Sağlık personeli dengesizliği
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin KAVUNCUBAŞI konuyla ilgili değerlendirmelerinde şunları söylüyor:
Hekim ve sağlık personeli dağılımındaki dengesizlikler, Türkiye’nin kronik sağlık sorunlarından başında gelmekte ve diğer sağlık sorunlarına da kaynaklık etmektedir. Dengesizlik, ekonomik açıdan, mevcut piyasa koşullarında sunulan işgücü miktarı ile talep edilen işgücü miktarı arasındaki uygunsuzluktur. İşgücü piyasasındaki arz ve talep dalgalamalarından dolayı dengesizlikler oluşabilmektedir. Sağlık işgücü sisteminin kendine özgü yapısı nedeniyle piyasa mekanizması tek başına uygun arz ve talep dengesini sağlayamamaktadır. Bu nedenle insan kaynakları planlaması ve kamu müdahaleleri yoluyla, piyasa mekanizmasının çözmekte yetersiz kaldığı arz ve talep dengesizliği sorunu kısmen ya da tümüyle çözülebilmektedir. DSÖ tarafından hazırlanan raporda sağlık personeli dengesizliği beş ana grupta toplanmaktadır: Mesleki veya uzmanlıklar arası dengesizlik; Doktor, hemşire gibi sağlık profesyonelleri (sağlık çalışanları) dengesizlikleri ile meslek grubu içerisinde (ör. tıp uzmanlık dalları) ortaya çıkan dengesizlikleridir. Coğrafi dengesizlik; personelin bölgeler arasında dengesiz dağılımı ile ilgilidir. Kırsal –kentsel alan veya yoksul– zengin bölgelerde hizmet sunan sağlık profesyonellerinin dağılımındaki dengesizlikler, coğrafik dengesizlik olarak kabul edilmektedir. Kurumsal ve hizmet dengesizlikleri; Sağlık personelinin çalıştığı kurumlara göre dengesiz dağılımı: Bu dengesiz dağılım türünde, örneğin bir hastanede radyoloji yokken, bir başka hastanede ihtiyaç fazlası dört tane radyoloji uzmanın bulunması söz konusudur. Kamu/Özel dengesizlikleri; Kamu ve özel sağlık sistemi arasında insan kaynakları tahsisindeki farklılıklardan kaynaklanan dengesizliklerdir. Cinsiyet dengesizliği; Sağlık personelinin cinsiyet bakımından dağılımındaki dengesizlikler. Her ne kadar Türkiye’de coğrafik dengesizlikten söz edilse de, yukarıda sıralanan diğer dengesizlik türlerinin de ortaya çıktığı ileri sürülebilir. Personel dengesizliği, eğitim planlaması ile eşanlı gerçekleştirilecek, etkili bir sağlık insangücü planlaması ile kısa vadede olmasa bile orta vadede çözülebilecek bir sorundur. İnsangücü planlamasında, “oran yöntemi, sağlık gereksinimleri yöntemi, hizmet talep yöntemi ve sağlık yönetim sistemi yöntemi” gibi modeller kullanılmakla birlikte, Türkiye açısından “sağlık gereksinimleri yöntemi”nin benimsenmesinin yararlı olacağı ifade edilebilir.