöyle savundu:
“O gün yüksek lisans sınavım vardı ve yetişmek için acele ediyordum. Hemşire, ‘Doktorunuz tahlillere bakıp ona göre karar verecek’ dediği için ben de doktoru aramaya çıktım. Sabah saat 8 gibiydi. Dışarıda sigara için doktorlar vardı, durumu anlattım. Acilde görevli olduğunu söyleyen doktor, ‘Senin doktorun ben değilim bekle gelecek’ diyerek beni tersledi. Ben de ‘O zaman siz ne işe yarıyorsunuz’ dedim ve içeri girmek için geri döndüm. Arkamdan doktor, ‘o… çocuğu’ gibi sözlerle hakaret edince geri dönüp, ‘Nasıl küfredersiniz, siz doktorsunuz’ dedim. Aramızda tartışma başladı. Doktorlar üzerime çullanıp öldüresiye dövdü. Yediğim dayak nedeniyle iki gün hastanede yattım. Ben Türkiye’nin ilk doktorlarından birinin torunuyum. Doktora ve insana saygım sonsuz. Asıl mağdur benim ama mahkeme garip bir şekilde beni iki celsede mahkûm etti. O gece ölmedim ama hayatımı kurtarması gereken doktorun geçmişte yaşadığı olaylarla biriken öfkesi ve tepkisi tüm hayatımı mahvetti” dedi.
Akıncı’nın avukatı aynı zamanda amcası Hakan Akıncı şöyle konuştu: ‘‘Şaşkınlık içindeyim. Beraat beklerken bu karar şoke etti. Görülmemiş bir karar. Genelde en fazla para cezası verilirdi. Hakime hanım 2 celsede kararını verdi. Delillerimizi bile değerlendirmedi. Onur’a ‘Bir diyeceğin var mı’ diye sorduğunda Onur iyi niyetle ‘Avukatım gerekeni söyledi’ şeklinde saygılı cevap verdi. Hâkime hanım bunu ‘Pişman değilim’ olarak yorumladı. Son dönemde sağlık personeline karşı şiddet olayları ve bakanlığın hassas davranmasının kararda etkili olduğunu düşünüyorum.’’
Saldırılar doktorları sokağa dökmüştü
Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre, 2009 yılında 23 doktor, hasta yakını tarafından saldırıya uğradı. 2010 yılı içinde 27, 2011 yılında 50, 2012 Mart ayına kadar ise 7 kez hastanede ‘sağlık personeline şiddet vakası’ yaşandı. Bu saldırılarda bir doktor hayatını kaybederken, bir doktor da sakat kaldı.
Şiddete karşı neler yapıldı?
Sağlık personeline karşı uygulanan şiddetin azaltılması için Sağlık Bakanlığı şu uygulamaları başlattı:
* Beyaz Kod uygulaması.(Şiddet olduğu an butona basıp güvenlik o noktaya geliyor)
* Hastanelerde Güvenlik Komitesi kuruldu.
* Şiddet olaylarının bildirimi zorunlu oldu.
* Güvenlik kameralarıyla sıkı takip başlatıldı.
* Şiddet uygulayan kişilere kamu davası açılması sağlandı.
* Mağdur sağlık çalışanına hukuki destek veriliyor.
* Pesonele temel güvenlik, iletişim eğitimi veriyoruz.
* Riskli bölgelerde polisin etkinliği arttırıldı.
Ömer Erbil